Ukrayna-Rusya Savaşı nereye gidiyor?

ABD ve Batı aldatıcı vaatleri ve göstermelik yardımlarını sürdürme sözü ile Ukrayna yöneticilerini ve halkını oyalamaya ve adeta suni teneffüs yaptırarak, Ukrayna’nın savaşma azmini körüklemeye devam etmektedir. Ukrayna, ABD ve Batı’nın bu sırt sıvazlamalarından bir yarar gelmeyeceğini anlamış olmalıdır.

Haber Merkezi Yeni Şafak
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Prof. Dr. Ömer Adil ATASOY / İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi


Birisi bugünlerde Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy’e savaşı ilk başlatan olmamakla beraber sürdürülmesinde bir yarar olmadığını görmesi ve anlaması gerektiğini hatırlatmalıdır. Ukrayna ve Zelenskiy’nin; ABD, NATO ve Avrupa Birliği’nin, silah, para ve kurmay desteği ile savaşı düşük düzeyde de olsa bir müddet daha sürdürebilmesi mümkün görünüyor. Ama sonuç alabilmesi ve barış masasına zafer kazanmış komutan sıfatıyla oturabilmesi mümkün mü işte bu konu belirsizliğini koruyor.

Amerika ve Batı’nın, Ukrayna’nın arkasında durmaktaki niyeti savaşın ilerleyen evrelerinde daha da iyi anlaşılmıştır: ABD’nin dünya hegemonyasını bir müddet daha sürdürebilmesi için Rusya’yı, “Zelenski Ukrayna’sı” vasıtasıyla biraz olsun oyalayabilmek ve Rusya’nın gücünü kırabilmek. Ukrayna’ya NATO adına biçilen vekalet savaşçısı rolünün, savaşın getirdiği yıkımdan başka Ukrayna’ya hiçbir getirisi olmadığı ortaya çıkmıştır.

KAHRAMANLIKLARINI İSPAT ETTİLER

Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başladığı tarihten bu yana Başkent Kiev dahil pek çok Ukrayna şehri bombalanmış ve yıkıma uğramış, can kayıpları gün geçtikçe artmış, maddi hasar ve kayıplar büyümüş, Ukrayna ekonomisi ise büyük borçların altına girmek zorunda kalmıştır. 100 binlerce Ukraynalı; kadın, çocuk ve genç, Avrupa ülkelerine veya daha güvenli sayılan savaş dışı ülkelere göç etmiş olmalarına rağmen bu ülkelerdeki yaşamlarından memnun ve mutlu oldukları söylenemez. Ukraynalı mültecilerin bir an önce evlerine dönme ve parçalanmış ailelerin birleşme arzusu ve umudu devam etmektedir. Bu durum Ukrayna’da kalarak Ruslara karşı savaşan askerlerin de direncini kıran bir etken olarak görülebilir. ABD ve Batılı devletlerin üfürmesiyle harlanarak sürdürülen bir savaştan sonuç alabilmek oldukça güç görünmektedir. Ukraynalılar, Rusya karşısında “Kahramanlık” ve “Milli Onur”larına düşkünlüklerini savaşın başladığı ilk günlerden itibaren göstermiş ve tüm dünyaya ispat etmişlerdir.

ZAFER ARTIK UZAK BİR HAYAL

Ukrayna yöneticileri ve Ukrayna halkı savaşın başlangıcında, ABD ve Batı’nın destek ve vaatleri, üstün yetenekli savaş silahları sayesinde Rusya’ya karşı üstünlük sağlayacaklarını ve zaferi kazanacaklarını düşünmüş olabilirler. Şimdilerde de Amerika’nın ve Batı’nın bu tür vaatleri devam etmekle beraber, yerine getirilmesi daha da güçleşeceğe benzemektedir. ABD ve AB’nin tutumu bunu gösteriyor. AB kapsamında düzenlenen bir araştırmada, Ukrayna’ya verilen desteğin geniş çaplı sürmesine rağmen, Kiev’in Moskova’yı yenebileceğini düşünenlerin oranının yüzde 10’lar düzeyinde kaldığı görülüyor. Ankete katılanların önemli bir kısmı, iki taraf arasında bir uzlaşmaya varılmasını savaşın bitirilmesi bakımından en uygun çözüm olarak görüyor.

MÜZAKERE MASASINI YİNE TÜRKİYE KURAR

Peki Türkiye bu tablo karşısında nasıl bir rol oynayabilir? Rusya Devlet Başkanı Putin’in yakın bir gelecekte yapacağı söylenen Türkiye ziyareti vesilesi ile Türkiye Üst Yönetimi daha önce gerçekleştirdikleri arabuluculuk misyonu çerçevesinde Rusya lideri ve Ukrayna yetkilileri ile bir ön görüşme yaparak, diplomatik yoldan Ukrayna’da barışın sağlanması girişiminde bulunabilir mi? ABD ve Batı’dan sonuç alıcı bir destek beklentisini büyük ölçüde kaybeden Ukrayna Yönetimi için de böyle bir yaklaşıma yeşil ışık yakmak, “Zararın neresinden dönülürse kârdır” anlayışı içerisinde daha uygun ve makul bir çözüm olarak karşılanabilir mi?

Görülen ve ortaya çıkan gerçek, ABD ve Avrupa’nın vaat edilen silah ve mali desteği, Ukrayna için nasıl savaşı sürdürmek konusunda bir teşvik olmuş ise bu sonucun istenilen düzeyde gerçekleşmeyeceğinin, belki savaşın daha çok kayıp ve yıkımlara yol açacağının anlaşılmış olması, Ukrayna açısından barışçı bir yaklaşımın önemsenmesi ve göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünmek; onurlu, insani ve yurtsever bir değerlendirme olarak görülebilir.

BATI’NIN SIRT SIVAZLAMASINA SON VERİLMELİ

Amerika ve Avrupa’nın, İsrail’in Gazze’de başlattığı soykırım boyutuna varan ve 30 bine yakın Filistinlinin ölümüne yol açan saldırıları desteklemesi, savaşı sürdürme konusunda İsrail Devletine verdiği doğrudan ve dolaylı destek, tüm dünya tarafından ibretle görülmekte ve “İnsan Hakları” adına ortaya konulan çifte standart hayretle karşılanmaktadır.

ABD nasıl Gazze’de yaşanan soykırım ve işlenen insanlık suçlarının Lahey Uluslararası Adalet Divanı Savaş Suçları Mahkemesi tarafından tespit ve tescil edilerek gerekli önlem ve tedbirlerinin alınması hüküm altına alınmış olmasına rağmen savaşın sürmesini istiyor ise, benzer bir durumu Ukrayna-Rusya Savaşı açısından da gerçekleştirmeyi istemektedir. ABD ve Batı aldatıcı vaatleri ve göstermelik yardımlarını sürdürme sözü ile Ukrayna yöneticilerini ve halkını oyalamaya ve adeta suni teneffüs yaptırarak, Ukrayna’nın savaşma azmini körüklemeye devam etmektedir. Ukrayna, ABD ve Batı’nın bu sırt sıvazlamalarından bir yarar gelmeyeceğini anlamış olmalıdır.

Sonuç ve bir temenni olarak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan’ın daveti ve ev sahipliğinde yapacağı ziyaret dolayısıyla gerçekleşecek diplomatik görüşmeler ve her iki tarafın ortaya koyacağı bölge barışının sağlanması konusundaki ortak barışçı yaklaşım; hiç kimseye fayda sağlamayan savaşı önlemek, savaş acılarını gidermek ve daha fazla insanın ölmesini engellemek için uygun bir müzakere ortamı sağlayabilir umudunu korumak istiyoruz…


Ümmet soyut bir bağdan ibaret değildir