Osmanlı'da aşure töreni: Hurması Mısır'dan kazanı bakırdan

Osmanlı’da, aşure günü bayram havasında geçerdi. Aşureye eklenecekler en meşhur yerlerden getirilirdi. Örneğin hurma Mısır'dan tedarik edilir, aşure bakır kazanlarda pişirilirdi. İlk olarak tören eşliğinde padişaha sunulan aşureler onaydan geçerse halka dağıtılırdı.

Rabia Şenol Yeni Şafak
Arşiv.

Paylaşmanın, bereketin, yardımlaşmanın simgesi aşure günü, Osmanlı döneminde bayram havasında geçerdi. Sarayda hazırlıkların 1 yıl önceden başladığını söyleyen Milli Saraylar Sofra Takımları Koleksiyon Sorumlusu Ömür Tufan, sunumun da en özel kaselerde yapıldığını anlattı. Tufan, “Hazırlıkların başında kilerci başı olurdu. Aşureye eklenecek ürünler nerede meşhursa oradan getirtirdi. Örneğin hurma Mısır’dan tedarik edilir, kalaylı bakır kazanlarda pişirilirdi. Muharrem ayının 9’unun akşamı helvacı başı ve ekibi ile birlikte hummalı bir çalışma başlardı. 10’unda sabah erken saatlerde aşure kazanlarda pişmeye başlardı.” dedi.

TESTİSİ İPEKLERE SARILIRDI

  • Saraya has süzme aşurelerin, sıvı bir kıvamda hazırladığını vurgulayan Turan, “Saray usulü aşureler, ‘maşrapa’ adı verdiğimiz kupalarda sunulurdu. Bu aşurelerin üzerine bazen nar taneleri bazen kişniş üzümü bazen de kırmızı şerbetlik şeker serpilerek ikram edilirdi. Sarayda pişen aşureler ilk olarak tören eşliğinde padişaha sunulurdu. Padişahın onayından geçtikten sonra harem halkına, devlet ricaline, halka, imarethanelere ve yoksullara dağıtılırdı. Sarayda aşureler “gümüş, tombak, yaldızlı bakır ve saksonya” adı verilen Avrupa üretimi porselenler içerisindeki testilerde servis edilirdi. Testilerde ipekli kumaşlara sarılıp üzerine kulak adı verdiğimiz notlar yazılır, kime gönderilmesi isteniyorsa gönderiliyordu.” şeklinde konuştu.

19 ÇEŞİT MALZEME KATILIRDI

İçine eklenen malzemelerin döneme göre farklılık gösterdiğini belirten Turan, “Örneğin, Pertevniyal Valide Sultan, aşure konusunda çok hassas davranırdı. 19 çeşit malzeme kullanarak aşure yaptırırdı. İçerisine çekirdeksiz üzüm, sakız baklası, Mısır hurmasının yanı sıra misk ve gül suyu katılarak hoş bir koku verilirdi. Pişen aşureler, 16. yüzyılda Topkapı Sarayı’nın avlusunda, 19. yüzyıl ortalarında ise Yıldız Sarayı’nda bulunan Hamidiye Camisi’nde kazanlarla halka dağıtılırdı” dedi.