|
Erdoğan’ın sözlerine kızmış: İran önce bunlara cevap versin!
Cu
mhurbaşkanı Erdoğan
'ın
“Pers milliyetçiliği"
uyarısı Tahran yönetimini
rahatsız
etmiş. Muhtemelen
Erdoğan
'ın ziyaretlerinin tamamı, S
. Arabistan ve Körfez ülkeleriyle ortak savunma anlaşmaları
da Tahran'ı çok rahatsız etmiştir.
Peki neden
, ne oluyor,
bölge ülkeleri ve Türkiye İran'ın hangi hareketlerinden rahatsız?
Asıl bunları konuşmak lazım.


Cumhurbaşkanı'nın

Bahreyn

,

S. Arabistan

ve

Katar

ziyaretleri Türkiye'de doğal olarak,

ekonomik beklentiler

üzerinden tartışıldı, ekonomik/finans ortaklıkları üzerinden izlendi.



Türkiye ile Körfez arasında 'savunma ekonomisi' dönemi


Doğrudur; özellikle S. Arabistan'da yaşanan ekonomik sıkıntılar,

Körfez ülkelerinin, yıllardır ABD bankalarında tuttuğu, yüz milyarlarca doları bulan birikimlerini geri alamaması

, güvenlik tehditleri alabildiğine arttığı için bölge ülkelerinin

savunmaya

yönelmesi Türkiye ile bölge ülkeleri arasında yeni tür bir ekonomik yakınlaşmaya zemin hazırladı.



Ben buna

“Savunma Ekonomisi"

diyorum. Bölgenin savunma ihtiyaçları büyük oranda hala

ABD ve Avrupa'dan sağlansa, milyar dolarlık silah anlaşmaları bu ülkelerle yapılıyor

olsa da,

“yeni durum"

Türkiye'ye, özellikle büyüyen Türk savunma sanayii için yeni fırsatlar sunuyor.



Bugüne kadar farklı sektörlere yönelen Körfez fonlarının,

“savunma ekonomisi" üzerinden Türkiye'nin bölge ile ilişkilerinde yeni bir dalga oluşturacağı

bir tahmin değil artık. Ortak savunma anlaşmaları da böyle bir yakınlaşmanın zeminini oluşturuyor.



Fars milliyetçiliği, bir emperyal hayal


Ancak; S. Arabistan ve Katar, Bahreyn gibi Körfez ülkeleri için durum ekonominin çok ötesinde.

Bu ülkeler ciddi tehdit altında

.

Doğrudan saldırı dahil, bir-iki yıl içinde Basra Körfezi'ni kana bulayacak

, bölgesel savaşın fitilini ateşleyecek, savaşı S. Arabistan içlerine kadar taşıyabilecek bir tehdit, bir

senaryo

söz konusu.



Irak'taki ABD işgalinin

,

Afganistan

işgaliyle

Taliban

'ın devreden çıkarılmasının,

Suriye savaşının gidişatının azdırdığı

,

bütün bölge için tehdit haline getirdiği bir Fars yayılma haritası, bir Fars milliyetçi dalgası söz konusu

.



Tahran yönetiminin

Şiilik üzerinden, mezhep kimliği üzerinden gizlediği

,

artık hiçbir anlamı kalmamış İran devrimi üzerinden pazarladığı bir emperyal hayal

söz konusu.



İran “İslam İç Savaşı" tezine ortam sağlıyor


İran'ın bütün Arap dünyasını hedef alan, gizlemeye ihtiyaç duymadığı,

doğrudan Mekke'yi ele geçirmeye ayarlı bir macerası

söz konusu.

Yemen üzerinden Cidde'ye, ülkenin başkenti Riyad'a gönderilen İran füzeleri

Tahran'ın niyetlerini açık etmiştir.



Gözdağı

vermektedir, tehdit etmektedir, Batı'nın yıllardır projelendirdiği

“İslam iç savaşı" tezine ön hazırlık yapmakta, bölgeyi böyle bir iç çatışmaya sürüklemekte

, 21. yüzyılın en büyük istila planlarında bölge dışı ülkelerle ortaklık kurmaktadır.



İran, Yemen'den S. Arabistan'ı, Suriye'den de Türkiye'yi vurmuştur..

Suriye'de, Türkiye'ye yakın bütün örgütleri hedef almış,

PKK-PYD

ile ortaklık kurmuş, Türkiye'yi

çevrelemeye

ayarlı terör koridorunun en büyük destekçilerinden olmuştur.

PKK'ya silah ve para

vermiş, strateji önermiş, Suriye savaşında bütün kartlarını Türkiye'yi hırpalamaya, durdurmaya ayarlamıştır.



Fırat Kalkanı, o hesabı da bozdu


Çünkü Tahran'ın esas amacı,

Kuzey Suriye Koridoru üzerinden Türkiye ile Sünni Arap dünyasının irtibatını kesmek

, iki güç arasına kalın duvarlar örmek olmuş, bunu da

Kürt milliyetçiliğini, PKK ve PYD'yi kullanarak

yapmaya çalışmıştır.



Bu yüzden

Fırat Kalkanı

harekatı sadece terör koridorunu kesmeye,

Batı'nın enerji koridoru

olarak gördüğü hattı engellemeye dönük hesaplarını değil,

İran'ın bu büyük hesabını da suya düşürmüştür

.



Arap-Fars sınırı, Irak-İran sınırından Akdeniz kıyılarına gerilemiş

,

Arap/İslam toprakları hem Batılı ülkelerin hem de İran'ın talanına uğramıştır

. Arap dünyası talan edilirken Tahran yönetimi, savaşın bir yönünü

Türkiye'ye

çevirmiş, Ankara'nın bölgeye yönelik bütün planlarını, yakınlaşma çabalarını tehdit etmiştir.



Amaç Türkiye'yi durdurmak


İran yönetimi,

Arap zenginliklerini ele geçirme, Türkiye'yi durdurma

gibi kapsamlı bir bölge planı uygulamaktadır. Türkiye'nin

on beş

yıldır devam eden büyüme planlarına,

yüz yıl sonra vesayetten kurtulma hesaplarına

, bu uğurda verdiği

15 Temmuz

gibi mücadelelere karşı Batı'dan gelen saldırıların bir şekilde

Doğu ayağını

teşkil etmeye girişmiştir.



Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Bahreyn'de sarf ettiği “Pers milliyetçiliği" ifadesini bile hazmedememiş

İran'ın bölgeye yaydığı istikrarsızlığı kendisinin görmesi gerekmektedir.

Suriye'de kime karşı, Yemen'de kime karşı savaştığını

sorgulaması, bölge ülkelerine verdiği rahatsızlığı oturup düşünmesi gerekmektedir. Tahran'ın

“İslam kendi içinde savaşacak"

tezine,

“İslam iç savaşı"

projesinin neresinde yer aldığını da aynı şekilde sorgulaması gerekmektedir.



Halk değil, Tahran rejimi tehdit ediyor


Türkiye, nükleer mesele dahil, İran'a her konuda yardımcı olmuş

, bunun karşılığını Suriye'ye saldırı olarak görmüştür. Türkiye buna rağmen

hala İran'la dostluk, İran-bölge yakınlaşması için çaba harcamaktadır

. Ancak bu ülkenin, sözleriyle,

taahhütleriyle eylemleri arasındaki çelişki

ortadadır.



Askeri planları, siyasi hesapları yıkım üzerinedir, bütün bölge ülkelerini tehdit etmektedir,

aşırı öz güvenin verdiği bir saldırganlık

söz konusudur. Bu durum,

İran rejimi için geçerlidir, halkı için değil

.

Fars şovenizmi

, yayılma haritası, emperyal projeleri, her alanda kendini göstermektedir. Bu ayıpların sözlerle, taahhütlerle örtülmesi mümkün değildir.



Erdoğan'ın bu sözlerini neden alkışlamadı peki?


Cumhurbaşkanı'nın “Pers milliyetçiliği" ifadesi

yükselen bir tehdidi

haber vermektedir.

İran Dışişleri Bakanlığı

'nın açıklaması, boş bir açıklamadır.



Aynı konuşmadan Erdoğan'ın, Müslümanların birbirlerine kırdırılmasına karşı birlik çağrıları, yakınlaşma çağrıları

, dış tehditlere karşı ortak hareket etme çağrıları İran tarafından

neden alkışlanmamıştır?

Neden bu sözlere

olumlu cevap gelmemiştir?

Bence İran rejiminin bölge ülkelerine güven veren başka cümleler kurması zorunluluğu ortadadır.



Bunları;

İran'ın haklı olduğu meselelerle ilgili sayısız destek yazısı yazan bir kişi olarak

not ediyorum.

Riyad'ı vuran füzeler, Mekke üzerinden Cidde'yi hedef alan füze saldırıları

, Suriye'de Türkiye'nin önceliklerini vuran İran'ın terör desteği ile ilgili açıklamalar bekliyoruz.



Bir füze yanlışlıkla Mekke'ye düşerse!


Suriye'den ve Yemen'den çekilmeden

İran ile bölge ülkelerinin arasının düzelmeyeceğini de burada ilan etmiş olalım.



Bir gün bir füze yanlışlıkla Mekke'ye düşerse İran bunun altında ezilir.

Böyle bir ortamda bu

“kaza" füzesini üçüncü bir güç

bile ateşleyebilir.



Hiç kimse İran tanklarının Kabe duvarlarına dayanmasına müsaade etmez.


O gün o savaşlar İran coğrafyasının uzaklarında değil, içinde yaşanabilir.



Türkiye ile İran'ı savaştırma planı..


Kendi içindeki etnik zafiyeti

her ülkeden fazla olan Tahran yönetimi, başka ülkeleri karıştırırken bunları da düşünmesi gerekir.



ABD yönetiminin İran'ı tehdit ettiği bir dönemde bunları yazmamız talihsizliktir

.

Türkiye-İran arasında savaş

çıkarmak istedikleri ortadadır ve bu hepimiz için yıkım olacaktır. Ama bu haldeyken bile Tahran'ın

birçok ülkeyi aynı anda tehdit etmesi

, kabul edilebilir bir şey değildir.



Bu sözler, İran üzerinden servis edilecek bölgesel savaşa karşı

uyarıdır

.


#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#ABD
#İran
#Mekke
#Fırat Kalkanı
7 yıl önce
Erdoğan’ın sözlerine kızmış: İran önce bunlara cevap versin!
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak