|
“Yanlış yapıyorsunuz!..”
Yaveri çok sayıda paşanın sürekli dinlenmesini sağlamış ve kayıtları düzenli bir şekilde
Cemaat Abisine
(!)taşımış. (ABD kanıt arıyordu…) Sayın
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar
, darbeciler kendisine zulmedip bildiriyi imzalatmak istediklerinde iki kelimeden oluşan o cümleyi tekrarlamış:


“Yanlış Yapıyorsunuz!”…



Darbeciler ise bir matahmış gibi, hem milletin vicdanında hem de yasalar karşısında kim bilir kaç defa mahkûm edilmiş olan bir başka darbeciyi hatırlatıp, çocuk kandırır gibi “Sen Kenan Evren olacak mısın, olmayacak mısın?” diye soruyorlarmış.…



Rezilliğin geldiği noktaya bakın. Evren Paşa rol model…



'Yanlış' yapılmaması, çok önemli… Bugün, her zamankinden daha önemli.



Bizim uzmanlık alanımızdan bakıldığında bu

ihanetin kendisinin ve gölgesinin

Türkiye üzerinden temizlenmesi süreci, Salı akşamı TVNet'de de ifade ettiğim üzere, üç aşamada gerçekleşecek gibi görünüyor:



1. Aşama:

Darbe gecesi. Darbenin püskürtülmesi. Akut durumun bir nebze üstesinden gelinmesi. Bu aşamada iletişim Salı günü bu sütunlarda da belirttiğimiz gibi mükemmel yönetilmiştir. Milli iradenin olağanüstü katılımını sağlayan mesajlar en doğru kanallarla hedef kitleye iletilmiştir.



2. Aşama:

Konsolidasyon. Yani güzel Türkçemizle 'tahkim'… Şu an içinden geçmekte olduğumuz süreç… Devletin tüm kurumlarının güçlendirilmesi. Koordinasyonun tesisi. Bu aşamada iletişimin birinci aşamadaki kadar mükemmel yürütüldüğünü iddia etmek zor.



Her türlü iletişimin sorumluluğu ve beklentisinin

Cumhurbaşkanı

ve

Başbakan

'a bırakılıp sadece onlardan talep edilmemesi gereken dönem. Aksi durumda Sayın Cumhurbaşkanı gereksiz bir iletişim gücü kirlenmesine uğrayabilir.



Bu aşamada oluşacak tüm soruları açıklığa kavuşturmak durumunda olan birim ve yetkilileri, iletişim ihtiyacına cevap verebilir:



Örneğin, Milli Eğitim Bakanlığı'nda açığa alınan 36 bin kişi yüzünden, (Dünkü Yeni Şafak) ülkemizde eğitim sekteye uğrayacak, çocuklarımız zarar görecek midir?



Silahlı Kuvvetler'de tutuklanan generaller, amiraller (ki toplamın üçte biriymiş) ve üst rütbeli subaylardan boşalan görevler kısa zamanda doldurulabilecek midir; yoksa ordumuzun savunma gücü, kısa bir süre için bile olsa zaafa uğramış mıdır? Ayrıca PKK ile savaşan birliklerin komuta kademesi nasıl ikame edilmiştir?



16.00'da MİT, Genelkurmay'ı uyarmış. Algılama uzun bir süre şöyleydi: “Toplantı yapıp durumu değerlendiren komutanlar, birliklere, kimsenin kışladan çıkmaması, hava araçlarının uçmaması yolunda emir verip, Kara Kuvvetleri Komutanını Kara Havacılık Okulu'na kontrole yolluyor. İkinci Başkan ile beraber değerlendirme toplantısını sürdürürlerken bu arada bazı komutanlar da düğünlere gidiyorlar”…



Biz bu yarım yamalak bilgileri nereden alıyoruz? Gazetecilerden ve TV'lerde yorum yapanlardan…



Cumhurbaşkanı'nın neden haberdar edilmediği sorusunun yanıtı o saatlerde hâlâ yok. Bir ara dolaylı bir kaynaktan bir bilgi geliyor. Kaynak

Hakan Fidan

olarak bildiriliyor. O zaman anlıyoruz nedenini: O kadar çok bu türden ihbar geliyormuş ki (son 6 ayda 15 darbe ihbarı), tam teyit edilmeden zırt pırt Cumhurbaşkanı bilgilendirilmesin, diye düşünmüşler…



Bunlar TSK çıkışlı bilgiler değil. Dediğimiz gibi dolaylı…



Şüphesiz o sırada

Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrul Özkürkçü

ve karargâhı, atlattıkları o büyük travmadan sonra inanılmaz bir görev bilinciyle medyayı bilgi ile donatmak için akıl almaz bir eforla büyük çaba harcıyor. Ancak O karargâh bu tür durumlar için yeteri derecede insan kaynağı ve ön hazırlığa sahip değil. Vatan sevgisi ve insanüstü bireysel çaba yetersiz kalıyor.



Tahkim döneminin olmazsa olmazı,

Ulusal ve Uluslararası Basın ve Kamuoyu Bilgilendirme Merkezleri

kurulamıyor.



Dün, bu sütunları izleyenlerin yakinen bildikleri üzere Türkiye'nin yurt dışı itibarının korunması konusunda en ağırlıklı görevi üstlenmesi gerektiğinin de altını sık sık çizdiğim

Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü

'nün başında görev yapan

Doç. Dr. Ali Osman Öztürk

aradı. Bildiğimiz kadarıyla ne yazık ki hâlâ gereken bütçe ve kadrolara sahip değil. Ancak beklemediğim bir hızla evvelsi gün yabancı basını ayrıntılı bir şekilde bilgilendirip, olay yerlerinde bizzat çekim yapmaları sağlanmış… Bu yaklaşımın içeride ve dışarıda sürdürülmesi şart…



Tahkim döneminin en önemli görevlerinden biri de hiç şüphesiz Türkiye'nin bulunduğu konum açısından hayati önem taşıyan ordumuzun güven ve itibarının içeride ve dışarıda tahkimidir. Aynı tahkim itibar hasarı görmüş tüm diğer kurumlar için de geçerlidir.



3. Aşama:

Yeniden İnşa dönemi. Bu başlı başına bir iletişim ve algılama yönetimi projesidir. Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü'nün organizasyonu ve tüm ülkenin ilgili kurumlarının katılımıyla başarılabilir. Tabii ki pek çok devlet kurumunun yeniden inşası gündeme gelecektir… İşte bu yeniden inşa süreci de anlatılmalıdır, hem içeriye hem dışarıya…



Ve tüm bu süreçlerde algılamanın yönetimini sadece Cumhurbaşkanı'na bırakmak, ona karşı yapılabilecek en büyük insafsızlık olurdu.



Velhasıl, önümüzdeki dönemde 'Yanlış Yapma' lüksümüz yoktur…


#Hulusi Akar
#Cemaat
#Ertuğrul Özkürkçü
#MİT
#Darbeciler
8 yıl önce
“Yanlış yapıyorsunuz!..”
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu