Çünkü…
“pat” diye araya girdi. Demek ki, nasip bugüneymiş ne yapalım.
Dikkat isterim,
herhangi biri değil.
.
İfadesi gerçekten dehşet verici; personel şubesinde paralelci olmayan yoktur diyor, daha ne desin!
Hatırlarsanız,
da,
alayı FETÖ'cüdür demişti.
'dan bir binbaşı doktor da feveran ederek, GATA'nın yüzde sekseninin
olduğunu dile getirmişti.
hiç konuşmayalım, direkt dizlerimizi dövelim daha iyi.
Hal böyleyken
'yle mücadele diye fasoncu mesabesindeki “elemanlara” vakit kaybetmenin anlamı var mı?
Aklınıza ne oldu;
diye bir şey yok mu?
Lafın düzünü edelim; FETÖ'yle mücadelede
vardır ki, asla ertelenemez, geciktirilemez, savsaklanamaz.
Bunlar
Sakın buralar temizlendi denilmesin. Daha geçen hafta
'ten 87 “eleman” atıldı, haberiniz olsun. (Raporları doğrultusunda devletten temizlik yapılan MİT'in şu haline bakın da gerisini hesap edin.)
Yargı derseniz,
hazırladığı
,
tarafından daha yeni reddedildi.
Gerekçi mi?
'nin örgüt olduğuna dair resmi bir belge bulunmuyormuş.
Onca yaşanandan sonra bu karar…
'ün
kararıyla “
” ilan etmesinden daha az garip değil.
Hülasa edecek olursak, TSK, polis, istihbarat ve yargıda daha yapılması gereken çok iş var besbelli. (Özel Güvenlik mi? Benim bildiğim henüz bir şey yapılmış değil.)
Bütün bunlar bihakkın yerine getirildikten sonra (güvenlik bürokrasisi ve kritik yerlerde bulunmayan) sıradan memurlara falan sıra gelirdi.
Bir de, sürgit “
” yaklaşımıyla
'yle mücadele edilemez.
Medya, akil insanlar, akademisyenler, sivil toplum örgütleri, cemaatler, özellikle de Diyanet İşleri mücadeleye omuz vermelidirler.
Mesela, “
” mesabesindeki “
” anlayışına karşı
2013'ten beri ne yaptı ne yapıyor, çok merak ediyorum.
Gördüğüm şu: Hâlâ
diyecek de onlar da yapacak, yoksa umurlarında değil.
Bu arada kimsecikler yanlış anlamasın: Direkt güvenlikle alakalı mezkur 5 öncelikli sahanın dışında kalan her şey önemsizdir, demiyorum.
FETÖ'nün “
” devşirme merkezi olarak kullandığı dershaneleri, psikolojik harp görevi ifa eden medyası kapatılmalı ve
gibi finans kaynaklarının da üzerine gidilmeliydi.
Öyle de yapıldı.
Gelgelelim, genel sekreter yardımcılarına varıncaya kadar
'cü kaynayan, yıllarca FETÖ'ye finans kaynağı olan belediyelerde hâlâ “tık” yok.
Genel sekreterlerden daire başkanlarına kadar “
” aynen devam ediyorlar.
Üç-beş gariban işçiyi atmakla göz boyayacaklarını sanıyorlar galiba. Dertleri sadece göz boyamak mı, ondan da emin değilim.
Zira, geçenlerde 5 Alevi işçi kardeşimizi işten çıkarmışlar. Neymiş efendim, FETÖ'ye bağlıymışlar.
Bu işçilerin FETÖ'yle uzaktan yakından alakası olmadığını bilen
de haliyle infiale kapılmış.
Lakin tepkimizi göstermeden evvel bir konuşalım bakalım, demişler.
Hakkaniyetine güvendikleri, hiçbir ayrım gözetmeden insanların derdiyle ilgilendiğine şahit oldukları
başvurmuşlar.
O ilçe başkanı da sağ olsun bu sorunu çözmek için adeta yırtınmış.
Dahası, “
” diye çıkışmış. “
” cevabını alınca da, “
” yollu ağzına geleni söylemiş.
Sonuçta sorunu çözmüş ama anasından emdiği sütü de burnundan getirmişler.
Bu kafalarla işimiz zor.
“
” taşeronu FETÖ ile mücadele “
” yürütülmeli. Ben bunu bilir bunu söylerim.
Bunun için de her şeyden evvel “
” şart.
Siyasetçiler bütün ipleri “
” verip adeta kendi kendilerini açığa alırlarsa, iddia edildiğinin aksine devlete değil, bizzat siyasete “
” uygulamış olurlar.
Bu da siyasetin taklaya gelmesi, yani, kendi kendine darbe yapması demektir.
