Son derece ilginç bir siyasi süreç yaşanıyor aslında. MHP lideri Bahçeli, Anayasa değişikliğini gündeme getirerek, bir anda tüm gündemi değiştirdi, burası tamam.
Yeni sistemin getirdiği yeterli oyu bulma zorunluluğu nedeniyle, siyasi yelpazede yaşanacak ittifakları, birleşmeleri, geçişkenlikleri düşünelim. Bunun siyasetin sağını, solunu ve merkezini doğrudan etkileyeceği kesin. Ne kadar etkileyecek, ne yönde etkileyecek bu ayrı bir tartışma konusu.
Sanırım en ilgi çekici ve en çok tartışılacak konulardan biri, AK Parti-MHP yakınlaşmasıdır. Şaşırtıcı biçimde bu yakınlaşma giderek artıyor. MHP il kongresinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın posterini, ve Başbakan Binali Yıldırım'ın grup konuşmasına katılan ülkücüleri bozkurt işaretiyle selamlamasını görünce artık yakınlaşmanın ötesinde, bir sevgi halesinin varlığını konuşmak gerek dedim.
Parti yöneticilerinin yakınlaşması bu düzeyde sürerken, AK Parti ve MHP tabanında, liderlere olan sevginin de tavan yaptığını söyleyebiliriz. Öyledir bu işler. İki karizmatik lider birbirine iltifatlar ederken, tabanlarının laf söylemesini kimse beklemiyor herhalde.
Ancak durum bundan daha öte bir yerde bence.
Uzun süredir kafamda dolaşan bir soruydu:
Şu andaki duruma bakalım: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın epey zamandan beri millilik ve yerlilik vurguları, teröre karşı amansız tavrı, milleti yücelten söylemi, milliyetçi duygulara yüklenmesi, sanırım MHP tabanının gönlünü fethetmeye yetmiştir.
Buna karşılık, Bahçeli'nin dış politika söylemi, teröre karşı tutumu, milli ve yerlilik vurgusu, AB ve ABD'ye karşı ifadeleri, son olarak da Erdoğan'a karşı gösterdiği sahiplenme, AK Partili tabanın ona da,
demesini haklı çıkarmıyor mu?
Yani iki liderin iç ve dış siyasetteki tutumu neredeyse aynı. İki lider de merkeze doğru kayıp, ortak bir yerde buluştular sanki. Bu yüzden tabanlar da kaynaşıyor. Şunu itiraf edeyim, Bahçeli ve Erdoğan'ın kavga ettiği dönemlerde hep şu soruyu sordum:
Eh, takdir edersiniz ki, bir danışman olarak bunu yüksek sesle dillendiremezdin o zaman!
O gün soramadığım sorunun cevabını hepimiz görüyoruz şimdi. Aslında çok az fark var. Bu 'az farkın' adı da, Kürt etnik kimliğinin tanınması meselesidir. AK Parti ve MHP'nin ayrıştığı en önemli konu budur. MHP Türklüğü yüceltirken, Kürt etnisitesini görmezden gelen bir politika izledi şimdiye kadar. AK Parti ise Kürt sorunu konusunda Cumhuriyet tarihindeki en büyük reformları yaptı.
Hatta, terör en azgın dönemini yaşarken, Bahçeli ve MHP, Kürt kökenli insanlara karşı çok dikkatli bir dil kullandı. Demek ki, MHP Kürt meselesinde daha ayakları yere basan bir siyaset izlemeye başladı.
Bunu negatif olarak kullanacaklar var, biliyorum. Ancak, milli ve yerli duruşunu arttıran AK Parti için, “milliyetçiliğe, ırkçılığa kaydı” denemez. Aynı şekilde muhafazakar tonunu arttıran, Kürt meselesinde daha mantıklı davranan MHP'ye de 'davasından saptı' denemez.
Bunun sağlamasını Kürt kökenli vatandaşların tepkisiyle yapabilirsiniz.
Bilakis HDP'nin siyaseten iflası, teröre destek vermesi yüzünden, AK Parti'ye teveccüh daha da arttı.
Sorum şu: MHP ve AK Parti gelecekte birleşebilir mi? Partilerden birinin kendisini feshetmesinden bahsetmiyorum. 2019'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde durum ne olacak sizce? Bu kadar iltifat eden liderler, sevgi yumağı olan taban, o zaman rakip olup, yine kavga ederler mi? Sanmam.
E neden olmasın? Ekmeleddin İhsanoğlu için, CHP ve neredeyse 15 partiyle ittifak yaptı da, şimdi AK Parti ile neden yapmasın ki? Hele aralarından su sızmıyorken, neden Cumhurbaşkanlığında
, parlamentoda
çalışma yapmasınlar?
MHP içindeki muhaliflerin,
dediklerini duyuyorum. Sanırım 2019'a kadar siyasetin nasıl büyük değişimler geçireceğini MHP muhalifleri de kestiremiyor. 'Halk oylamasında “hayır” çıksın, Bahçeli istifa etsin, partinin başına biz geçelim' temennisinden başka da politik vizyonları var mıdır, bilmiyorum?