Kardan perde: Kendi kültüründen beslenen festival

Çıldır Gölü üzerinde düzenlenen Kardan Perde Film Festivali, Ardahan ve Kars yöresindeki insanları sinemayla buluşturdu. Reis Çelik’in öncülüğünü yaptığı festivalde, o bölgede çekilmiş filmler oynatıldı. Neredeyse bütün filmlerini doğduğu coğrafyada çeken Çelik, “Bir sanatçının kendi sularından, kendi hikayelerinden, kendi kültüründen, kendi insanlarından beslenmesi gerekir” dedi.

Sevda Dursun Yeni Şafak
Festivalde gösterilen tüm filmler, ilkine özel sadece o bölgede çekilenlerden oluştu.

Çıldır Gölü üzerinde kardan inşa edilen beyaz perdede film gösterimi yapmak belki çılgın bir hayaldi, ancak Reis Çelik bunu gerçekleştirdi. Tuncel Kurtiz’le çektiği İnat Hikayeleri de böyle çılgın bir projeydi. Çekimleri Çıldır Gölü üzerinde gerçekleştirilen filmin ön gösterimi de yine 2004 yılında ilk defa denenen bir kardan perdede, yöre insanıyla buluşmuştu. Dünyada bir ilkti ve bütün uluslararası medyanın ilgisine mazhar olmuştu.

  • “O günlerden kalan bir hayaldi” diyor Reis Çelik Kardan Perde Film Festivali’nin hikayesine. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile TRT’nin desteklediği festivalin açılış filmi, işte bu projenin ilk basamağı olan “İnat Hikayeleri”yle başladı. Ancak keskin bir coğrafya ve hava şartları ne diyorsa o oluyor. İlk günler gösterimler hava muhalefeti nedeniyle Çıldır Gölü Konağı’ndaki toplantı salonunda oldu. Cumartesi akşamı ise yönetmen Atalay Taşdiken’in Kar Kırmızı filminin özel gösterimi sinema salonu olmayan Ardahan’da eksi 10 derecede kardan perdede izlendi. Festival öncesi Ardahanlı gençler davullu zurnalı, yöresel oyunlar oynayıp, halay çekerek eğlenirken, izleyiciler ateş yakarak ısınmaya çalıştı.

Bu yılki festival provaydı

Festivalde gösterilen tüm filmler, ilkine özel sadece o bölgede çekilenlerden oluştu. Donmuş gölün üzerinde böyle bir festival yapmak otantik ama birçok zorluk da barındırıyor beraberinde. Reis Çelik bu hayali kurduğu zamanlar, burada kalacak yerin bile olmadığını anlattı. Göl kenarında bir konaklama yeri açılınca hemen hayalini gerçekleştirmeye koyulmuş. Bu yılki festivalin bir prova olduğunu söyleyen Çelik, “Bir kere zaman olarak geç kaldık. Seneye ocak ayının son haftasıyla şubat ayının ilk haftasında bu festivali gerçekleştireceğiz. Büyük sinema sanatçılarının kardan heykellerinin olduğu, kardan sinema salonlarında uluslararası ödüllü bir festivale dönüştüreceğiz. Bu seneki ön hazırlıktı” dedi.

  • Hemen hemen bütün filmlerini bu bölgede çeken ve kendisi de Ardahanlı olan yönetmen Çelik, “Bir sanatçının kendi sularından, kendi hikayelerinden, kendi kültüründen, kendi insanından beslenmesi gerekir. Biz İnat Hikayeleri’nin filmini çekinceye kadar Çıldır’ın adını bile kimse bilmiyordu” ifadelerini kullandı.

Geleneğe dönüşecek

Festivalin oluşum sürecine tanıklığının çok uzun yıllara dayandığını söyleyen Atalay Taşdiken’in “Kar Kırmızı” filmi de yine bu bölgede eksi 30 derecelerde çekilmiş bir film. Ardahan’da açık havada yapılan gösterimiyle, bu bölgedeki insanlara bir teşekkür etme fırsatı bulduğunu söyleyen Taşdiken, bu festivalin geleneğe dönüşeceğinden emin.

  • Taşdiken, “Elbette her şeyin ilki zordur. Mevsim çok çetin, öngörülemez bir hava var burada. Ama ben önümüzdeki yıllarda kesintisiz devam ettiği zaman bu festivalin dünya ölçeğinde önemli yeri olacağına yürekten inanıyorum. Benim için önemi ise iki yıl önce bu coğrafyada çektiğim filmi, bu yıl gelip buradaki insanlara izletmek oldu” dedi.

EKİBİN SAKALLARI DONMUŞTU

Kendi yaşam hikayesinden esinlenerek çektiği “Çınar” filminin yönetmeni Mustafa Karadeniz Karslı olduğunu ve bu festivalin onu çok heyecanlandırdığını söylüyor. Karadeniz, “Babamın doğduğu topraklarda film çekmek, kendi hikayemi çekmek, hem de filmi çektiğim yerde gösterimin olması beni çok heyecanlandırdı. Sinemamızla Anadolu’ya ulaşmak çok önemli. Coğrafya çok zor, o filmi çekerken de en zor kısmı soğukla baş edebilmekti. Soğuktan tüm ekibin sakalları donmuş, kardan adam gibi bembeyaz olmuştuk” dedi.