|
ABD-Türkiye-Rusya: Köşeleri korkudan üçgen

Herşeyin yolunda gitmesi dahi kaygı nedeni olabiliyor bu coğrafyada...



Ucunu gösterelim, şüphelerin büyüklüğünü, sayısını siz hesap edin...



Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da katıldığı Donald Trump'ın yemin töreninden sadece saatler öncesine gelmeseydi, Rusya'nın Suriye'deki Tartus ve Hmeymim askeri üsleri ile ilgili yaptığı “kalıcı genişle(t)me” açıklamaları görmezden gelinebilirdi...



Bu gelişme, Rusya'nın NATO'nun güney sınırına yerleşmek için yıllarca sürecek stratejik bir gerçeklik yaratttığını gösteriyor.. Ama aynı zamanda,

Türkiye-ABD arasındaki aşkın yeniden alevlenmesinin Rus soğuğunu eriteceğinden korktuğunu

...



Ortadoğu'da temkinli olmak yaşamsal bir refleks ama herhalde pek az kimse, Obama yönetiminin gitmesiyle Suriye'de barış kurulması arasındaki zıtlığın varlığını pas geçecektir...



Astana buluşması bütün sorunların çözüldüğü anlamına gelmiyor.. Ama çözülmeye başladığı anlamına geliyor.



Moskova ve Ankara, ABD'nin katılımı için anlaştıkları halde resmi davet için Obama yönetiminin 'son iş gününe' kadar bekledi. Hatta Amerika, “bize gelmiş bir davet yok” açıklaması yapmak zoruna kaldı.



Bu yine Trump yönetimine yapılmış davet olacaktı ama Obama'nın bir son dakika krizi yaratmasını engellemek için de bekletildi.



Obama yönetimimin süreci sabote etme olasılığına delil olarak Lavrov'un 20 Ocak Davos açıklamalarını aktarabiliriz; “Trump'ın temel dış politika önceliğinin terörle mücadele olduğunu söylemesini memnuniyetle karşılıyoruz. Kendisinden önceki Amerikalı ortaklarımızda olmayan şey tam da buydu. Obama yönetimi bizimle işbirliği yapıyor görünüyor fakat gerçekte bizi kandırıyordu”.



Astana vaadlerinin daha “ilerisi” var mı? Var.. ABD ve Rusya hâlâ Suriye'deki “İnsani Görev Gücü” ve “Ateşkes Görev Gücü”nün ortak başkanları. Bu mekanizmaları Türkiye katkısı ve “samimiyetle” güçlendirmeleri olasılığı düşünülüyor.



ORTAK İSTİHBARAT OPERASYONLARI..


Fakat daha “karışık” işler var.. Örneğin, Türk ve Rus istihbarat teşkilatlarının, “dışarıdan ve bölgeden gelen yönlendirmelere karş birlikte çalıştıkları” iddiası gibi...



Bu bir yandan bölge güvenliğini olgunlaştırırken bir yandan da

Suriye'de bazı bölge ülkelerinden etkilenen unsurları bağımsızlaştırıyor

.



Diğer yandan, Rus ve Türk askeri ağırlığı sahadaki unsurların manevra alanlarını zaten daraltıyor ama bunun üzerine Trump liderliğinin gelmesi, ABD desteğinden ümitleri/ümitlenenleri köreltiyor.



Nihayetinde Astana herkes için bir yol açıyor.. Dün gelen, “çatışmaların durdurulması ve ateşkes ihlallerinin önlenmesi amacıyla Türkiye, Rusya ve İran arasında üçlü mekanizma kurulması kararlaştırıldı” haberi de bunu teyit ediyor.



Hepsi, Türkiye'nin bölgedeki

etkisini kullanması

, Rusya'nın Türk operasyonlarına askeri destek vermesi,

katılıma ve küresel onaya açık bir işbirliği mimarisi yaratma planına işaret ediyor.


TRUMP-ESAD: İLK TEMAS!


Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun, Trump'ın yemin törenine katılmak için Washington'a gitmesi temas sağlamada ön(celik) alma hamlesiydi.



Hatta bir gün evvel gerçekleşen Trump'ın yemin öncesi yemeğine özellikle davet edilmesi, Başkan'ın Milli Güvenlik Danışmanı Flynn, Dışişleri Bakanı Tillerson ve Savunma Bakanı Mattis ile ilk teması gerçekleştirmiş olması da önemli.



Nihayet, üst düzey bir heyetin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başkan Trump arasında erken bir zirve gerçekleştirmek için ABD'ye gideceği haberleri de resme eklenmeli.



Ama...



Buraya kadar. Dahası-şimdilik-yok. Bize düşeni “fazlasıyla” yaptık. Şimdi Trump'ın Suriye politikalarını nasıl yeniden düzenleyeceğini sırtımızı rahat bir yere yaslayıp izleyeceğiz.



Suriye politikalarına

'ABD ordusunun o müttefikleri'

ile ne yapacağı da dahildir..



Türkiye'nin Suriye içerisinde 'güvenli bölge' kurulmasına ilişkin planı da dahildir!



Yeni Amerikan yönetiminin uygulamaktan çekinmeyeceği seçeneklerden bir tanesi, Şam yönetimi ile bir temas kurma girişimi olabilir. Hatta bu gerçekleşmiş de olabilir. Bir köşeye fırlatılıp atılacak ihtimal değildir!



Şimdi desem ki, Trump için bu aracılık yapıldı...



Yapan kişi ABD'li bir parlamenter olan Tulsi Gabbard. Üstelik Demokrat Parti'den! Üstelik Temsilciler Meclisi'nin “Hawai Temsilcisi”. Yani Obama'nın hemşehrisi. Ama başka meziyetleri de var. Irak savaşına katılmış bir Binbaşı!



Trump'ın danışmanı olarak Suriye'ye bir gezi gerçekleştirdiği ve Esad ile gizli bir kanal açtığı söyleniyor.



Şu açık.. Trump sadece ABD, NATO ve AB içindeki müttefiklerini endişelendirmiyor.. Aynı zamanda Moskova, Tahran ve ayrıca Ankara'yı da geriyor.



Bunu panik seviyesinde yaşayan ise İran. Astana'ya ABD'nin katılmasına yüksek perdeden itiraz eden Tahran, Rusya tarafından sert biçimde, üstelik BBC üzerinden ikaz edildi ve dün görüldüğü üzere Astana'daki rolünü, repliklerini unutmadan oynadı. (Türkiye'ye doğalgaz indirimini de unutmayalım.)



Bugün gelinen noktada

Türkiye ve Rusya, ABD ile daha geniş perspektifli bir ortaklığa giden yola Trump'ın katıldığını düşünmeye başlamış

görünüyor...




#Mevlüt Çavuşoğlu
#Donald Trump
#ABD
#Rusya
7 yıl önce
ABD-Türkiye-Rusya: Köşeleri korkudan üçgen
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler