|
Peki kendini nasıl cezalandırmayı düşünüyorsun?
Yıllar önce
Beyoğlu Emek Sineması
'nın önünde birikmiş “
dindar öğrenciler
” bir filmi protesto ediyorlardı.


Film mi?



Nicos Kazancakis

'in aynı adlı romanından

Martin Scorsese

marifetiyle sinemaya uyarlanmıştı: “

Günaha Son Çağrı

” (The Last Temptation of Christ)



Sadece Türkiye'de değil, vizyona girdiği tarihte,

Avrupa

'da birçok ülkede de tepki çekmişti.



Geçmiş zaman söylüyoruz yalanımız olmasın ama aklımda kaldığı kadarıyla,

Vatikan

'dan da sert bir açıklama yapılmış, hatta filmin gösterimi yasaklanmıştı.



Doğrusunu isterseniz bu filmi izlemeyi çok istiyordum.



Hem uyarlandığı romanı çok beğenerek okumuştum hem de yönetmeninin işlerini “

Taksi Şoförü

”nden (Taxi Driver) beri takip etmeye çalışıyordum.



Lakin, sinemanın önündeki protestoya muttali olunca çok şaşırmıştım. (Emek'in müdürü gerçek sinemasever Hikmet Bey, fazladan ne yapacağını şaşırmıştı.)



Hz. İsa

'nın (a.s) son günlerini, tefessühe karşı samimiyeti / sahiciliği koyarak anlatan roman vaktiyle

Kilise

tarafından aforoz edilmişti.



İyi de bizim “

dindar öğrencilerimize

” ne oluyordu? Birilerinin dolmuşuna mı gelmişlerdi?



Hayır…



Yönetmenin, romanda anlatılanın hilafına (maksadını aşacak şekilde) çektiği bir sahnede

Hz. İsa

'ya saygısızlık yapılıyordu; isyanları bunaydı.



Tekbir

” sesleriyle devam eden protestoyu izleyenler arasında erken dönem

Cihangir

edalı iki zıpır gencin diyaloguna kulak misafiri olmuştum.



Biri, “

Abi, bunlara ne oluyor ya? İsa, Hristiyanların peygamberi değil mi?!

” derken, diğeri, “

Bu dinciler kafayı yemiş olm…

” karşılığını vermişti.



Gırgır

” dergisinde

Hz. Musa

'ya (a.s) küfreden o aşağılık karikatürü görünce aklıma bu diyalog geldi.



Eminim mahut karikatürü çizen çocuk, Hz. Musa'nın Müslümanların da peygamberi olduğunu bilmiyordu.



Dinî konularda zırcahil olmayı “

aydın

” olmanın mütemmim cüzü belleyenlerin arz-ı endam ettiği bir ülkede gayet normaldir bu!



Diyeceksiniz ki, Hz. Musa'nın Müslümanların da peygamberi olduğunu koca dergide kimsecikler nasıl bilmez?



Mümkündür, bilmeyebilir…



Zira bu “mizah dergisi”

Ergin Ergönültaş

gibi babaların yer aldığı

Oğuz Aral

'ın “

Gırgır

”ı değil,

Sözcü

gazetesinin “

Gırgır

”ıdır.



Haliyle, ağzına kadar cahil dolu olması anlaşılmaz bir şey değildir.



Hayır yani, Sözcü gazetesi nedir ki, “Gırgır”ı ne olsun?



Mesela, Sözcü yazarı

Bekir Coşkun

kendisinin kurguladığı yalana yine kendisi karşı çıkarak “muhaliflik” yaptığını sanabiliyor.



Bu kafayı şöyle bir misalle hülasa edeyim: Önce, “

referandumdan 'evet' çıkarsa, Erdoğan, 'suyun kaldırma kuvvetini' kaldıracak

” diyor. Sonra da, “

suyun kaldırma kuvveti iptal edildiğinde gemiler yüzemeyecek; bunlar bizi batıracak

” diyor.



Öyle de “bilgiçlikler” taslıyor ki, sanki dersin “suyun kaldırma kuvvetini”

Çemberlitaş hamamında

dedesi bulmuş. Neyse.



Bakınız, şöyle bir ihtimal de söz konusudur: Sözcü gazetesinin “

Gırgır

”ı Hz. Musa'ya küfreden o karikatürü özellikle de yayımlamış olabilir.



Charlie Hebdo

olmaya heves etmeleri neden ihtimal dairesi dışında olsun ki!?



Hem Müslümanların mahut karikatüre olası protestoları tüm dünyada esen

İslamofobi

rüzgarlarının etkisiyle mahkum edilir, hem de matine-suare oluşturmaya çalıştıkları “

Diktatör Erdoğan

” algısına katkı sunmuş olunurdu.



Ama olmadı.



Çünkü

Musevi Cemaati

'nin tepki göstereceğini hesaba katmadılar.



Olmayınca da,

kripto FETÖ'cülere

yakışır bir “uyanıklıkla” tüm çalışanlarını kapıya koyup “

Gırgır

”ı kapattılar.



Fetullahçıların evinde

yetiştiği iddia edilen

Sözcü gazetesinin patronu

neyi örtmenin telaşıyla bu “

kolektif cezalandırmayı

” yapıyor?



Birçoğu o iğrenç karikatürü ancak dergi yayımlandıktan sonra görme şansına sahip olan dergi çalışanları suçlu da, o derginin patronu olarak kendisi suçsuz mu?




#Beyoğlu Emek Sineması
#Cihangir
#FETÖ
#Gırgır
7 yıl önce
Peki kendini nasıl cezalandırmayı düşünüyorsun?
Günaydın! Günaydın!
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü