Sting, Elton John, Öksüz, Bahçeli vs.

00:0019/07/2001, Perşembe
G: 12/09/2019, Perşembe
Cengiz Çandar

Her yıl böyle oluyor. Dünyadaki benzeri uluslararası nitelikteki şenliklere parmak ısırtacak kadar dünyanın en kalburüstü sanatçılarını ağırlayan İstanbul Caz Festivali''nin final gecesinde 5000 kişi kendinden geçmiş, bir ''dev dünya vatandaşı'' için ayağa kalkmış, uğultu halindeki bir tezahüratla Sting''le vedalaşıyordu…''Dünyanın en kaliteli pop şarkıcısı'', ''World Music''in (Dünya Müziği) önderlerinden biri'' gibi sıfatlarla anılan Sting, dünyanın her yanındaki milyonlarca insanın ruhunu zaptettiği

Her yıl böyle oluyor. Dünyadaki benzeri uluslararası nitelikteki şenliklere parmak ısırtacak kadar dünyanın en kalburüstü sanatçılarını ağırlayan İstanbul Caz Festivali''nin final gecesinde 5000 kişi kendinden geçmiş, bir ''dev dünya vatandaşı'' için ayağa kalkmış, uğultu halindeki bir tezahüratla Sting''le vedalaşıyordu…

''Dünyanın en kaliteli pop şarkıcısı'', ''World Music''in (Dünya Müziği) önderlerinden biri'' gibi sıfatlarla anılan Sting, dünyanın her yanındaki milyonlarca insanın ruhunu zaptettiği gibi, İstanbul''da kendisini dinleyebilmek imtiyazını elde eden her yaş ve meslek grubundan binlerce insanla da şaşmaz bir duygusal bağlantı halindeydi. Artık bir klasik haline gelen ünlü parçası ''My Fragile Ego'' (Kırılgan Egom) İstanbul''da söylediği son şarkıydı. ''Kırılgan egomun üzerine sürekli yağmur damlaları düşüyor; gökyüzünden yıldızlar kırılgan egomu seyrediyor…''

''Kırılgan egom''… Gecenin özelliği nedeniyle bir hayli ''ironi'' yüklü bir veda şarkısı oldu. Çünkü, İstanbul Açık Hava Tiyatrosu''na yürürken, Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz''ün istifa ettiği duyulmuştu. İstanbul piyasaları, gündüz vakti, Ankara''ya, daha doğrusu Ankara''daki hükümete ayaklanmıştı. Elle tutulmaz ama etkisi ve tepkisi önlenemez piyasaların isyanı, ekonomiyi, ekonomiyle birlikte hükümeti öylesine bir depremle sarsmıştı ki, Devlet Bahçeli, hükümetin ömrünü bir nebze uzatabilmek, kontrol edilemeyen İstanbul piyasalarını teskin etmek için, Ankara''da kendi elleriyle Enis Öksüz''ün kellesini piyasalara sunuvermişti. MHP''nin ''egosu''nun kırıldığı bir gecedeydik…

Tıklım tıklım Açıkhava Tiyatrosu''nda kaderin garip bir cilvesi ve şans eseri, Sting''i tam karşıdan ve çok yakından gören bir koltuğa yerleştim. O koltukta her İstanbul Caz Festivali''nde ve her gece Faruk Eczacıbaşı otururdu…

Faruk Eczacıbaşı, Türk Telekom''un yönetimine Kemal Derviş tarafından önerilen isimdi. Türk Bilişim Derneği''nin başkanı, Türkiye''de internete açılımın en yetkin ismi, bir profesyonel yönetici. Türk Telekom''un yönetimine getirilebilecek en ehil kişilerden biriydi. Enis Öksüz ve MHP''nin amansız direnişi, Faruk Eczacıbaşı''nın ismi üzerinde, Kemal Derviş''e yönelik olarak ve ''dünya dinamikleri''ne karşı başladı. O direnişle birlikte dolar, 1 milyon 170 bin liradan 1.5 milyon liraya kadar ilerledi. Faizlerle dolar, atbaşı tırmandılar. Türkiye, bu zaman zarfında ''dünyadan haberi olmayan'', kerameti kendinden menkul ''milliyetçileri'' ve hükümetteki ortaklarıyla, aciz bir Başbakan''ın elinde kimbilir yüzde kaç fakirleştirildi. Sadece son gün, yüzde 11 daha fakirleştirildiğini biliyoruz.

Ve, neticede MHP''nin ve onunla birlikte hükümetin ''ego''su kırıldı.

Ben, Faruk Eczacıbaşı''nın koltuğuna kurulmuş Sting''i seyreder ve dinlerken, o, aynı gece, İzmir Kültür Festivali kapsamında, 15 bin kişinin doldurduğu Efes Antik Tiyatro''da konser veren Elton John''u dinlemeye koşmuş… Sting''den ''My Fragile Ego''yu, MHP''nin ''egosunun kırıldığı gece'' dinleyemedi… Ben de, Efes''te olmadığım için, internetten bütün dünyaya canlı yayınla aktarılan Elton John''u ve çok sevdiğim ''Candle in the Wind''i (Rüzgardaki Mum) dinleyemedim…

İlginç ''metaforlar''la dolu bir geceydi. ''Yerel direniş''in ''kahramanları'' Ankara''da hayatın gerçeklerine boyun eğip, kelle veriyorlardı. Tam da İstanbul ve Ege''de binlerce kişinin, ''küresel yıldızları'' ağırladıkları sırada…

Sting''in lirik aşk şarkısıyla sona eren konser ve İstanbul Caz Festivali, bu yıl da İstanbul''u dünya ile buluşturan, içiçe geçiren vesilelerden biri oldu. Özellikle, Türkiye''nin iyi yetişmiş genç insanlarını festival gecelerinde gözlemek ilginç oluyor. Dünyanın en ünlü sesleri ve müzisyenleriyle, ''uluslararası kültür elçileri''yle büyüleniyorlar. Neredeyse bütün şarkıları ezbere bilmeleri, sahnedekilerle birlikte söyleyebilmeleri çok çarpıcı. Ama ''büyülenme'' tek taraflı değil. ''Küresel kültür elçileri'' de İstanbul''dan, İstanbul ortamından büyüleniyorlar.

İstanbul''da ''evrensel ve insanca iletişim''in ortak dili ortaya çıkıyor. Her yıl olduğu gibi, İstanbul Caz Festivali, bunun en çarpıcı aracı…

Bu yılın özelliği, bu festivalin ülkeyi saran ''kriz'' ortamında gerçekleşmiş olması. Bu yıl, İstanbul''dan Nick Cave, PJ Harvey, Diana Reeves, Wayne Shorter, Omara Portoundo ve Buena Vista Social Club ve festivali taçlandıran Sting geçti. Hemen hepsi, Türkçe, ''Teşekkürler Türkiye'' diye seslendiler. Elton John da, Ege''deki konserinin sonunda 15 bin kişiye ''Teşekkürler Türkiye'' diye veda etmiş.

Türkiye''ye hem de böyle bir döneminde ''teşekkür'' getiren bu etkinlikler, sponsorlar olmadan olmuyor. Türkiye''yi dünyaya açan, ''küresel kültür devleri''ni büyüleyen, ''uluslararası kültür adamları''nı Türkiye''ye getirten bu etkinliklerle Ankara''daki hantal devletin bir ilgisi yok. Sponsorlar, çeşitli şirketler. Ankara''daki hükümete önceki gün ayaklanan ''piyasalar''ın parçaları.

Türkiye''nin de ''teşekkür'' borcu var. Böyle inanılmaz parlaklıktaki bir etkinliği, şu kriz dönemlerinde bile gerçekleştirebilmiş olan başta Görgün Taner, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı''nın ''isimsiz kahramanları''na ve ''meçhul askerleri''ne…

Ankara''da, boyun eğen, ''ego''su ''kırılan'' ve kırılana kadar ülkeyi yoksulluğa sürükleyen ve ekonomiyi batıran ''ünlü liderler''. İstanbul''da ve İzmir''de, dünyanın ''dev isimleri''nden Türkiye''ye ''teşekkür'' getiren, bunu sadece işini iyi yaparak gerçekleştiren ''isimsiz kahramanlar''…