Suriye’deki işkencenin tanığı: Tuz odalarında onlarca ceset vardı

Suriye rejiminin, Sednaya Hapishanesi'nde işkence veya hastalıktan ölen tutukluları morg olmadığı için "Tuz Odaları" adını verdikleri yerlerde beklettiği ortaya çıktı.

Hatice Saka Yeni Şafak
"Tuz odalarında onlarca ceset vardı"

Gazetemize konuşan Tutuklular ve Sednaya Hapishanesindeki Kayıplar Derneği (ADMSP) Kurucusu ve Koordinatörü Diab Sariya, cesetlerin tuz dolu odalarda toplu mezarlara gönderilmeden günlerce bekletildiğini dile getirdi.
Sariya, " Tutuklular ve eski cezaevi çalışanlarının ifadelerine dayanarak, ilk tuz odasının 2013'ün ikinci yarısında kurulduğunu tahmin ediyoruz. Tuz odalarını cesetleri korumak, kötü kokuyu kontrol altına almak, gardiyanları ve hapishane personelini bakteri ve enfeksiyonlardan koruma amacıyla kurdular. Çok eskiye dayalı ve ilkel bir yöntemi hayata geçirdiler. " dedi. Sednaya Hapishanesi'nde cesetleri toplu mezarlara göndermeden önce beklettikleri tuz odalarını aynı zamanda mahkumları korkutmak için de kullanılıyorlardı.

CESETLER MUMYAYA DÖNMÜŞTÜ

Tuz Odaları'ndan birinde saatlerce kalan eski tutuklu Muatasım Abdulsatır, gazetemize yaşadıklarını ve hikayesini anlattı. Şimdi Reyhanlı'da yaşamını sürdüren Abdulsatır, tuz odasına girdiği günü şu sözlerle anlattı: "Serbest bırakılacağım gün, gardiyanlar beni kaldığım üçüncü kattan birinci kata indirdiler. Bir odaya sokup kapıyı üzerimize kapattılar. Hiç kimse yoktu, ilk önce ayağımın altındakileri kum sandım. Sonra eğilip avuçlarıma aldım ve tadına bakınca tuz olduğunu anladım. Orada kaldığım sürece asla tuz yememiştik. Bu kadar tuzu ne yapacaklar diye içimde geçirdim. Kafamı çevirip bakınca altı yedi tane mumyaya dönmüş cesedi gördüm. O kadar çok korktum ki. Beni dört saat orada beklettiler. Serbest kalmadan önce beni oraya sırf korkutmak için götürdüklerini anladım. ”

90 KİLODAN 40 KİLOYA DÜŞTÜM

2011 yılında hapishaneye giren ve 2014'te serbest bırakılan Abdulsatır, hikayesini şu sözlerle özetledi: “ Suriye ordusunda görev yapıyordum. 2011 yılında, olayların başladığı günlerde, arkadaşlarımın yanında 'Cisr eş-Şuğur'a yapılacak operasyon için gelen emri uygulamak istemediğimi ve reddettiğimi' söyledim. Aralarından biri, sözlerimi çarpıtarak istihbarata ulaştırmış. İstihbarat yetkilileri beni götürdüler ve dört ay boyunca işkence yaptılar. Birçok asılsız suçlama yönelttiler. 'Türklere, Suudilere casusluk yapıyorsun' gibi suçlamalarda bulundular. Sonra Sednaya Hapishanesi'ne gönderildim. Hapishanede işkenceler hiç bitmedi. 90 kilo olarak girmiştim, 40 kiloya düştüm. Açlıktan, dayaktan, hastalıktan dolayı etrafımdaki arkadaşlarım birer birer öldüler. Her gün sadece bir parça ekmek ve üç tane zeytin veriliyordu. Başka hiçbir şey yemiyorduk. Bizi dövdükleri demir sopalar, üzerine bulaşan kanlardan dolayı kırmızıya dönmüştü. Oradaki işkencelerin sonu yoktu.”

İŞKENCEYE RAĞMEN İTİRAF ETMEDİM

Muatasım Abdulsatır, iki buçuk yıl sonra mahkemeye çıkarılmış. Suçlamaları bütün işkencelere rağmen reddettiğini belirten eski tutuklu “ Kanunları iyi biliyordum. İşkencelere rağmen hiçbir şekilde itirafta bulunmadım. Şahitleri yoktu, hakkımda olumsuz ifade veren kimse de yoktu. İki buçuk yıl kaldıktan sonra mahkemeye çıktım ve suçlamaları kabul etmedim. Sonra tekrar hapishaneye gönderdiler. 2014 yılında serbest kalınca hemen Türkiye'ye geldim.” dedi.

'Suriye'ye dönmektense intihar ederim'

Yedi yıldır Reyhanlı'da yaşamını sürdüren Abdulsatır, hala bir polis aracı görünce istemsiz olarak korktuğunu söyledi ve ekledi: “ Yaşadıklarım çok ağırdı, psikolojim bozuldu. Şükürler olsun Türkiye'de ailemle güvendeyiz. Komşularımız, buradaki insanlar çok iyiler. Türkiye için her gün dua ediyorum, düşmanlarına Allah fırsat vermesin. Şimdi 'Suriye'ye git' deseler, intihar etmeyi tercih ederim. İnsanlar bilmeli, oraya dönenleri ölüm bekliyor. Haberlerde bomba düşen yerleri gösteriyorlar ve şehit sayısını söylüyorlar. Fakat Sednaya'da her gün onlarca masum ölüyor. Kimse bunu bilmiyor. Türk basını gelip bizi dinlesin. Hapishaneden çıkanların tanıklıklarını yazsınlar.”

Esed rejimi 48 sivili kurşuna dizdi