İfadelerim yalan senaryo yazdım

Necip Hablemitoğlu suikastı davasında savunma yapan eski Yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır, emniyet ve savcılıkta verdiği ifadelerin tamamının yalan olduğunu iddia etti. Cinayetle alakası bulunmadığını savunan Bozkır, zaman aşımını durdurduğunu, yardım ederken sanık olduğunu söyledi: İfadelerim bizzat şahit olduğum şeyler değil. Gözlemlerim, değerlendirmelerim. Orada senaryo olarak yazdım.

Abdullah Sarica Yeni Şafak
Nuri Gökhan Bozkır.

Akademisyen Necip Hablemitoğlu’nun suikastına ilişkin, aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, örgüt yöneticilerinden Mustafa Özcan, eski istihbaratçı Enver Altaylı ve emekli Albay Levent Göktaş’ın da aralarında bulunduğu 10 sanığın yargılanmasına başlandı. Dün Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, Hablemitoğlu’nun eşi ve kızları, taraf avukatları ve çok sayıda izleyici katıldı. Altaylı, tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS’le duruşmaya bağlandı. Altaylı ve FETÖ firarisi Serhat Ilıcak’ın avukatı iddianamede kendilerine yöneltilen suçlamaları anlayamadıklarını belirterek iddianamenin özetinin okunmasını istedi. Mahkeme başkanı, Ilıcak’ın avukatının bu talebine “Müvekkiliniz mahkeme salonunda yok. Kendisi yurt dışında. Sanığı getir okuyalım” karşılığını verdi. Hablemitoğlu ailesinin avukatı Ersan Barkın ise “Esasa geçmemeniz için daha önce aldıkları eğitim doğrultusunda mahkemenize psikolojik harp uygulayarak duruşmayı uzatmaya çalışıyorlar” dedi.

CİNAYETTE DAHLİM YOK

Mahkemede savunması alınan ilk sanık Ukrayna’dan getirilen Nuri Gökhan Bozkır oldu. Savunmasının çoğunu ağlayarak yapan ve sözlerine “Ben savunma yapmıyo-rum. Suç işleyen insan savunma yapar. Ben suç işlemedim” diye başlayan Bozkır, cinayette hiçbir dahlinin olmadığını iddia etti. 10 yıla yakın ÖKK’de görev aldığını söyleyen Bozkır, “FETÖ kumpasıyla ordudan atıldım. Bunu da hazmedemedim” dedi. 2014-2015 arasında arkadaşı aracılığıyla gazeteci Zihni Çakır’la görüştüğünü anlatan Bozkır, “Zihni Çakır, sürekli bana kurulan kumpasın FETÖ’cüler tarafından yapıldığını söylüyor, gün gelince bunun intikamını almam gerektiği telkininde bulunuyordu. Bana, emniyetle arasının iyi olduğunu, İstanbul TEM Şube’yle görüşebileceğimi söyledi. Bana, MİT TIR’ları ve Necip Hablemitoğlu cinayetinin aydınlatılmasının FETÖ’nün belini kıracağını söylediler. Hem savcılıkla, hem de emniyetle konuştum” ifadelerini kullandı.

ZAMAN AŞIMINI DURDURDUM

Bozkır, daha sonra Ukrayna’ya gittiğini, Zihni Çakır’la görüşmelerinin burada da devam ettiğini kaydederek, “Darbe girişiminden sonra kurumlardaki FETÖ’cülerin temizlendiğini, cinayet konusunda bildiklerimi anlatabileceğimi, gizli tanık olarak Türkiye’ye getirtilebileceğimi söyledi. Cinayetle ilgili dilekçe verdim. Bu cinayetin ortaya çıkması için en büyük savaşanlardan biriyim. Bu dilekçeyi vermem bile yalandan da olsa zamanaşımını durdurdu. Alakamın olmadığı, keşifte bile bulunmadığım olayın içine sokuldum” iddiasında bulundu. Ukrayna’da tutuklanmasının ardından Çakır’ın kendisine “Artık gizli tanıksın, sen şunları şunları belirt yeter” dediğini savunan Bozkır, “Bu yazdıklarım bizzat şahit olduğum şeyler değil. Gözlemlerim, değerlendirmelerim. Orada senaryo olarak yazdım. Gizli tanık olarak gelirim, hiç olmazsa zamanaşımını durdurup ortaya

çıkarırım düşüncem

vardı” dedi.

Yardım ederken sanık oldum

Bozkır, Türkiye’ye getirildikten sonraki süreci şöyle anlattı: “Emniyete götürüldüm. MİT’te Tarkan Mumcuoğlu’nun isminin geçilmemesi telkininde bulundular. Burada gördüğüm işkencelerden dolayı psikolojim mahvoldu. Mumcuoğlu da MİT personel olunca, bana bu kişinin ismini vermemem söylenince, kendimi de yakıp adını verdim. Keşif ve gözetlemede ben yokum. Yalan ifade vererek olayın araştırılmasını istedim. Bir baktım olay bana bırakılıyor. Emniyet ve savcılıkta verdiğim ifadeler hep yalan. Ben bu olayların ortaya çıkmasını isteyen adamken sanık oldum. Bunun günah keçisi ben miyim? Bugün utanarak mahkemenin önündeyim. Ben katil değilim, kimseye yardımcı olmadım. Ben o rahmetliyi, güzel insanın gerçek katillerinin bulunması için savaş verdim ama birtakım oyunların içine atıldım. Levent Göktaş, bana ‘Git şurada keşif yap’ demedi. Ben orada bir senaryo yarattım. Bütün amacım ÖKK içindeki bir yapı bunu yaptıysa ortaya çıksın.”

Mahkeme başkanının, “Maktul, milliyetçi, Atatürkçü bir kişiydi. Neden ÖKK’nin bu işin içinde olduğunu düşündün” sorusuna Bozkır, şu cevabı verdi: “ÖKK en özel kapalı birimdir. Burada anlatamayacağım örtülü görevler de yapıldı. Zihni Çakır, ÖKK’de FETÖ’cü bir yapının olduğunu, bu yapının bunu yapmış olabileceğini söylemişti. Bu bana mantıklı geldi. O dönem ÖKK’de hareketlilik vardı. Koridorlarda sürekli birileri gelip gidiyordu, toplantılar, bir şeyler oluyordu. Beni şüphelendiren bu oldu. Şahıs olarak hiçbir şey bilmiyorum ama araştırılması için ‘ÖKK’ye bakılsın’ diyorum.”


CHP’li Çerçioğlu’ndan bir skandal daha: Meğer Hablemitoğlu suikastı zanlısının şirketine dört ihale vermiş

Hablemitoğlu infaz edilmeden önce azmettirici katillerinin isimlerini hangi eski bakana söyledi?