Teknoloji araçları aramıza girmesin: Yalnızlığım bir telefon kadar yakın

Sosyal medya ve teknoloji hayatımızın bir parçası oldu. Peki bu araçlar insan ilişkilerini bozup, manipüle edebilir mi? İletişim teknolojilerine mesafeli isimlere sorduk.

Dilber Dural Yeni Şafak
Sosyal medya.

Son günlerde en çok konuşulan isimlerin başında Twitter’ın yeni patronu Elon Musk geliyor. Bu isim etrafında sosyal medya ağı üzerinden gündemin nasıl manipüle edildiği tartışılıyor. Elon Musk sansür ekibini işten çıkardığını duyurunca aynı zamanda teknoloji üzerinden kişisel hesapların nasıl öne çıkarıldığı, görüş ve fikirlerin nasıl taraftar topladığı da ifşa edilmiş oldu. Böylece yeniden teknolojiyle birlikte artan kitlesel iletişim araçlarının bizi nasıl etkilediği gündemimizde. Bu tartışma vesilesiyle pek çoğumuz bir kez daha teknolojinin yaşama, çalışma ve eğlenme biçimimizde giderek artan etkisini anlamaya, gerçek hayatta yüz yüze veya bire bir olarak insanlarla nasıl ve nerede etkileşime geçtiğimizi sorgulamaya başladık. Hiç şüphesiz iletişim teknolojisi hepimizin hayatının bir parçası artık.Özellikle pandemi süreciyle birlikte dünya büyük bir değişim süreci geçirdi ve biz de teknolojinin bize sunduğu yenilikleri gördük ve daha çok dijitalleşen bir dünyaya adapte olduk. Ekonomiden sosyal hayata, eğitimden sağlığa bildiğimiz tüm sistemlerin değiştiğine, dönüştüğüne şahit olduk. Hastaneye gitmeden doktor muayenesi, okula gitmeden eğitim, ofise gitmeden çalışmak mümkün. Bunu mümkün kılan bir mecburiyet değil sadece, bunu mümkün kılan araçlara sahip olmamızdı. Pandemide teknoloji aracılığıyla daha sık uzaktan iletişim kurmaya başladık ve bu durum iş yapış biçimlerinden, arkadaş görüşmelerine dek kalıcı etki bıraktı. Pandemi, online alışverişi olmazsa olmaz bir olgu haline getirdi mesela. Alışveriş ve teslimat sürecinin yanı sıra dijital ve temassız ödeme seçenekleri sunan yerler hepimizin gözünde daha avantajlı bir konuma geldi. Şimdi, kartlar veya e-cüzdanlar şeklinde temassız dijital ödeme yöntemleri revaçta. Restoranlar menülerini QR kodla okutmaya başladı. Pandemiyle birlikte dijitalin hızlı bir şekilde hayatımıza girmesi tartışıla dursun kalıcılığı bir gerçek.

HAYATİ ORGANLARIMIZ OLDULAR

Neredeyse bütün günümüz cep telefonuyla konuşmakla, mail atmakla, WhatsApp gruplarında sohbetlere katılarak, sosyal medya hesaplarımız başında geçiyor. Öyle ki telefonsuz ve internetsiz hayat düşünemiyoruz.

Peki iletişim araçlarının bu kadar arttığı bir çağda iletişim teknolojisi insanlar arasındaki iletişimi daha mı güçlendiriyor yoksa insanları daha mı yalnızlığa sürüklüyor? Herkesin birbirine kolayca ulaştığı iletişim araçlarına mesafeli duran ünlü isimler özellikle bu konuda ne düşünüyor? Hayatımızın olmazsa olmazı iletişim araçlarından uzak duran isimler için sosyal medya hesapları, akıllı telefonlar, dijital posta adresleri ne anlama geliyor? Sosyal medya hesaplarından uzak duran ya da akıllı telefonlar yerine yalnızca e-mail yoluyla iletişime geçmeyi yeterli bulan isimlerin kapısını çaldık. Gönül Paçacı, Üstün İnanç, Yavuz Bülent Bakiler, İskender Pala, Beşir Ayvazoğlu, Adnan Özer, Mahmud Erol Kılıç ve Süleyman Uludağ’a “Teknoloji toplumla ilişkimizi nasıl etkiliyor?”, “Teknoloji kullanımı gerçek hayatta insan ilişkilerini güçlendiriyor mu yoksa zayıflatıyor mu?” sorularını yönelttik. Burada sözü onlara bırakalım:

Ruhum kirlenmesin istiyorum

Gönül Paçacı Tunçay, Müzisyen

Ben iletişimden yanayım. Tabii ki iletişimin müzikle ve özellikle benim alanımın doğru veya yanlış aktarımıyla bir ilgisi var. Ama bir taraftan da bilinçli kullanılmamasını, lüzumsuz ve başka alanlara açılabileceğine dair köklü bir inancım var. Bu tamamen her konuda olduğu gibi insanların bu aygıtları iletişim ile ilgili kendilerini hayata bağlayan cihazları nasıl kullandığı ile ilgili. Ben mutlu olduğum şekilde hayatımda minimum da tutarak devam etmeyi düşünüyorum. Bu nedenle de gayet mutluyum. Direndiğim kadar direneceğim. İletişim araçlarının aslında iletişim için değil birtakım insanların, birbiri hakkında bilgilenmek, birilerinin de bilgilerini izlemek üzerine olduğunu düşünüyorum. Gerçekten ihtiyacımız olduğu noktada bizim iletişim kurabileceğimiz cihazlar yine de eskiye göre çok gelişmiş durumda. Ben bilgisayar kullanıyorum, mail atıyorum, SMS alıyorum. WhatsApp ve sosyal medya ise kullanmıyorum. Aktif olarak maili iletişim aracı olarak kullanıyorum. Şöyle söyleyebilirim ki; iletişim araçlarını kullanma konusunda prensip olarak uzak duruyorum. Tercih olarak sosyal medyadan uzak duruyorum. Bunun başka türlü insanları afet gibi saran bir kölelik düzeni olduğunu düşünüyorum, bu yüzden de ruhumun kirlenmesini istemiyorum. Daha da uzaklaşacağım.

İNSANLARI YALNIZLAŞTIRIYOR

İletişim araçlarının insan ilişkilerini zayıflattığını da düşünüyorum. İnsanlar iletişim araçlarını ne şekilde kullandıklarıyla mutluysa buyursunlar öyle kullansınlar ama ben bunun sağlıklı bir durum olduğunu düşünmüyorum. Başkalarının hayatıyla bu kadar ilgilenmek, kendi hayatını bu kadar afişe etmek neden ihtiyaç haline gelsin ben bunu anlayamam ve anlamak da istemem. Bu bir tercih fakat bu insanların direkt kendi tercihleri değil, yönlendiriliyor. Ayrıca insanları yalnızlaştırdığını da düşünüyorum. İnsanlar duygusal olarak yalnız olmasalar, birbirlerine güvenmeseler böyle bir şey olabilir miydi? Gerçekten herkes bu anlamda elinde salim karar verecek bir kafa yapısı ve imkan olsa geçmişe dönmek ister. Artık dikkat ederseniz “medya detoksu” gibi laflar dönmeye başladı. Burada insanları aciz duruma getirmekten başka bir şey yok.

Sosyal medyadan uzak durarak ruh halimi zinde tutuyorum

İskender Pala, Yazar

Telefonun konuşma özelliği dışında saat özelliğini, mail özelliğini ve WhatsApp özelliğini kullanıyorum. Bilgisayar ise benim için hâlâ daktilodur ve film izleme makinesidir. Sosyal medya hesaplarım yok, uzak duruyorum. Çünkü sağlıklı düşünebilmek, meseleleri iyi tahlil edebilmek, yararlı üretimi yapabilmek, sahip olunan enerjiyi olumlu şekilde harcamak için insanın ani, hızlı ve acele tavırlardan uzak durması gerektiğini düşünenlerdenim. Sosyal medya karanlıkla iletişime geçmek, konuşmak, mücadele etmek gibi geliyor bana. Anlık yarar sağlıyor gibi görünse de insan ömrünü heder eden bir yanı var. Lüzumsuz gündemlerle beni işgal edecek, esir alacak bir şey için zaman harcamayı abesle iştigal diye değerlendiriyorum. Elbette benim düşüncem bir kuşak meselesi aynı zamanda. Sosyal medyayı bir imkâna dönüştürüp insanlığın yararına bir şeyler üreten veya üretecek gençler için bunun bir zaman kaybı değil bir hizmet alanı olabileceğini de inkâr etmiyorum. Kullanmadığım için öğrencilerimin veya torunlarımın bana arada sırada tuhaf bir adammışım gibi bakmaları dışında olumsuz bir etkisini görmüyorum. Kullanırsam hayatımda kolaylaşacak fazla bir şeyin olduğunu düşünmüyorum. Öte yandan iletişimin sosyal medya kısmından uzak durarak ruh halimi ve asabımı zinde tuttuğumu düşünüyorum. Eşim ve ben aylarca televizyonu açmasak eksikliğini hissetmeyiz mesela.

TEKNOLOJİ GENÇLER İÇİN AŞKI UCUZLATTI

Size çok sosyal bir insan olduğumu söyleyemem. Köşemde yaşamayı, yalnız kalmayı, kendi işimle meşgul olmayı yeğlerim. Bu yüzden iletişim vasıtalarının insan ilişkilerini zayıflatan, kişileri yalnızlaştıran veya sosyal hayatı bireysele indirgeyen yanını tatmadım. Ne var ki çevremde iletişim araçlarının etkisiyle zayıflayan beşeri ilişkileri, geleneği, töreyi ve medeniyet birikimini, duygusal hayatı, aşkı vs. gördükçe için için hayıflanıyorum. Öğrencilerime sık sık, “Telefonlarınızı kapalı tutmayı öğrenmediğiniz müddetçe hakikatli bir sevgiliniz olmayacak! Aşk işinde her arandığınızda ulaşılabilir olmak sizi ucuzlatır” derim. İşte size iletişim vasıtalarının olumsuz etkisi… Bana göre hayatlarını kutsal bir çatı altında birleştirecek iki insanın daha işin başında sosyal medya ile sınanmaları buradan başlıyor. Gerisini hiç bahse bile almıyorum.

İnsan bedeninin de bir enerjisi var

Mahmud Erol Kılıç, Akademisyen

qÖncelikle tekniği tanımlamak lazım. Teknik “tekne araç” demektir. Araçsal olduğu sürece yani insana amaç değil araç olarak insanın amacına hizmet eden bir araç olması itibarıyla kullanılabilir. Aracın amaçlaştığı durumda ise o araç haddini aşmış, mümessilini gerçek hedefinden saptırmış, gitmekte olduğu yerden geriçevirmiş, kendisiyle meşgul etmeye başlamış hale gelir. O açıdan ben her türlü tekniği bana hizmet ettiği sürece kullanıyorum. Sosyal medya hesaplarım var ama çok aktif bir şekilde sürekli kendi reklamını yapan bir şekilde kullanmıyorum. Bir de kitaplarımın çıktığı yayınevinin benim adıma açtığı bir hesap var. Zaman zaman orada kitaplarımın tanıtımını yapıyor. Onun kontrolü bende değil. Onlara da izin verme sebebim yazarlarının yazılarını, eserlerini tanıttıkları, bunun ötesinde bir şeyi yapmadıkları için izin verdim. Kitap tanıtımları yapıyorlar sadece. Bunun haricinde şahsi bireysel olarak, bir dünyam yok. Pasif bir şekilde sadece ne oluyor ne bitiyor veya bana gelen mesajlara sadece bir bakmak şekliyle takip ediyorum ve izliyorum. Çok aktif olmama sebebim de göz önünde bir insansanız, yazar-çizerseniz yüzlerce soru almaktasınız. Bütün işinizi gücünüzü bırakıp sosyal medyanın başına geçip günlük şahsi hayatınızı da bırakıp varsa ibadet hayatınızı dahi bir kenara atarak, sürekli sosyal medyada dolaşan, dedikodu dünyasından dolaşan cangılını ormanın içerisinde dolaşan birisi gibi olursunuz. Öyle olmak istemediğim için yeri geldiğinde kapatıyorum. Kontrolüm altında şimdilik teknik bana hakim değil ben tekniğe hakim olmaya çalışıyorum, hayatımı yönlendirmesine izin vermiyorum.

İNSAN BİLGİYİ KAYBETTİ

Sosyal medya enformasyonu çoğalttı. Yani malumatı çoğalttı. Aşırı doğru veya yanlış haberler ve malumatlar içerisinde insan bilgiyi kaybetti. Bilgiye hizmet ettiği sürece teknik faydalıdır. O açıdan evet bir yönüyle faydalı, güçlendiriyor ilişkileri ama bir yönüyle de insanlar özellikle rehbersiz açık denize çıkanlar, rotası olmayanlar bu cangılın içerisinde enformasyon bombardımanı içerisinde yalan yanlış haberleri ayıklama gücü de olmadan her türlü tesire açık hale geldiler. Her insanın da filtresi yoktur. Mesela bilgisayarları korumak üzere antivirüs programlarımız var. İnsana bunu tatbik edersek insanın da fitresi ve antivirüs programı yoktur. Dışarıdan her türlü saldırı içeriye virüs atabilir. Özellikle genç nesil, her türlü virüse açık hale gelebiliyor. Filtresi, antivürüsü olan, ne yaptığını bilen ayakları sağlam yere basan insanlar için çok tehlikeli değil ama. O kargaşa içerisinde yolunu bulabilir. Lüzumsuz şeylere hiç takılmaz. Aradığı şeyleri bulabilir.

KALABALIĞIN İÇİNDE YALNIZLAŞMAK

Aynı zamanda teknoloji, iletişim araçları yalnız yaşayan bazı insanlar için özellikle yaşlı insanların sosyalleşmesinde yakınlarıyla irtibat kurmasında faydası var. Ama dediğim gibi bunu kontrollü bir şekilde kullanmayan insanlarla da o kalabalığın içerisinde bu sefer yalnızlaşma gibi bir şeyi de beraberinde getiriyor. Aşırı teknik ve elektronik ortamda bulunan insanlar yüz yüze iletişimden kaçabiliyorlar. Özellikle gençlerde mesela ekranın başından kalkmayıp akşama kadar ekrana bakarak sosyalleşmeye çalışması çok yanlış. Oysaki insan yüzünün insan bedeninin de bir enerjisi vardır. Bunun için eskiler buna “ru be ru görüşelim” derlerdi. Yani cemal cemale görüşmek yüz yüze görüşmek denir. O sıcaklığı, o mimikleri, beraber oturup beraber konuşmak ve insani ilişkiler, bizim Anadolu kültürümüzde yaren sohbetleri, bağıran sohbetleri, sıra geceleri denir. Bunların yerini bence tutmaması gerekir. Online yaren gecesi, sıra gecesi yapılamaz.

İletişimin kolaylaşması iletişimsizliğe de yol açıyor

Beşir Ayvazoğlu, Yazar

qSosyal medya kullanmıyorum. Pandemi döneminde ihtiyaç hasıl olunca WhatsApp kullanmaya başladım. Resmi Facebook ve Twitter adreslerim var, ama kullanmıyorum. Vaktim de yok kullanmaya. Açıkçası sosyal medya çok fazla ilgimi çekmiyor. Tabii bilgisayar teknolojisini çok etkin bir şekilde kullanıyorum. Sosyal medyanın insan beynini ikişer-üçer cümleyle düşünmeye formatlandığını, ciddi, derinlikli fikir üretimini engellediğini düşünüyorum. Öfkeye kapılarak önünü ardını düşünmeden yanlış şeyler yazma ihtimali de her zaman vardır. Yani öfkeleriniz, sempatileriniz, antipatilerimiz sizi telafi edemeyeceğiniz hatalara sürükleyebilir. Dolayısıyla anlık tepkileri ifade etmek pek mizacıma ve düşünme tarzıma uygun değil. Ayrıca kaotik sosyal medya ortamı hiç hoşuma gitmiyor, bu sebeplerde kullanmamayı tercih ediyorum. Bu ortamda olmamak hayatımı hiç de olumsuz yönde etkilemiyor. Sosyal medya insanların birbirleriyle iletişimini hem kolaylaştırdı hem zorlaştırdı. Her konunda bilgiyi ve haberi anında alabiliyor, ulaştırabiliyorsunuz. Bu kolaylık. Ama aynı zamanda o kadar karmaşık bir bilgi bombardımanı var ki bu bombardımanda yolunuzu bulmak, hangi bilginin doğru, hangisinin yanlış olduğunu karar vermek zor. Bana sorarsanız iletişimin kolaylaşması aynı zamanda iletişimsizliğe yol açan bir süreç olarak yaşanıyor. Sıcağı sıcağına verilen tepkiler büyük pişmanlıklara yol açtığı gibi insanın başını belaya da sokabilir. Daha sonra, telaşla yapılan hataların telafi yolları aranıyor. Ben hâlâ e-posta yoluyla, telefonla haberleşmeyi tercih ediyor, önemli olduğuna ve mutlaka ifade etmem gerektiğine inandığım fikrim olursa, yazıyorum.

Teknolojiyi kullanmanın da bir ahlakı var


Süleyman Uludağ, Akademisyen

qBen tuşlu telefon kullanıyorum. İletişimi mail üzerinden veya cep telefonu üzerinden sağlıyorum. Bunun dışında sosyal medyayla ilgilenmiyorum ama televizyon ve radyoda haberleri, bazı açık oturumları, belgeselleri takip ediyorum. Sosyal medyada çıkan haberler beni ilgilendirmiyor. Zaten televizyonlarda gazetelerde çıkıyor. Ayrıca teknolojiyi kullanma konusunda pek becerikli birisi de sayılmam. İstanbul’da İslam Enstitüsü’nü bitirdikten sonra Kastamonu’ya imam hatip okuluna başladıktan sonra ilk aldığım şey Erika daktilo makinesiydi. Epey zaman onu kullandım. Sonra bilgisayar gibi yeni teknolojiler geliştikçe onları kullanamaz oldum. Yenilerinde de kullanmakta zorluk çektim. Öyle bir zorluk olmasa kullanmayı severim. Kullananları da ölçülü olmaları şartıyla takdir ederim. Çünkü şunu da görüyorum. Elde telefon akşama kadar sosyal medyada geziniyorlar. Bu çok faydalı değil. İnsanlar vakitlerini lüzumsuz yerlere harcıyor. Teknolojinin ürünleri olan, modern dediğimiz bilişim veya haberleşmenin iletişime faydaları da var zararları da var. Ben eldeki silah gibi düşünüyorum bunu. Niyete, amaca, şartlara göre iyi işlerde de kullanabilir ama kötü işlerde de kullanılabilir. Önemli olan bunlar değil. Bunları kullananların terbiyesi, edebi, ahlakı. Faziletli, erdemli, iyi insanlar olup olmadığıdır. Bu saydıklarım varsa eğer çok faydalı bence. Bir de bütün insanların böyle olduğunu düşünmemek gerekiyor. Bu kullanılan teknoloji ürünleri, haberleşme araçları telefon, internet, radyonun kullanılmasında hayır da şer de var. Bizi tanıtma maksadıyla bağlı olduğumuz inanç sistemimizi, tarihimizi, medeniyetimizi karşı taraftan gelen dezenformasyonu zararsız hale getirmek için de bunları kullanmanın vazgeçilmez olduğunu düşünüyorum. İnsanları yalnızlaştırdığı gibi birleştirici bir gücü de var ayrıca.

Keşke ben de torunum gibi kullanabilsem

Yavuz Bülent Bakiler, Şair

Ben maalesef teknolojiyi kullanmada yeterince bilgi sahibi olamadım. Yani pek bir kabiliyetim olmadı ve bunun sıkıntısını çekiyorum, utancını duyuyorum. Teknolojiyi, iletişim araçlarını kullanırken birisinin bana yardımcı olması gerekir. Hiç kimse yok etrafımda bu konuda bana yardımcı olabilecek. O bakımdan istifade edemiyorum ve sadece telefon açıyorum, kapatıyorum. Keşke bütün iletim araçlarını çok iyi kullanabilseydim. Bundan çok büyük istifadeler sağlayabileceğime inanıyorum. Teknoloji geliştikçe, iletişim araçları arttıkça da ilişkilerinin güçlendiği inancındayım ben. Eskiden böyle değildi. Benim çocukluk, gençlik yıllarımda bu kadar gelişmiş bir teknik içerisinde olmadı daima. Çok iktidai şartlar altında büyüdüğümüzü söyleyebilirim. Bugün de ben bu şartlardan istifade edemediğim için onun üzüntüsünü duyuyorum. Teknoloji geliştikçe, iletişim araçları arttıkça da mutlaka neticeler doğuracağına inanıyorum. Çünkü dünyada bilmek kadar güzel bir şey yok. Bilmek ve öğrenmek durumundayız. Medeniyette bilmemize ve öğrenmemize bağlı. Benim 13 yaşlarında bir torunum var. Onun bu cihazları nasıl büyük bir başarıyla kullandığını görüyorum ve doğrusu torunumu kıskanıyorum. Keşke ben de onun gibi bu konularda başarılı olsaydım diye düşünüyorum.

Münzevi yaşamayı tercih ediyorum


Üstün İnanç, Yazar

qİletişim meselesi bir bozukluktur, arızadır ve insanlar bunun yüzünden pek çok şey kaybediyor. Teknolojiyi ve birçok uygulamayı kullanmamak imkansız elbette. Çoğu kişi mutlaka bir teknolojinin uzantısı içerisinde bulunuyor. Araba kullanmazsınız ama bilgisayar kullanırsınız mesela. Bu vazgeçilmez bir unsur. Ama ben bu uygulamaları kullanmayı tercih etmiyorum. Teknolojinin gelişimi ise, iletişim araçlarının artması insanlar arasındaki ilişkiyi pek olumlu etkiledi herhalde. Çünkü bunu bilmek, yaşamak, içinde bulunmak lazım. Ben daha çok münzevi olmayı tercih ediyorum. Münzevi olmayı tercih eden bir insan olarak da ihtiyacım olmayan bir şeyi kullanmak istemem.

Mesajlarda mektupların duygusallığı yok

Adnan Özer, Şair

Benim kendi başıma kullanabildiğim şahsen bir uygulama yok. Ancak bana yardımcı olan arkadaşlarla yapabiliyorum. Sadece Facebook’a bakıyorum o kadar. Teknolojinin gelişmesine karşı mıyım? Değilim. Çünkü karşı olmakla elde edebilecek bir şey yok. Teknoloji ister istemez gelişiyor. Tıp, çevre alanında daha çok gelişse diyoruz ama bu bir dilek. İletişim meselesinde de toplumlar açısından keşfedilmemek önemli. İletişim sistemi bizi algoritmalarla keşfetmenin ötesinde yönetir hale geldiler. Bu noktada diyorum ki algoritmik süreçlerden nasıl uzak durabilirim? Yani ben bir şeyleri beğenmeyerek uzak duruyorum. İspanya’da, Latin Amerika’da arkadaşlarım vardı mesela. Özellikle Latin Amerika’da gençlik çağımda mektup yazardım. Şimdiyse anlık gönderiyorsunuz. Bu bende duygusal olarak boşluk yaratıyor. O mektuplarda onların anlatımı vardı. Ama şimdi bana atılan o kısacık anlatımlarda bir şeyler bulamıyorum. Bazı o geçmişteki mektupları saklıyorum. Keşke hepsini saklasaymışım. Neler anlatılıyordu o mektuplarda. Orada duygular ve jestler bir arada akıyordu. Ama bu anlık iletişimde, günümüzün bu iletişiminde yani dijital iletişimde insanların duyguları ve jestleri birlikte akmaz. Akmayınca da insan düz bir varlık olur. İletişim araçları, teknoloji insanları çoğunluk içinde yalnızlaştırıyor.

Sosyal medyada alay konusu oldu: Elon Musk özür diledi