da muhakkak öyledir.
Her ikisi de samimi Atatürkçülerdir. Öyle
gibi
üzerinden piyasa yapıp da “vatana ihanet” edenlerden değildirler.
Hiçbir vakit (diğer bir Sözcü gazetesi yazarı)
gibi
kanallarının gülü olmamışlardır.
veya
gibi
'nın partisine oy isteyecek kadar da savrulmamışlardır.
Demem o ki, beğenirsiniz beğenmezsiniz ayrı bir konu, ama bir duruşları vardır.
Zaten bu nedenle, “
” demiştim. (Keşke Cumhuriyet gazetesinin başına da Ümit Zileli falan geçse. En azından Türkiye'ye açık seçik şekilde müstevlilerin müdahale etmesini isteyen Aslı Aydıntaşbaş'ların yerine Erol Mütercimler gibi gerçek Atatürkçüler köşe yazarlardı.)
Gelgelelim…
ve
“düşmanlığı” en aklı başında olanların bile bünyesini bozuyor.
Hâsseten “
” diyorum; zira, müşterilerini/ okurlarını “
” veya “
” artık kesmiyor.
Müşterilerinin duymaya alışık olmadıkları en ufak şeyi yazdıklarında öyle bir “
” maruz kalıyorlar ki aklınız durur.
Bakın…
'ın, “
'a vaktiyle hakaret etmesini
içine sindirememiş, “
” demişti de okurları tarafından bir linç edilmediği kalmıştı.
“
” lakırdıları gırla gitmişti.
Hülasa,
'in onca yıl paşa gönüllerine göre diller dökmesinin hatırını bile yok saymışlardı.
Soru şudur:
Kendi ülkelerinin başbakanına hakaret edilmesine tepki gösteren “yazarlarına” bile tahammül gösteremeyen bu
rları” kim nasıl üretti? (Evet, yobaz! Envaiçeşit yobazlık vardır. Küfür yobazı, din yobazı ve hatta bilim yobazı. Bilimin entegrizmi “bilimselcilik” de bilim yobazlığıdır.)
Tamam,
'ın dediği gibi yazmak sipariş işidir.
Lakin söz konusu hal, “siparişten” çok öte; karşılıklı tozutma/ aklı yele verme/ sakatlama/ meflûç etme biçiminden ibaret.
Yazar okur ilişkisinden ziyade müşteri “konsomatris” ilişkisine benziyor bu! Müşteri iştiyakı da askerdeki, “
” kozalaklığını çağrıştırır vaziyette.
Haliyle “yazarları” da “
”; hem de,
'ın mezarına tükürecek kadar…
Geçen gün
(müşteri memnuniyeti belasına olsa gerek) yine felâket “tozuttu.”
Nasıl mı?
Anlattığı şu:
bundan bir buçuk ay önce referandum kampanyası için bir reklam filmi çekmiş. Stadyumda çekilen bu reklam filminde milli maç oynanıyormuş. Rakip takım sportmenliğe aykırı her türlü faulü yapıyor ama
” hep bizim aleyhimize düdük çalıyor, milli takımımızı resmen doğruyormuş. Birden Türk bayrağı gibi kırmızı beyaz giyinmiş dünya tatlısı sevimli bir kız çocuğu sahaya koşarak giriyormuş ve şerefsiz hakeme “
” gösteriyormuş.
E'ee?
E'si, soruyor: “
”
Yani?
Terör örgütlerine “
” kampanyası yaptıran
'nın Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlarına “
” kampanyası için yasak koyması ve
'nın o atlı itli saldırısı muvazaa, oyun veya tiyatrodan ibarettir.
'in bu “
” karşısında müşterileri (Uğur Dündar'ın “Halk Arenası”ndakiler dahil) zevkten dört köşe alkışı patlatıyor.
“
”
“
”
“
”
İçlerinden bir kişinin bile aklına şuncağızı sormak gelmiyor: Yahu 249 kişinin katledildiği,
'in bombalandığı
'a da “
” dedik de ne oldu; yeterince rezil olmadık mı?
Bir buçuk ay öncesinden
'nın bize haksızlık yaptığını öngörmek “
” oluyorsa,
'dan
'te,
'ten
'e,
'ten
'a kadar onca “münevverin”
söyledikleri ne oluyor? (“Tek dişi kamış canavarın” ayaklarımız üzerinde durma iradesi gösterdiğimizde üstümüze çullanacağını, yarım asır öncesinden nasıl öngördüklerine yerimiz olsa da tek tek örnek versem.)
Hepsinden geçtim…
Daha dün üyelik başvurusunda bulunan türedi devletleri bile
'ye alan
, elli yıldır bizi kapısında bekletmekle “
” çoktan hak etmedi mi?
Kaldı ki, komplo teorisinin de kendine göre bir “raconu” vardır, bu nedir Allah aşkınıza. Almanya, Hollanda oturmuş Türkiye ile “
” oynuyor, he mi?
Yanlış anlaşılmasın, isteyenin istediği kadar “
” hakkı vardır.
Lakin “saçmalamak” da “köşe yazısında” durduğu gibi durmaz; bazı bünyeleri felâket çarpar.
Müdür zaten çok hassas, aranıyor!
Geçen gün sizin saçmalıklarınızın etkisiyle olsa gerek gündüz gözüyle, “
” dedi işte.
Normal bir insan böyle söylese kliniğe kapatırlar.
Ne hale getirdiniz adamı. Onu da Allah yarattı, yapmayın böyle.
