|
Papa’yla verilen poz: Haçlılar geri mi dönüyor?

Geçtiğimiz günlerde, Avrupa Birliği liderlerinin Papa'yla birlikte verdiği poz, -hele de Türkiye'de- çok konuşuldu. Bu pozun, medeniyetler savaşını, hatta Haçlı Seferleri'nin modern versiyonunu başlatacak bir işaret fişeği olup olmadığı yönünde hatırı sayılır yoğunlukta da, komplo teorisi üretildi.



Doğrusu, Avrupa ve ABD'de yıllardır varolan ama son aylarda giderek ivmelenen yabancı düşmanlığına zemin yaratan karar ve uygulamalar, komplo teorilerine gülüp geçmeyi güçleştiriyor. Zira, bu karar ve uygulamalar, Avrupa ya da ABD'de yaşayan çoğunlukla Müslüman yabancı nüfusu az ya da çok etkiliyor.



Nitekim, ABD'de demokrat yönetimler döneminde kamusal alanda örtük ırkçılık olarak tezahür eden yabancı düşmanlığı, Trump döneminde vize kısıtlamaları, duvar örme girişimleri, Ortadoğu merkezli havayollarını sıkıntıya sokan kararlarla, neredeyse ekonomik görünümlere de bürünen bir devlet politikasına dönüştürüldü. Keza, Avrupa'da örneklerini giderek daha sık ve dozajı artan bir şekilde duymaya başladığımız İslamofobik uygulamalar, burka ve peçe yasağından sonra AB Adalet Divanı'nın işverenlere başörtülüleri işten çıkarma “hakkı” veren kararıyla resmileşti/tescillendi/legalize edildi.



Ancak yine de, Papa'yla verilen Avrupa Birliği pozunun, son sürüm Haçlı seferi'nin başlangıç düdüğü olması ihtimali pek de mümkün gözükmüyor. Zira Hristiyan Birliği'nin günümüzde realize edilebilir/uygulanabilir olmadığını kanıtlayan bizzat Avrupa Birliği'nin kendisi oldu. Baksanıza, İngilizler çoktan Brexit kararını alıp kapıyı çarpıp çıktılar bile. Irkçı Fransa sağı, ülkeyi Avrupa Birliği'nden çıkarma taahhüdüyle oyları neredeyse ikiye katladı. Almanya dışındaki neredeyse tüm Avrupa ülkeleri homurdanmaya devam ediyor. Dolayısıyla, Avrupalı liderlerin Papa'yla verdiği o pozu değilleyen bizzat Avrupa Birliği'nin kendisi oluyor. O poz mu? Sadece beyhude bir temennidir. O poz, Avrupa Birliği'nin ayakta kalmak için son çare olarak Papa ortak paydasında buluşma temrinidir.



Ama bakalım, Katolik Kilisesi ve Papa, Avrupa'nın ortak paydası mıdır?



Kesinlikle değil. Katolik Kilisesi'nin Avrupa'daki görkemli iktidarına nasıl son verildiği Fransız Devrimi, Endüstri Devrimi ve Aydınlanma süreçleriyle zaten ortada. Üstelik durum bununla sınırlı değil. Protestanlar, Portekiz, İspanya, İtalya, Polonya gibi Roma Katolik Kilisesi'ne bağlı Avrupa ülkelerinin; Yunanistan, Makendonya gibi Yunan Ortodoks Kilisesi'ne bağlı Doğu ve Güney Avrupa ülkelerinin, Batı Avrupa ülkeleri ve Anglo-sakson dünya kadar gelişmemesini dine bağlarlar.



İslam toplumlarında nasıl ki “İslam gelişmeye mani midir?” tartışmaları yapılıyorsa; Protestanlar da –açıktan konuşulmaz elbette- Katolik ve Ortodoks inancına sahip olan Hristiyan ülkelerin, din nedeniyle gelişemediğine inanırlar; bu ülkelerin toplumlarını da içten içe aşağılarlar. Protestanlara göre, Katolik ve Ortodoks inançları gelişmeye manidir.



Bu durumda elbette Weber'in anlattığı “Protestan Ahlakı” masalının payı büyüktür. Weber, Protestan Hristyanların, Tanrıya ulaşma yöntemi olarak çalışmayı ve biriktirmeyi esas aldığı yaşam tarzını asketizm, yani dünyevi çilecilik olarak tanımlamış, her türlü lüksten kaçınarak yaşayan bu Hristiyanların birikimlerinin, gerekli sermayeyi oluşturduğunu, kapitalizmin de böyle doğduğunu iddia etmiştir.



En gelişmiş ülkelerin, neden Katolik İspanya ya da Ortodoks Yunanistan olmadığı ama İngiltere, Almanya ve yakın dönemde de ABD olduğu sorusunu da böylelikle cevaplayabilmiştir. Weber'in tezine, tıpkı Bauman gibi masal demeyi tercih ettim, zira kaptializmin ortaya çıkmasını sadece sofu Protestanların inanma ve çalışma biçimine bağlayıp işin içinden çıkmak, kapitalizmin ortaya çıkışını Avrupa ülkelerinin sömürge tarihinden ayrı okumak, gözüme pek sağlıklı bir yaklaşım gibi gözükmemekte…



Sözün özü; Papa'nın Avrupa'nın ortak paydası olmamasının sebebi, -yukarıda kısaca özetlediğim gibi- Hristiyan mezhepleri arasındaki derin yarıklar. Üstelik Avrupa Birliği fikri ekonomik olarak beklenen sonucu vermediği gibi, Avrupa'nın birlik ekonomisi giderek de sarsılıyor, birkaçı dışında hemen tüm Avrupa ülkeleri krizlerle işsizliğin yükselmesiyle uğraşıyor. Ekonominin düşüşüyle paralel olarak da, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı tavan yapıyor. Bu duruma Hristiyanların, tüm mezheplerinin gül gibi geçinmesi bile çare olamaz. Kaldı ki öyle bile değil.



Sonuç: Papa'yla poz vermek sadece gösteridir; o fotoğrafın gösterdiği de göstermediği de budur.


#Haçlı
#Papa
#Avrupa Birliği
#İslam
#Ortodoks
#ABD
7 yıl önce
Papa’yla verilen poz: Haçlılar geri mi dönüyor?
Din, medeniyet ve mûsikî - I
Söyleyene değil söyletene bakmak: Hakaret dilinin mucidi Kemal Bey olmasın sakın
Kara dinlilerle milletin savaşı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek