Saç dökülmesi ve cilt yenilenmesi alanında son dönemde gündeme gelen eksozom uygulamaları, tıp çevrelerinde yakından izlenen yöntemler arasında yer alıyor.
Uzmanlar, bu uygulamaların tek başına bir tedavi yöntemi olarak sunulmaması gerektiğini, belirli hasta gruplarında destekleyici bir seçenek olarak ele alınmasının daha doğru olduğunu vurguluyor.
Saç dökülmesinin çoğu zaman tek bir nedene bağlı gelişmediği; genetik yatkınlık, hormonal değişimler, stres ve yaşam tarzı gibi birçok faktörün süreci birlikte etkilediği ifade ediliyor. Bu nedenle her hastada aynı yaklaşımın uygulanmasının doğru olmadığı, kişisel değerlendirmenin tedavi planlamasında belirleyici rol oynadığı belirtiliyor.
Eksozomlar, hücreler arası iletişimde görev alan biyolojik yapılar olarak tanımlanıyor. Bu yapıların saç kökü çevresindeki dokular üzerinde destekleyici bir etki oluşturabileceği, özellikle saç köklerinin tamamen kaybolmadığı erken ve orta evre dökülme vakalarında daha anlamlı sonuçlar verebildiği aktarılıyor.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dr. Vedat Tosun, eksozom uygulamalarına ilişkin beklentilerin gerçekçi olması gerektiğini belirterek, “Eksozom tedavisi her hasta için tek başına bir çözüm değildir. Doğru hasta seçimi ve uygun planlama ile destekleyici bir yöntem olarak ele alınmalıdır” dedi.
Tedavi sürecinde ilk aşamada saç dökülmesinin tipi ve yaygınlığı, saçlı derinin durumu, donör alan kapasitesi ve hastanın genel sağlık durumunun birlikte değerlendirildiği, eksozom uygulamalarının ise çoğu zaman saç ekimi, PRP, mezoterapi veya medikal tedavilerle birlikte planlandığı ifade ediliyor.
Saç ekimi sonrası dönemde de eksozom uygulamalarının destekleyici amaçla değerlendirilebildiği belirtilirken, bu süreçte hedefin doku iyileşmesini desteklemek ve saç kökleri için daha elverişli bir ortam oluşturmak olduğu kaydediliyor. Ancak bu tür uygulamaların her hasta için standart bir gereklilik olarak görülmemesi gerektiği vurgulanıyor.
Eksozom uygulamalarının yalnızca saç dökülmesiyle sınırlı olmadığı, uygun görülen vakalarda cilt yenilenmesine yönelik protokoller kapsamında da değerlendirilebildiği aktarılıyor. Bu uygulamaların genellikle diğer tamamlayıcı yöntemlerle birlikte ele alındığı belirtiliyor.
Uzmanlar, eksozom alanının hâlen gelişmekte olan bir çalışma sahası olduğuna dikkat çekerek, yöntemin gerçekçi beklentilerle ele alınması gerektiğini belirtiyor. İleri derecede saç kaybı bulunan vakalarda temel çözümün hâlen saç ekimi olduğu, eksozom uygulamalarının ise uygun endikasyonlarda destekleyici bir seçenek olarak değerlendirildiği ifade ediliyor.