Ağacın hikayesi böyle bitmesin

Emine Erdoğan, ‘Dünya Ortak Evimiz’ adlı kitapta kendi çevre hikayesini de kaleme aldı. Üsküdar’da bahçeli, ahşap bir evde çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçiren Erdoğan ilk tembihini aile büyüklerinden almış. Sebepsiz yere bir kitap sayfasını yırtınca babasından, ağacın hakkına girdiğine dair uzun bir nasihat dinlediğini ifade eden Erdoğan, “Babam o gün ‘ağacın hikayesi böyle mi bitsin?’ diye sorduğunda bunun sorudan çok büyük bir sitem olduğunu anlamıştım” diyor.

Ayşe Olgun Yeni Şafak
Emine Erdoğan

Emine Erdoğan’ın öncülüğünde hazırlanan “Dünya Ortak Evimiz” adlı kitap 28 çevre gönüllüsünün ilham veren hikayelerini okurla paylaşıyor. Bu hikayelerden birisi de Emine Erdoğan’ın çocukluk günlerinden yola çıkarak kaleme aldığı “Ağacın Hikayesi Böyle Bitmesin’ başlığını taşıyor. Üsküdar’da bahçeli ahşap bir evde çocukluk ve ilk gençlik yıllarını geçiren Emine Erdoğan doğaya saygıyla ilgili ilk tembihi aile büyüklerinden almış. Babasının sebepsiz yere yırttığı bir kitap sayfasıyla ağacın hakkına girdiğine dair uzun bir nasihat dinlediğini söyleyen Erdoğan, “Babam o gün ‘Ağacın hikayesi böyle mi bitsin?’ diye sorduğunda bunun sorudan çok büyük bir sitem olduğunu anlamıştım.” diyor.

ANNEM TABİATIN DİLİNİ ÖĞRETTİ

Erdoğan ailesinden aldığı öğütleri ise şöyle sıralıyor: “Annem, hayvanların ve çiçeklerin yanında bağrılmaması gerektiğini tembihlerdi; çünkü küserlerdi. Ağaçların yanından selamsız geçmek, elma, kiraz, ceviz ikramlarına hürmetsizlikti.

Annem çiçekleri tebessümle sular, topladığı meyve için şükrederdi. Şimdi daha iyi anlıyorum. Meğer bize toprağa özen göstermeyi, çiçeklerle muhabbete dalmayı ya da yağmura sevgi duymayı öğretirken aslında tabiatın dilini öğretmiş.”

NİMETE SAYGI ÖĞRETİLDİ

Yiyeceğe nimet gözüyle bakıldığını ifade eden Erdoğan, “Allah’ın lütfu olarak soframıza gelen yiyeceklere hürmet etmemiz gerektiğini erken yaşlarda öğrendik. Sofraya dökülen kırıntıları toplamak nezakettendi. Sadece bu da değil gıda atıklarını, meyve sebze kabuklarını da atmaz, bahçedeki toprağa katardık. Çöp sandığımız o atıklar günler geçtikçe toprakla harmanlanır, nihayetinde o toprağa can olur, onu yumuşatır ve zenginleştirirdi.” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belediye başkanı seçildiği ilk yıllarda İstanbul’un çöp dağları içinde olduğunu, çöp dağlarında açığa çıkan metan gazı patlaması sonucu yaşanan can kayıplarına, pis kokulu Haliç günlerine de değinen Emine Erdoğan yazısında “Tayyip Bey’in o dönem mücadelesini asla unutmam. Tüm şehir temizlendi.” diyor.

ÜLKELER ORTAK HAREKET ETMELİ

Erdoğan’ın 2014’te cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasıyla ise taşındıkları konutta atıkların ayrıştırılıp geri dönüşüme kazandırıldığı bir sistem kurduklarını dile getiren Erdoğan, Sıfır Atık Projesi’nin ülkeye yayılma sürecine de yazısında ayrıntılı yer veriyor. Küresel iklim sorunu için 197 ülkenin ortak hareket etmesi gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, Türkiye olarak üzerimize düşeni yaptığımız halde dünyayı en çok kirleten ülkelerin bu konuda yeterli gönüllü olmadığının da altını önemle çiziyor.

Tayyip Beyle bahçemizde sözlendik

Babasının bahçe işlerinde çok mahir olduğunu, bahçede sebze ve çiçek yetiştirdiklerini ifade eden Erdoğan, bahçedeki taş havuzun içinde balıkların yüzdüğünü, ağaçlarında ise kurulan salıncakta sallandığını anlatıyor ve ekliyor: “Hatta Tayyip Bey ile söz merasimimiz da bir bahar akşamı ağaçlara kurduğumuz ışıklar altında bu bahçede yapılmıştı.”

Emine Erdoğan'dan 'iklim değişikliği' çağrısı: Bizler gidişatı tersine çevirebilecek son nesiliz