|
Eleme İslam ideolojidir, İslam değildir

Bu konuya çokça değiniyorum, çünkü önemli olduğunu düşünüyorum. Eğer başından beri fırkalara ayrılma meselesini ve sebeplerini tam olarak anlayabilmiş olsaydık bu kadar parçalanıp savrulmazdık. Oysa meseleye eğilince görüyoruz ki, Kuranıkerim bizi fırkalara ayrılmaktan şiddetle men ettiği gibi Rasulüllah Efendimiz de hadisi şerifleriyle buna vurgu yapıyor. Bu konuyu çeşitli açılardan anlatmaya çalıştım.



Fırkalara ayrılmanın sebeplerinden biri de gönlüne göre bir İslam oluşturmaktır.

“Kim Kuranıkerim hakkında gönlüne göre konuşursa isabet etmiş olsa bile hatalıdır”

anlamındaki hadisi şerifi de en az iki kez duyurdum. Gazali'nin nefis anlatımıyla bunun, kişinin Kuranıkerim'i nefsi arzularına, ya da mezhebi ve meşrebine göre anlama çabası olduğunu da söyledim.



Kuranıkerim'i, tarihi tecrübe ile birlikte bir bütün olarak anlama çabasının zorluğunu göze alamayanlar onun üçte ikisini 'tarihseldir, bize hitap etmez' deyü terk ediyorlar. Hadis/Sünnet konusunda İslam âlimlerinin oluşturdukları muhteşem ilimleri gözden geçirme külfetine katlanamayanlar, hadislere güvenilmez deyü Sünneti terk ediyorlar. Geriye keyfimize göre birkaç ayet kalıyor, onları da istediğimiz gibi yorumlayınca, kendin pişir kendin ye gibi, kendi İslam'ımızı kendimiz kurmuş oluyoruz. Nasılsa müdahale eden yok, karışan yok.



Modernleşme sürecinde Osmanlı ulemasından önce pusulayı şaşıran Mısır ulemasını hizaya getiren bir Mustafa Sabri Efendi'miz, bir Zahidülkevseri'miz yok. Modern cephe böyle de, 'muhafazakâr' cephe nasıl? Kuran ifadesiyle '

herkes kendi şakulüne göre hareket ediyor

'. Etrafına bir halka toplayan herkes, ulema ile bir araya gelip doğrusunu anlayalım deme yerine, 'doğru olan biziz, o halde biz farklı olmalıyız ki, doğru diğerlerinden ayrılmış olsun' demeye getiriyorlar.



Ve her fırkanın elinde ölçüsünü kendilerinin ayarladığı bir kalbur var, haberleri, hadisleri, hatta ayetleri bu kalburla eleyip üste kalanları kendilerinin sayıyor ve İslamlarını onlarla kuruyorlar. Belirleyici olan naslar değil, kendi gruplarının kabulleri, hatta ritüelleri. Bunlara uyan ayet ya da hadis önemli sayılıp öne çıkarılıyor. Tam uymuyorsa teville hafif yamultulup uyduruluyor ve iş bitiyor.



Bunu bir mizah ya da abartı sayabilirsiniz. Oysa tallahi eksiği vardır fazlası yoktur. Biz öyle değiliz diyenler gerçekten öyle değillerse onlara elbette sözümüz yok. Onların ellerini öperiz, hatta caiz olsa ayaklarını bile öperiz.



Oysa ayetlerin tevillerine sarılanların bunu fitne çıkarmak için yaptıklarını yine Kuranıkerim söylüyor. Allah'ın 'on dokuz fitnesi' dediği fitneye kapılanların nasıl savrulduklarını ibretle görmedik mi?



Kendilerine modernist denmesini hakaret değil iltifat sayan arkadaşlarımızın kolay vurabilmek için 'gelenek' diyerek hepsini bir kefeye koydukları geçmişimizde gerçekten söylenmedik hiçbir söz, hadis diye nakledilmeyen bir kelime yok. Şimdi fırkalar; biz uydurmuyoruz, bakın tarihte filanca söylemiş, falanca hadis diye nakletmiş dedikleri o kadar çok malzeme var ki. Hangi düşünceyi fırka haline getirmiş olursanız olun, 'gelenek'te onu destekleyecek malzeme bulabileceksiniz. Elenmiş, ayıklanmış bir İslam, ya da şahsa özel ideoloji kurmanız işten bile değil.



Oysa Müslüman ne gelenekçidir ne modernist, sadece Müslümandır. Yaşadığı zamanda Rasulüllah'tan beri 'sevad-ı azam' tarafından anlaşılagelen Kitaba ve Sünnete uygun yaşamayı hedefler. Bu anlama sürecini sürdürür ve yeni fikirler ortaya koyar. Bunu da bir tek âlim değil, âlimler yapar. Çünkü hiçbir âlim hakikatin tamamını kuşatamaz ve işte bunun için âlimlerin fırkaları olmaz. Onlar ümmetin kendileriyle yol bulacağı yıldızlardır. Hep söylüyoruz, ulülemri ve cemaati âlimler oluşturacaktır. Ümmet âlimlerin ortak çalışmalarıyla oluşacak ve ancak bu yolla yeniden ümmet olacaktır. 'Geleneksel İslam' yaftasıyla vurdukları geçmişimizde söylenen her şey İslam değildir. Efendimiz buyururlar ki, '

Benim ümmetim dalalet olan bir şeyde birleşmez. O halde ihtilafa düşerseniz Sevad-ı azama tutunun

'. Demek ki korumamız ve örnek almamız gereken şey, 'gelenek' değil, ümmetin âlimlerinin ittifakla ya da çoğunlukla kabul edip bize kadar getirdikleri müteselsil birikimdir. Ve demek ki, yeni oluşturulan bir görüşte âlimler ihtilaf etmiyorlar zaten mesele yok. itilaf ediyorlarsa işte o zaman '

Sevad-ı azam

' gerekli.




#İslam
#İdeoloji
#Gazali
#Modernleşme
7 yıl önce
Eleme İslam ideolojidir, İslam değildir
We Love Erdoğan
15 Temmuz Destanı
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…