Rusya’nın hedefi ılımlı muhalefet

Rusya’nın fiilen Suriye’de savaşa girdiğini belirten Başbakan Davutoğlu, “Rusya’nın bu çatışmalarda ilk günkü bilançosu kaygı verici. Yaptıkları harekat tamamıyla ılımlı ÖSO mevzilerine yönelik. Bu da DAEŞ’in işine yarıyor” dedi. Davutoğlu, ılımlı muhalefeti yok etmek için yapılan askeri operasyonların fayda getirmeyeceğini söyledi.

Yusuf Ziya Cömert Yeni Şafak
BM Genel Kurulu'na katılmak üzere gittiği New York'ta önemli görüşmeler ve yoğun programı bitiren Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'ye dönerken, uçakta gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu.

Rusya bu savaşın içindeydi, yeni giriyor değil. Boğazlardan geçen Rus gemilerinin ne taşıdığını, nereye gittiğini herkes biliyor. Tarsus'a, Lazkiye'ye giden gemiler Suriye rejimine destek için gidiyordu. Rejime destek iki yerden geldi. İnsan unsuru İran'dan, silahları Rusya'dan geldi. Bu gizli saklı bir durum değildi, Rusya Esed'e destek verdiğini her yerde açık açık ifade etti. Bizzat Rus uçaklarının devreye girmesi söz konusu şimdi. ABD uçakları DAEŞ mevzilerine müdahalede bulunuyor. DAEŞ ile mücadelede uluslararası bir mutabakat var zaten.

BU SAVAŞIN İÇİNDEYDİ

Rusya'nın bu çatışmalarda ilk günkü bilançosu çok kaygı verici. Yaptıkları harekat tamamıyla ılımlı Özgür Suriye Ordusu mevzilerine yapılmış bir harekattır. Bu açık bir şekilde çökmekte olan Suriye rejimine destek anlamına geliyor. Suriye rejimi nasıl ayakta duruyordu? Açık hava kuvvetleri üstünlüğüyle ve rejimin sağladığı çıkar alanı içindeki yapıların içeriden ve dışarıdan sağladığı destekle ayakta duruyordu. Geçtiğimiz Temmuz'da Esed asker bulamadıklarını söylemişti. Bu taban desteğinin gittikçe zayıfladığını ortaya koydu. Hava gücünü de gittikçe kaybetmeye başladılar. Rejimi destekleyecek havadan ve karadan bir desteğe ihtiyacı var. İran karadan Rusya ise havadan destek sağlıyor. Şimdiye kadar başta Rusya olmak üzere İran da Suriye'ye dışarıdan müdahale olmaması gerektiğini söylüyorlardı. Ama şimdi baktığımızda fiilen Rusya müdahale etmiş oluyor. Bu doğru bir tutum değil. DAEŞ'e karşı mücadele zaten sürüyor. Ilımlı muhalefeti yok etmek için yapılan askeri operasyonların fayda getireceği kanaatinde değilim.

BİZE HABER VERDİLER

Bu mesele üzerinden Türkiye ile Rusya'nın karşı karşıya gelmesi gibi bir risk ortaya çıkarır mı?
Rusya ile temas kanallarımız açık. Türkiye'yi rahatsız edecek bir eylem içine gireceklerini düşünmüyorum. Askeri operasyonları hakkında doğru bir bildirimde bulundular ama tam nereye müdahalede bulunacaklarını bildirmediler. Rusya'nın vurduğu hedefler tam da DAEŞ'in işine yarayan hedefler oldu.

GÜVENLİ BÖLGEYE DOĞRU

Rejim unsurlarına Rusya bir alan açıyor. ABD'nin PYD ile tutumu ve lojistik işbirliği çok açık. Türkiye'nin güvenli bölge Azez-Cerablus hattına ilişkin stratejisi ciddi anlamda zayıflatılıyor mu?
Bu görüşmelerde ilk defa güvenli bölge konusu bayağı tartışıldı ama daha önce çok sıcak bakılmıyordu. Hollande'ın yaptığı açıklamada görüldüğü gibi güvenli bölgeye Fransa açık destek veriyor. David Cameron ile de görüştüm. Avrupa'ya mülteci akınını engellemek için üç ayaklı strateji gerekir ve bunu herkesle paylaştım. Bunu engellemenin ilk yolu Suriyelileri Suriye'de tutmaktır. İkincisi mültecilerin yönetimi. Avrupalılar mültecilerin Türkiye'de kalmasını istiyor ama biz de buraya gelişler serbest olduğu gibi gidişler de serbest dedik. Masrafları paylaşalım gibi bir talebimiz de oldu, 1 milyar euro Türkiye'ye vereceklerdi bu mülteciler için ama şimdi bu parayı sadece Türkiye'ye değil tüm komşulara dağıtılacağını söylediler. Bu bizim için rahatsız edici bir durum oldu. Nihayetinde bu Türkiye'nin güvenli bölge konusundaki taleplerini daha da haklı kılan bir husus. Üçüncüsü de gelecek dönemde Suriyelilerin geri dönüşü için şimdiden hazırlık yapılması. Ama güvenli bölgeye ilgi de bunun bir çözüm olduğu yönündeki kanaatte eskiye göre çok daha fazla. Eskiden bu konu gündeme gelince 'Türkiye bunu kendi ulusal güvenliği için talep ediyor' şeklinde düşünüyorlardı.

MÜLTECİ DUYARLILIĞI OLUŞTU

Batılıların tavrına karşı Türkiye'nin bu mültecilerin üzerinden Batı'ya bir yaptırımı olmaz mı?
Eskiden neden Avrupa'ya gitmeyi düşünmüyordu Suriyeliler, çünkü 'Türkiye'de geçici olarak bulunuyoruz, Suriye'ye geri döneceğiz' diye düşünüyorlardı. Şimdi iş uzadıkça bir hayat kurmak istiyorlar, Türkiye'de bu hayat kurmanın sınırları var. Avrupa'da bir hayat kurabilmek için gidiyorlar. Avrupalılar üzerinde zaten psikolojik bir baskı oluştu. Onun için bu kadar çok Avrupalı Türkiye'ye gelmek ve bizimle görüşmek istiyor bu konuda, hem kendi kamuoyuna hem de dünya kamuoyuna karşı bir şeyler yapıyor görüntüsü vermek istiyorlar. Bu duyarlılığın uyanmış olması kötü bir şey değil. Biz şimdi o duyarlılık üzerinden hem mülteciler konusundaki maliyeti paylaşma hem de Suriye içinde bir güvenli bölge oluşturma için çaba sarf ediyoruz. Suriye'de oluşan insani durumun bütün Avrupa'nın bütün insanlığın sorumluluğunda olduğunu bütün konuşmalarımızda vurguladık. Hem genel kurulda hem de ikili görüşmelerde sürekli dile getirdik.

GEREKLİ CEVABI ALIRLAR


Ruslar ılımlıları vuruyor, ABD DAEŞ'i vuruyor, sizin yaptığınız açıklamada PYD'nin Kandil'le olan bağlantısını vurguladığınız. Bunu tespit ettiğinize göre Kuzey Suriye'de Türkiye'nin PYD'yi de vurması gerekmiyor mu?
Irak'tan olduğu gibi Suriye'den de Türkiye sınırına bir sızma olursa gerekeni yaparız. Kim Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit etmeye kalkarsa gerekli cevabı alırlar. Türkiye'ye dönük olarak doğrudan bir girişim olursa gerekli tedbirleri alırız.

Mescid-i Aksa kırmızı çizgi

Filistin bayrağı BM'de dalgalandı. Bundan sonraki adım ne olur? Bir de Türkiye-İsrail ilişkileri ne olur?
O tören son derece anlamlı ve bizim için önemli törendi. Dikkat ederseniz törene Mahmut Abbas'la birlikte gittik. 29 Kasım 2012'de de BM olmayan statüyle kabul ettiğinde Filistin Devleti'ni o salonda haklarını gözetecek şekilde konuşan destekleyen bir biz vardık. Arap ülkelerinden Batı'dan kimse yoktu. İsrail'i destekleyen Kanada Dışişleri Bakanı vardı. İsrail'le ilgili yeni bir gelişme yok. İsrail'in Mescid-i Aksa'da sergilediği saldırgan tutum her türlü normalleşme çabalarının önüne konabilecek en büyük mayın. Bizim için Mescid-i Aksa ve Harem-i Şerif'e yapılan en ufak saygısızlık bile normalleşmenin önündeki en büyük engeldir. Hiç bir şekilde Kudüs'ün statüsü ve İslam karakteri tartışma konusu yapılamaz. Buna dönük atılan adımlara en sert şekilde tepkimizi veririz.

New York'ta 55 görüşme talebi geldi

New York'ta bu sefer kitapçıları ziyaret ettiniz mi?
İlk defa herhangi bir kitapçıyı ziyaret edemeden dönüyorum. Büyük bir suçluluk duygusu içindeyim.
Aslında çok yoğun ve dolu dolu bir gündemle geçti ziyaretimiz. Burada ikili görüşmeler dışında, kalkınma gündemi gibi BM'nin en önemli konusunda Senegal Cumhurbaşkanı ile eşbaşkanlık yaptım ve orada genel kurula hitaben özel bir konuşma yaptım. Barışı koruma zirvesi, terörle mücadele zirvesi gibi önemli toplantılara katıldım. Küresel Göç Forumu'nun başkanı biziz şimdi. Dünya gündemini takip etmeniz için sadece BM Genel Kurul'unun resmini çekmeniz bile Türkiye'nin ağırlığını hissettirir. 'Türkiye uluslararası alanda yalnızlaşıyor' diyenlere bunu göstermek lazım. 40 civarında ikili görüşme yaptım. Bunların arasında komşu ülkelerimiz ve Putin, Obama, Hollande gibi önemli görüşmeler yaptık. 40'ı aşkın ikili görüşme yaptık, bunların talebinin çoğu karşı taraftan geldi. Aslında 55 civarında talep vardı ama 15 civarında talebe de cevap veremedik. Dolu dolu bir beş gün geçirdik.

Hedefimiz tek başına iktidar

Seçimden nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
Öncelikle seçimlerde AK Parti tek başına iktidar. Şu an herhangi bir alternatifi düşünmek doğru değil. CHP ve MHP tek başına iktidar olacak diye bir iddiayı kendileri dahi diyemiyor ki halk inanıp oy versin. Oluşabilecek tek farkı AK Parti'nin tek başına iktidar olmasıdır. Bunun olması için de çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdüreceğiz. Seçim güvenliği konusunda ne karar alınırsa YSK da bir hukuk makamıdır bir siyasi makam değildir. O şekilde uygun görüyorsa bizden bağımsız olarak biz de gereğini yaparız. Hükümet olarak da (seçim güvenliği anlamında) AK Parti olarak da o şartları halkımıza en iyi nasıl ulaşabileceğimiz anlamında.

Oy kullanamadı konusunda..
Almanya'da oy kullanacak birisi ben 300 km öteye gidemiyorum. Gel şurada sandık kur yoksa oy kullanma hakkımı kullanamıyorum, diyebilir. Bunun sonu yok. Nihayet en doğru kararı YSK verecek.

CHP'nin seçim vaatlerine baktığınızda gençlere, memurlara, emeklilere yönelik somut vaatler var. Gençlere, emeklilere ve memurlara yönelik daha somut öneriler, vaatler getirmeyi düşünüyor musunuz?
Aslında geçen seçim beyannamesinde vardı bunlar ama seçim beyannamesinin sunuşu itibarıyla bazı eksiklikler oldu. Yeterince gündeme taşınmasında istediğimiz sonucu elde edememiş olabiliriz. Geçen seçim beyannamesi dışında da yeni söyleyeceğimiz çok şey olacak. Somut önerilerin bir kısmı bizim tarafımızdan gerçekleştirilenler ya da gündemde olup daha iyi anlatılması gereken öneriler. Pazar günü daha yakından detaylı olarak göreceksiniz.

Mektup nerede biz de bilmiyoruz

(Ahmet Hakan'a saldırı) Kim ne gerekçeyle yaparsa yapsın hiçbir şekilde şiddeti onaylamak mümkün değil. Hele gazetecilere dönük olarak yapılan her türlü eylemi bu anlamda ben kınarım ve doğru görmem. Sorumluları kimse yakalanması içinde gerekli çalışmalarda yaptırılıyor. Türkiye bir hukuk devleti ve hukuk devletinde kimin kime ne yaptığı değil ne yapıldığı önemlidir. Yapılan iş suçsa yapan kişi kim olursa olsun suçtur. Ethem Sancak'ın kardeşi Murat Sancak için de, Akit için de, Hürriyet için de, Ahmet Hakan için de geçerlidir. Şiddetin her türlüsü yanlıştır ve hukuk devleti içinde mutlaka müsebbipleri bulunur ve cezalandırılır.

MHP Genel Merkezi'nde iki muhabirimizi kapatıp 8 saat boyunca darp ettiler. Daha sonra da sokağa attılar. Mahkeme safhası sürüyor.
Medya ortamının fotoğrafını da veriyor Serdar Bey'in sorusu. Buna gelişte acaba mevcut gerilim nedir? Gerilimleri düşürmek herkesin ortak görevidir. Bir gerilim varsa iki taraflı var demektir. Herkesin çaba gösterip bu gerilimin düşürülmesine katkıda bulunması lazım. Dikkat ederseniz 7 Haziran'dan sonraki kullandığımız üslupta kullandığımız politikalarda hep bu gerilimi düşürme çabası var. Bize karşı blok siyaseti dediler yüzde 60 bize karşı çıkarmaya çalıştılar biz ona karşı siz biz diye bir tartışmaya girmedik. Aksine herkesle ayrı ayrı konuştuk. Gerilimin düşmesi için ne gerekiyorsa yaptık. Son olarak çağrıda bulundum. Gelin hep beraber siyasi nezaket kuralları içerisinde rekabet edelim, şiddete karşı ortak tavır sergileyelim. Aileleri bu işe karıştırmayalım vesaire tekliflerinde bulundum. Bir tek CHP'den mektup geldiği rivayeti var ama mektup nerede biz de bilmiyoruz. Bize gelen bir şey yok. Mektup yerine whatsapp'la haberleşsek daha kolay olacak.