Kazakistan’da FETÖ tehdidi

04:003/07/2017, Pazartesi
G: 17/09/2019, Salı
Aydın Ünal

Bugünkü Kazakistan topraklarının bir kısmının da içinde bulunduğu geniş Türk havzası tarihte Türkistan olarak nam salmıştı ve İslam’ın en parlak ilim ve medeniyet merkezleri bu bölgede doğmuştu. 13. Yüzyıl’da Moğollar bütün bölgeyi işgal ettiler, Anadolu’ya kadar geldiler. Moğol istilasının ardından bölge iç karışıklıklar yaşadı, ardından da Rus işgali başladı.Bölgenin önemli devletlerinden olan Kazakistan, 16 Aralık 1991’de Nursultan Nazarbayev önderliğinde bağımsızlığını ilan etti. Asırlar süren

Bugünkü Kazakistan topraklarının bir kısmının da içinde bulunduğu geniş Türk havzası tarihte Türkistan olarak nam salmıştı ve İslam’ın en parlak ilim ve medeniyet merkezleri bu bölgede doğmuştu. 13. Yüzyıl’da Moğollar bütün bölgeyi işgal ettiler, Anadolu’ya kadar geldiler. Moğol istilasının ardından bölge iç karışıklıklar yaşadı, ardından da Rus işgali başladı.


Bölgenin önemli devletlerinden olan Kazakistan, 16 Aralık 1991’de Nursultan Nazarbayev önderliğinde bağımsızlığını ilan etti. Asırlar süren işgal ve karışıklıklar nihayet sona erdi.

Tarihi Türkistan bölgesi, şehirleriyle, şehirlerindeki medreseleriyle ve yetiştirdiği alimlerle İslam ilim ve medeniyetine en parlak dönemini yaşatmıştı. Ne var ki, Moğol ve Rus işgali, bölgeyi asırlar süren bir kuraklığa sevk etti.

Kazakistan, diğer bazı Türk devletleri gibi, bağımsızlığının ardından özünü yeniden keşfetmeye başladı. Kapalı camiler açıldı, yeni camiler inşa edildi. Başta Ahmet Yesevi ve onun hocası Arslan Baba Türbesi olmak üzere İslam medeniyetinin zirve döneminin sembolleri yeniden cazibe merkezleri oldular. Özellikle Sovyetler’in din karşıtı zulüm politikalarının yok etmeye çalıştığı değerler hızla canlandı. Yaşlılar kadar gençler de hızla ve şevkle camilere koşuyor, asırlardır yerine getiremedikleri ibadetlerini özgürce ifa ediyorlar.

Kazakistan, yüzölçümü bakımından dünyanın 9. büyük ülkesi. Çin’den Hazar’a kadar olan geniş toprakların üstü ve altı keşfedilmeyi, işlenmeyi bekleyen epeyce zenginlik ihtiva ediyor. Bu zenginlik, Rusya, Çin ve ABD’nin Kazakistan’da yakından “ilgilenmelerini” sağlıyor.

ABD, halkı Müslüman olan diğer ülkelerde yaptığı gibi, Kazakistan’da Fetullahçıları kullanıyor.

Kazakistan’da 30’dan fazla FETÖ okulu bulunuyor. Fetullahçılar, Türkiye’den kovulurken, Arnavutluk, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi Kazakistan’ı da yeni merkezleri olarak belirlemiş durumdalar. Hem okulları, hem ticari ilişkileri Kazakistan’ı Fetullahçılar için elverişli bir ülke konumuna getirmiş. İşin kötüsü, Fetullahçılık Kazakistan’da Türkler eliyle değil, FETÖ okullarından yetişmiş Kazaklar eliyle icra ediliyor. Okullardan yetişmiş Kazak Fetullahçıların, yargıdan istihbarata, ordudan emniyete kadar hemen her kritik mevkie sızdıkları ifade ediliyor.

Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye’yi ilk ziyaret eden lider oldu. “Türkiye’nin düşmanları bizim düşmanlarımızdır” diyerek FETÖ ile ortak mücadele sözü verdi.

Aradan geçen 1 yıla rağmen Kazakistan FETÖ’cülere karşı henüz kapsamlı bir mücadeleyi başlatamadı.

Fetullahçılık, Kazakistan’ın bugün karşı karşıya kaldığı en büyük tehdit olma özelliğini koruyor. Tarihteki acı Moğol, Rus ve Sovyet işgalinin ardından, şimdi de Fetullahçılık Kazakistan’ı işgal etme potansiyeli taşıyor.

Kazakistan’daki Fetullahçılar, Türkiye-Kazakistan ilişkilerini sabote etmek için sinsice girişimlerde bulunuyorlar. Türkiye-Kazakistan ortak müesseseleri, bu sabotajların öncelikli hedefleri. Ancak, tek hedefin Türkiye-Kazakistan ilişkileri olmadığı da açık. Türkiye ile dostane ilişkiler kuran, 15 Temmuz sonrasında Türkiye’yi ilk ziyaret eden ve “düşmanınız düşmanımızdır” diyen Nursultan Nazarbayev’in de bu tehdidin hedefi olduğu açıkça görülüyor.

Kazakistan, Fetullahçılık virüsünün mahiyetini tam olarak anlayamamış olabilir. Fetullahçıların, belli bir aşamaya kadar nasıl sinsice ilerlediklerini, bünyeyi nasıl sardıklarını, ekonomiyi, medyayı, askeri ve sivil bürokrasiyi nasıl ele geçirdiklerini, farkedildiklerinde artık çok gecikildiğini göremiyor olabilir.

Türkiye ile Kazakistan’ın bu ortak tehdide karşı daha güçlü işbirliği yapmaları gerektiği açık.

Aksi takdirde, tıpkı 15 Temmuz’da Türkiye’de yaptıkları gibi, Kazakistan’da da bir gecede devleti ve ülkeyi işgal etme girişiminde bulunabilirler. O gece Türkiye, Allah’ın yardımıyla işgali durdurdu. Kazakistan bu kadar talihli olmayabilir.

Vakit varken, önce tedbir alıp, sonra tevekkül etmekte fayda var.

Kazakistan ata yurdumuzdur. Sonuçta, Kazakistan’ın düşmanı bizim de düşmanımızdır. Tarih de bunun zaten apaçık tanığıdır.

#Kazakistan
#Türkiye
#FETÖ
#15 Temmuz
#ABD