Fatih’te, salaş bir çay ocağındaydık önceki akşam. Tahta sehpaları yan yan dizip, üzerine de kağıt serip öyle sofra hazırlanmış. Ev sahibi olan arkadaşımız, yemekleri iki sokak aşağıdaki evinde kendi pişirecek, tencerelerle burada getirecek ve iftarı açacağız. Çaylar ve içecekler salaş çay ocağından, ekmek kadınlar pazarındaki taş fırından. Tatlı iyi bir yerden. Durumumuz muhteşem.
Bizim eski ekip iftarı. Beyazıt meydanında polisten dayak yediğimiz günden beri, genelde yiyeceğimizi paylaşıyoruz!
Aramızda üniversitede hoca olan da var, sivil toplum yöneticisi olan da. Yazar olan da var, iş adamı da. Kalabalığız. Ortak özelliğimiz ise bitmeyen ve sönmeyen bir dert var içimizde.
Üçüncü dünya savaşı ya da çok büyük bir kriz yaşanmadan bu negatif elektriğin boşalması, insanlığın rahatlaması mümkün değil diyor bizim baş komplocumuz. Daha uçuk öneriler de var ama yazamam. Krizin merkezi ise Batı medeniyeti. Oradan kaynaklanan bir tıkanma yaşıyor insanlık.
Son demli çayı içip, sahura yakın masadan kalkıldığında, yaklaşık 25 yıldır bu sokaklarda ve bu çay ocaklarında akla hale gelmemiş fikirleri, teorileri, stratejileri ve idealleri paylaşan insanlar olarak mutluyduk. Lakin insanlığın durumu hala kötüydü.
Sanki akşam bizim Fatih'teki iftarda, tartışmalara katılmış gibi, o da Batı medeniyeti kaynaklı bir tıkanmanın olduğunu ve bu yüzden sistemin yakında çökeceğini söylüyor. Adam Çin’e yerleşmiş bile.
Jim Rogers yine dünyanın çok ünlü ekonomist ve fon yöneticisi George Soros ile uzun süre ortaklık yapmış, sonradan kendi işini kurmuş, aynı düzeyde zengin ve güçlü biri. Fikirlerini üniversitelerde ve medyada sık sık paylaşıyor ve oldukça da ses getiriyor.
Jim Rogers’in tezinin özeti şu:
Rogers’in teorisi, ekonomik bir iflasın üzerinden, Batı medeniyetinin çökeceği yönünde. Öyle okuması normal, zira kendisi ekonomist.
Ancak bence Batı medeniyetinin çöküşe geçmesinin asıl nedeni, yeni değerler üretememesi artık.
Ancak bu korkunç sistemin yerine de alternatif üretecek enerjileri ve zihinsel güçleri kalmadı. Çöküş bu nedenle başladı (bu konudaki detaylı yazılarım 07.02.20017, 23.02.2017).
Tuhaf bir şekilde, Batı içine girdiği krizden yeni kavramlar ve değerler üreterek çıkacağına, fabrika ayarlarına geri dönüyor. İkinci Dünya Savaşı öncesi gibi, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslamofobi, antisemitizm, çok kültürlü ve çok dinli yaşama karşı nefret yükselişte.
Batı toplumu yıllardan beri biriktirdiği ya da baskıladığı tüm negatif duygularını ve enerjilerini dışarıya saçıyor. Şiddet, ayrımcılık, savaş, abluka, işgal, darbe…
Jim Rogers, Batı'nın çöküşünü mukadder gördüğü için Çin’e taşınmış ve çocuklarına Çince eğitim verdiriyor. Çöküş için tarih de vermiş. Bu yılın sonuna kadar hiç beklenmedik bir yerde, bir devletin iflas edeceğini, bunun da birçok iflası tetikleyeceğini söylüyor. Birkaç yıl içinde ise hayatlarında görmedikleri bir çöküş olacakmış.
Bizim Fatih’teki salaş çay ocağında biz bu bölümü geçmiştik. Ta Şubat ayında da yazmıştım. Asıl tehlikeli bölüme daha gelmemiş Rogers: Batı çökünce yerine hangi medeniyet geçecek? Kendisi Çin olduğunu zannediyor. Ancak Çin insani değer üretmez, sadece kötü bir kapitalizm taklidi yapar. O yüzden durum daha kötü aslında.
Bizim ekibin baş komplo teorisyenine göre, tüm dünyada büyük bir İslam yayılmacılığı olacak. Batı, ancak İslami değerlerle kendini kurtaracak. Bakmayın siz ona…
Eh bizim tabii Soros ve Jim Roger gibi milyon dolarlarımız yok ki, think tank kuralım, gazete çıkartalım da bu fikirlerimizi tartışmaya açalım. Bir, bu gariban sütunumuz var.
Ama o salaş çay ocaklarındaki fikirlerin ne kadar özgür ve ne kadar doğurgan olduğunu bilseler, inanın oraya fon ayırırlar.
Ancak bu fikirler Malatya tava, mercimek çorbası, kıymalı pide, tuzlu fıstık, Niğde Gazoz, demli çay olmadan asla doğmaz. Fon falan bozar bizi, istemeyiz.