Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan dün bayram namazı esnasında küçük bir rahatsızlık geçirdi. Sosyal medyanın nasıl sorumsuz bir mecra olduğunu dün bir kez daha gördük: Cumhurbaşkanımızın o küçük rahatsızlığı, sosyal medya aracılığıyla birden tüm Türkiye’ye ve dünyaya yayıldı. Neyse ki, Cumhurbaşkanımız kısa süre sonra medyanın karşısına çıktı, gayet sağlıklı olduğunu hepimize gösterdi ve hepimizin içini rahatlattı.Açıkçası, haberi duyduğumuzda ve teyit ettiğimizde çok korktuk, çok endişelendik.Recep
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan dün bayram namazı esnasında küçük bir rahatsızlık geçirdi. Sosyal medyanın nasıl sorumsuz bir mecra olduğunu dün bir kez daha gördük: Cumhurbaşkanımızın o küçük rahatsızlığı, sosyal medya aracılığıyla birden tüm Türkiye’ye ve dünyaya yayıldı. Neyse ki, Cumhurbaşkanımız kısa süre sonra medyanın karşısına çıktı, gayet sağlıklı olduğunu hepimize gösterdi ve hepimizin içini rahatlattı.
Açıkçası, haberi duyduğumuzda ve teyit ettiğimizde çok korktuk, çok endişelendik.
Recep Tayyip Erdoğan’ın küresel ölçekte epeyce hasmı var. Erdoğan’ı sandık yoluyla indiremeyenlerin, milletin gözünden düşüremeyenlerin O’nun gidişine bel bağladıklarını da biliyoruz. Ayrıca, 15 Temmuz’da O’nu alt edemeyenlerin her an bir suikast girişiminde bulunacaklarından da korkuyor, kaygılanıyoruz.
En son, riski olmayan bir ameliyata girmek üzereyken, Fetullahçı alçakların MİT Müsteşarını tutuklamak isteyerek O’na nasıl bir operasyon girişiminde bulunduklarını iyi hatırlıyoruz.
Bütün bunları akla getirince, dünkü sorumsuz haberler hepimizi korkuya sevk etti, bayram sabahımızı kısa süreliğine de olsa zehir etmeye yetti.
Türkiye’nin Erdoğan’a, Erdoğan’ın liderliğine ihtiyacı var. O giderse, her şeyin eskisine döneceği korkusunu yaşıyoruz. O giderse, terörle mücadeledeki kararlılığın güç yitireceğini, FETÖ’nün sevineceğini, dış politikadaki dik duruşun kaybolacağını, Türkiye’nin büyüme ve kalkınma ivmesinin yavaşlayacağını, Türkiye düşmanlarının çok sevineceğini hepimiz biliyoruz. O giderse, Filistin’in öksüz, Suriye’nin sahipsiz, en doğudan en batıya kadar Müslümanların, mazlumların, gariplerin sessiz kalacağını da biliyoruz.
Türkiye, tarihinin en kritik dönemecinde, böyle kararlı, dik duruşlu, karizmatik, cesur bir lideri kaybederse, son derece talihsiz bir sürece girer, bunu da biliyoruz.
İşte onun için Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlığını, kendi sağlığımızın, kendi selamet ve huzurumuzun çok çok üzerinde görüyoruz. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlığının, Türkiye’nin ve Müslümanların sıhhati olduğunu biliyoruz.
Dün sabah, sadece Erdoğan’ı sevenlerin değil, sadece Erdoğan’a oy verenlerin değil, O’nun Türkiye’ye liderliğini önyargısız değerlendiren herkesin de kaygılandığını tahmin edebiliyoruz.
Erdoğan, “ölmeden önce ölünüz” emrine muti, ölümü kendi içinde öldürmüş, fani olduğunu her fırsatta ifade eden, ölümü hatırlayan ve hatırlatan cesur bir lider. 15 Temmuz akşamında hepimizin önüne düşerek bunu gösterdi.
Yine de, o saatin geç tecelli bulması için dualar ediyoruz.
Recep Tayyip Erdoğan’ın temposu, dualarımızın karşılık bulduğuna dair bizi rahatlatıyor. Hiçbir normal insan, bu kadar uzun süreli, böyle yoğun bir tempoya dayanamaz. Türkiye içinde on binlerce kilometre, dünyada yüz binlerce kilometre yol katetti. Belki de ilk gençlik yıllarından itibaren bir kez olsun doyasıya uyumadı. Spora, sağlıklı beslenmeye, boş zamana, dostlarla doyasıya muhabbete hiç vakti olmadı. Ne çocuklarıyla, ne torunlarıyla uzun saatler birlikte olabildi. On yıllar boyunca, ihanetlerin, sadakatsizliklerin, hayal kırıklıklarının, arkadan hançerleme girişimlerinin içinde yaşadı. Talepler, istekler hiç bitmedi. Krizlerin, tartışmaların, çatışmaların, husumetlerin, saldırıların sonu hiç gelmedi. Yılmadan, bıkmadan, usanmadan, yorulmadan, rehavete kapılmadan sürekli, ama sürekli çalıştı. Üzerindeki sorumluluğun bir emanet olduğu şuuruyla, kendisini, ailesini hep milletinin ve vatanının gerisinde tutu.
Yerinde kim olsa, bırakmış, pes etmiş, çekilmiş, yorulmuş ya da zirvelere ulaşmanın rehavetine kapılmış olurdu. Ama O bir an olsun durmadı.
O’nu böyle ayakta tutan, böyle dinç, diri ve heyecanlı tutan, hiç kuşkusuz milletin ve ümmetin duası. O dua oldukça, Erdoğan da bu uzun ince yolda yürümeye inşallah devam edecek.
Yine de tedbir iyidir. Biliyoruz, tedbir tavsiye edenlere, biraz dinlenme tavsiye edenlere kulak asmayacak. Temposunu hiç düşürmeyecek. Ama bayram sabahı nasıl kaygılandığımızı görürse, belki tedbirleri artırma yoluna gider. Arzumuz, isteğimiz bu.
Rabbim, Recep Tayyip Erdoğan’a sağlıklı bir ömür nasip eylesin. Kendisinden sonra da işlerin O varmış gibi yürüyeceği bir Türkiye inşa edene kadar Rabbim inşallah ona ömür versin.
Allah O’nu bizim ve insanlığın başından eksik etmesin.
Önce endişelendiğimiz, sonra çok sevindiğimiz bir bayram idrak ediyoruz. Rabbim her meselede böyle gönlümüzü ferahlatsın.
Ramazan bayramınız kutlu, mübarek olsun...