|
ABD ve Rusya’nın birinci müttefiki!

Rusya Devlet Başkanı Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 9-10 Mart'ta gerçekleşecek Moskova buluşmasına, yine aynı zaman/mekanda gerçekleşecek İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Kremlin seyahatini, ardından da şu sıralar boğaz-boğaza olduğumuz Berlin'den tek 'yumuşak ses' Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in 'yan odada' bulunacağını eklememiz gerekiyor...



Keza, dün Antalya'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford ve Rusya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Valery Gerasimov'un üçlü toplantıda bir araya gelişini de ilave etmeliyiz...



Bunların hepsi-alt başlıklarıyla birlikte-Suriye ile ilgilidir.. Baltıklar'dan Körfez ülkelerine “tüm cephe” ile bağlantılıdır.



Ancak tüm bu buluşmaların dışında, daha belirleyici olabilecek, konuyu değil ama konunun işlenişini değiştirebilecek bir üst tokalaşmayı görmemiz gerekiyor...



Nisan 2014'te Ukrayna'daki rejim değişikliğinin ardından NATO, Rusya ile ilişkileri dondurma kararı almıştı. (Bu ABD'nin Avrupa'yı Rusya'dan uzaklaştırma tezgahının bir parçasıydı, tezgâhtı, zamanında yazdık.) Üç yıl geçti üzerinden ve

şimdi NATO ile Rusya ilişkilerini yeniden başlattı.

('Russian and NATO top brass hold first talks over past years', 03/03. TASS.)



Dün Antalya'da bulunan Rusya Genelkurmay Başkanı General Valery Gerasimov, NATO Askeri Komitesi Başkanı Petr Pavel ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve 'Doğu ile Batı' askeri güçleri arasında temas tekrar sağlandı.



Münbiç'i, Sureyi'yi konuşurken bu atlanırsa, üstteki gölgenin nasıl kalınlaştığı, nefes almanın hangi basınçtan zorlaşabileceği anlaşılamaz...



Şükür.. Ankara önceden biliyordu!



TRUMP, RUSYA'NIN İZOLASYONUNU KALDIRIYOR?..


NATO ve Rus generalleri ne konuştu?



Aslında bilinmedik şeyler değil...



Moskova başından beri Batı'nın/NATO'nun Rus yaşam alanını istilasından, kuşatmasından şikayetçi.



Polonya'dan Ukrayna'ya, Baltıklardan Balkanlar'a ve Ortadoğu'ya bir alan bu. Tökezlediği yer Suriye'ydi. Burada

NATO'nun nasıl esnediğini, çatırdadığını hep birlikte izledik.


Rusya bu kaygılarını tekrarladı ve taraflar,

gerginliği azaltmaya ve Avrupa'daki durumu stabilize etmeye

yönelik karşılıklı adımlara ihtiyaç duyduklarını teslim ettiler.



Bu değişikliğe sebep Trump'tır. NATO'nun bu adımı Beyaz Saray'dan bağımsız atması hayal dahi edilemez.



Kısacası Donald Trump yönetimi, Barack Obama yönetiminin Rusya'yı “izole etme politikasını” kaldırıyor gibi.



Bir ek delil olarak Trump'un Mart başında yaptığı Kongre konuşmasını gösterebiliriz; Rusya'nın ismini bile zikretmedi. Oysa Obama geçen yılki kongre konuşmasında Moskova ve Putin'i yerden yere vurmuştu.



Yani.. İşler değişiyor. ABD'nin iç dengeleri yüzünden yavaşça ama değişiyor.



GELELİM SADEDE: PYD/YPG, MÜNBİÇ, RAKKA...


Şu an içinden çıkılmaz görünen tabloyu tek cümle üzerinden, her soruyu önce şu kabulden kavramaya çalışmalıyız...



Münbiç'te yaşanan son durum, yani Türkiye, Rusya, Barzani, (Başkan Trump'ın Barzani'nin, Avrupa ve Türkiye ziyaretinin ardından yazdığı mektup!) Şam, terör örgütü PYD/YPG'nin Münbiç'teki tutumu, Irak, İsrail, İran, vs...



Hatta bölgedeki Amerikan generalleri!..



Hiçbiri veya türevleri, Rusya-ABD yakınlaşmasını bozacak bir eyleme girişemezler!


Mesele şudur; Ankara'nın hassasiyetleri belli. Bunları karşılamak noktasında Rusya ve ABD, Ankara'nın çıkarlarına karşı mı hareket edecekler yoksa Türkiye ile ilişkilerindeki “özel duruma” bakarak, çıkış yolu mu üretecekler?



Soralım...



Münbiç'te ortaya çıkan tehlikeli durumla ilgili ABD ve Rusya arasında askeri/operasyonel bağlamda herhangi bir temasın olmadığını kim söyleyebilir?



ABD'nin “müttefiği” terörist gruplar, Türkiye'nin Münbiç'e ilerlemesini engellemek için Şam'la-kısmen de olsa-anlaştı mı anlaşmadı mı?



Bu anlaşmada Rusya arabulucu oldu mu olmadı mı; Rusya 'araya girip', Şam'ın Menbiç'in batısını YPG/PYD'den devralmasını sağlamadı mı?



Aradaki artık Rusya değil midir?



ABD Merkez Komutanlığı'nın YPG/PYD'nin 'arkasında durmaya' devam ettiği gün gibi aşikâr mı değil mi?



Son bir hafta içinde Türkiye'nin ilgili tüm liderlerine, “ABD ile Türkiye arasındaki bu gerilimin nereye evrilebileceği”ne ilişkin sorular sorulmadı mı?



ABD'nin Irak'taki en üst düzey komutanı Korgeneral Stephen Townsend, ABD'nin, PYD/YPG'yi Suriye'de müttefik olarak görmeye devam edeceğini, ABD ordusunun Suriye'deki stratejisinde yerel partnerleri vasıtasıyla savaşma stratejisinde bir değişiklik önermeyeceğini, adı geçenlerin Rakka'yı kurtarma operasyonunda önemli role sahip olacağını söylemedi mi?



Tespiti sabitlememiz gerekiyor...



Malûm, Trump Pentagon'dan yeni bir DAEŞ'le mücadele planı istemişti. Bu plan, bölgedeki her ülkeden ama özellikle,

“küresel planlardan muaf olamaz

”.



Olamayacak ise Suriye ve Irak'ta ABD'ye “yeniden” ve “güçlü” müttefikler gerekiyor demektir. İlk aday Rusya'dır.



ABD Savunma Bakanı James Mattis kısa süre önce bu ihtimali hor görecek denli yok saymıştı.



Ancak hayat öyle değil. Ortadoğu hiç öyle değil.



Türkiye ise aynı anda

hem Rusya hem ABD'nin birinci müttefiki

olmaya çok yakın.



PYD/YPG'nin boyu o küresel planlara kısa gelir. Konvansiyonelden stratejik olmaz.



Türkiye sadece “mesafeleri” iyi ayarlamalı.



Süper güçlerin aşkları hep ateşlidir. Yakıverir.

#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#ABD
#Rusya
#NATO
7 yıl önce
ABD ve Rusya’nın birinci müttefiki!
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu