|
Barzani Kürtleri ateşe mi atıyor?

26 Eylül sabahı Kuzey Irak’ta yeni bir Kürt devleti, yeni bir Kürt cumhuriyeti doğmayacaktır. Barzani’nin iddia ettiği gibi Kürtlerin yüz yıllık hayalleri de gerçekleşmeyecektir. Peki ne olacak? Kısaca ve tek kelime ile kaos. Maalesef bundan da yine en çok Kürtler etkileneceklerdir.


Kuzey Irak’ta 25 Eylül’de yapılması kararlaştırılan bağımsızlık referandumunun hiçbir hukuki dayanağının olmaması, herhangi bir planlamanın yapılmamış olması, gerek Kuzey Irak içindeki taraflar ve gerek merkezi hükümet ile konunun müzakere edilmemesi aslında süreci idare eden Barzanı’nin kendi siyasi geleceğini kurtarma operasyonu olduğunu göstermektedir.
Irak merkezi hükümeti, Türkiye, İran ve Suriye gibi konu ile doğrudan muhatap ülkeler, uluslararası camia ve hatta kısmen Kürt muhalefetinin karşısında yer aldığı böyle bir girişimin bölgeye ve Kürtlere bir fayda sağlamayacağı apaçıktır.
Ankara Anlaşması’nın tartışmaya açılmasından, uluslararası hukuktan bölge ülkelerine doğan haktan, BM yasasının önleyici müdahale maddesi gibi konulardan söz etmeyeceğim.
Zira bu girişim bütün bunların dışında bölgede yaşanan Sünni-Şii, Sünni-Sünni, Kürt-Arap, Kürt-Türkmen, Türk-Kürt çatışmalarına bir de Kürt-Kürt çatışmasını ekleyecektir.
Nitekim bölgede benzeri bir dönüşüm 2003 yılında ABD’nin Irak’ı haksız bir şekilde işgali ile yaşanmıştı. O tarihte demokrasi getirme iddiasıyla ve bilinçli bir şekilde yaratılan o kaostan bölge hâlâ çıkılamadı.
REFERANDUM SONUCUNDA OLACAKLAR

Bu girişim üç yönden başarısızlığa mahkûmdur:

BİRİNCİSİ
, bütün tetiklemelere ve iki yüzlü vaatlere rağmen uluslararası sistem bir Kürt devletine özellikle de Kuzey Irak’ta bağımsız bir devlete imkan vermeyecektir. Filistin sorununu yarım asırdan fazla bir sürede çözemeyen, kırk yıldır Kıbrıs sorununda hiç ilerleme kaydedemeyen ve en sonunda Sudan’ı bölerek bölgeyi yaşanmaz hale getiren uluslararası sistem benzer yeni bir sorunu kaldırmaya müsait değildir.
Klasik söylem ile dünya yeni bir devlete hazır değildir.
İKİNCİ
husus ise bölgesel dengelerdir. Başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerinin muvafakat etmeyeceği böyle bir girişimin Barzani’nin kendi hayallerini hayata geçirmesine imkan vermeyeceği açıktır. Bugün bölge ülkeleri arasında söylem farkı olsa da ve hazırlıksız yakalanmış olsalar da kısa sürede böyle bir yapılanma karşısında oluşturacakları siyasi ve askeri ittifak burada bağımsız bir Kürt devletinin oluşmasına imkan vermeyecektir. Zira bu meseleye
Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleri güvenliklerini tehdit eden bir mesele olarak bakmaktadırlar. Buradan kendi sınırlarına ve hatta içlerine yönelen bir tehdide sessiz kalmayacakları açıktır.
Gerçekte nüfuzu Dohuk, Erbil ve etrafı ile sınırlı olan bir yapının hem kendi iç iddialarını ve Kerkük dahil bütün Kuzey Irak’a egemenlik kurma heveslerini hayata geçirmek ve hem de bölge ülkelerine barış güveni verme imkanı yoktur.
Bu da bile bile Kürtleri ateşe atmaktır.
ÜÇÜNCÜ
sorun bizatihi Kuzey Irak’ın kendisidir. Bölgede Kürt hareketi veya hareketlerinin asırlık belki de daha fazla bir geçmişi olsa da Kuzey Irak’ın statüsü bu geçmişin üzerine bina edilmemiştir. Tam aksine özel şartlarda ortaya çıkmıştır. Kürt halkının devlet talebi üzerine değil, daha çok Saddam döneminde uğradıkları mağduriyet üzerine bina edilmiştir. Bu süreçten maalesef Irak merkezi yönetimi, bölge ülkeleri ve legal ve illegal bütün yapıların tamamı istifade etmeye kalkmıştır. Bu da görülmeyen yeni mağduriyetlerin yanında yeni iddialar ve Kerkük sorunu gibi yeni ve oldukça karmaşık problemleri meydana getirmiştir. Bu referandum da bütün bu sorunlara çözüm değil bilakis yangına körükle gitme etkisi gösterecektir.
“EVET” KERKÜK MESELESİDİR

Barzani yönetiminin sandıktan “evet” çıkaracağında bir kuşku yoktur. Ama bu zikredilen sorunların üstesinden gelemeyeceği de gün gibi ortadadır. Üstesinden gelemeyeceği problem olarak ona Kerkük tek başına yetecektir. Bölge üzerindeki uluslararası ilginin Kürtlerin hatırı için olmadığı ve herkesin Kerkük ve Musul’daki petrolün peşinde olduğu dikkate alınır ve dünyadaki benzeri örneklerine bakılırsa sorunun hiç de kolay olmadığı görülecektir. Meseleye tamamen insani yönden bakılacak olursa bir başka trajedi ile karşılaşırız ki bu da sorunu ebedileştirecek bir boyuttur. Yüzyıldır bölgenin toplumsal genetiği ile uğraşılırken en çok mağdur edilen kesim Kerkük Türkmenleri olmuştur. Kerkük tarih boyunca bir Türk şehri iken, İngilizlerden başlayarak, Irak Krallığı ve Cumhuriyeti altında ve özellikle de Saddam döneminde şehrin demografik yapısı altüst edilmiştir. 2003’ten sonra Amerikalılar durumu daha da berbat hale getirmişlerdir. Bölgede demografik yapının normalleşmesine imkan verilmediği gibi yaptıkları Irak anayasasında Kerkük gibi tartışmalı bölgeler için öngörülen ve bugüne kadar gerçekleştirilmeyen nüfus sayımı ve referandum da sadre şifa olmaktan uzaktır.

Bu canlı sorunun tarafları artık sadece Türkmenler olmaktan çıkmıştır. Başta merkezi Irak hükümetinin çıkarları ve Türkmenler ile mutlak bağı olan Türkiye olmak üzere çok taraflı bir sorun haline gelmiştir. Türkmenlerin bir bölümünün Şii olması İran’ın da taraf olmasını sağlarken, Suriye Türkmenleri de konunun tabii taraflarıdır. Kendi küçük coğrafyasında Süleymaniye aşiretleri ve diğer muhalif siyasal yapılar ile barış sağlayamayan Barzani bu karmaşık konunun üstesinden nasıl gelebilecektir? ABD’nin iki yüzlü siyaseti, İsrail’in kendi güvenliğine katkı sağlar umuduyla verdiği destek bu sorunları çözemeyecek, bilakis derinleştirecektir. Suudi Arabistan başta olmak üzere diğer Körfez ülkelerinde sorunun meydana getireceği domino etkisinden hiç söz etmiyorum bile.

Burada bir kere daha Barzani’ye nereye gittiğini soralım. Yüzyıllık halüsinasyon yerine bin yıllık gerçeği hatırlatalım. Bölgenin geleceği daha fazla küçülmekte değil, daha fazla bütünleşmekte olacaktır. Tabii kimlik hakları ve bölgesel iradeyi herhangi bir şekilde elde tutmak buna mani değilidir. Diğer taraftan da çözüm arayan birer öğüt sadedinde olan ve defalarca hatırlatılan bu sözlerin içinde aynı zamanda Türkiye’nin meşru savunma refleksinin de saklı olduğunu Barzani unutmamalıdır.
#Barzani
#Kuzey Irak
#Referandum
7 yıl önce
Barzani Kürtleri ateşe mi atıyor?
PPK özeti: Parasal sıkılaştırmaya devam, kredi genişlemesi yok!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?