Huzur’u okuma kılavuzu

Akademisyen yazar Turgay Anar’ın büyük bir titizlikle hazırladığı Huzur Atlası: A.H. Tanpınar’ın Huzur Romanını Okuma Kılavuzu kitabı son yıllarda okurdan büyük ilgi gören Tanpınar’ın Huzur romanı üzerine yapılmış en titiz ve en kapsamlı çalışma.

Haber Merkezi Yeni Şafak
Tanpınar, Huzur romanı ile insan için “mesuliyet” fikrinin ne kadar değerli ve özel olduğunu vurgulamakla birlikte romanda kalkınma, kültür-sanat meseleleri üzerinde dururken dahi doğasında saldırganlık ve zalimlik bulunan insanın içine de ışık tutmak ister.

ADİL KIDIL

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın efsanevi romanı Huzur, yazarının hayatından çeşitli izler taşır. Romanla ilgili yazarının sadece iki röportajı vardır. Bu röportajlardan ilkini Necdet Evliyagil yapar. Onun sorusuna verdiği bir cevapta Tanpınar, romanı İkinci Dünya Savaşı’nın başında içinde yaşadığı milletinin düşünceleri ve meselelerini anlatmak ve ülkeyi de tehdit eden umumi felakette dünya ile müşterek ve dünyadan ayrı oldukları tarafları göstermek için yazdığını açıkladıktan sonra dikkat çekici bir kişisel bilgi verir ve “Harbin başladığı gece ben bir hasta başında hep bunları düşünmüştüm.” cümlesiyle kendi gerçeğini açıklar (Mücevherlerin Sırrı, YKY, 204-205). Kitaplar dergisinde neşredilen diğer röportajında yine, “İkinci Cihan Harbi’nin başladığı gece ben, tıpkı kahramanım Mümtaz gibi bir hastanın başucunda, fakat ondan daha büyük bir hastayı düşünerek sabahladım. ” (MS, 210) şeklinde bir açıklama yapar. Bu “büyük hasta” kuvvetle muhtemel Yahya Kemal olmalıdır. Tanpınar, Huzur’u yazarken daha önce Türk roman tarihinde benzerine pek rastlanmayan bir yol da tercih eder. Ona göre romanın geçtiği sıralarda, yani İkinci Dünya Savaşı’nın arifesinde memlekette “zihnî bir tembellik vardır”. İnsanların bir fikrin sorumluluğunu almadıklarını, ıstırabını çekmediğini ve meselesiz yaşadıklarını vurgulayan Tanpınar, Huzur romanını yazarak “Eğer kitap bu tembelliği silmeye yardım ederse mesut olurum.” (MS, 206) cümlesiyle amacını açıklar.

BEKLENEN İLGİYİ GÖRMEMİŞTİ

Tanpınar, Huzur romanı ile insan için “mesuliyet” fikrinin ne kadar değerli ve özel olduğunu vurgulamakla birlikte romanda kalkınma, kültür-sanat meseleleri üzerinde dururken dahi doğasında saldırganlık ve zalimlik bulunan insanın içine de ışık tutmak ister. Bu yön, romanın kahramanlarından özellikle İhsan ve Mümtaz vasıtasıyla metnin temel mesajları arasına sindirilir. Tanpınar’ın tercih ettiği bu roman tarzı, şüphesiz romanın satışını ve hatta anlaşılmasını bile etkiler. Huzur, 22 Şubat- 2 Haziran 1948 tarihleri arasında Cumhuriyet gazetesinde tefrika edildikten sonra 1949 yılında Remzi Kitabevi tarafından kitap hâlinde yayınlanır. Roman, Tanpınar hayattayken ikinci bir baskı yapacak kadar bile satmaz. Bu satış durumunu etkileyen sebepler üzerinde birçok şey tabii ki söylenebilir.

Türk edebiyatında şüphesiz önemli bir yeri olan A.H. Tanpınar’ın yazdığı Huzur romanı, içeriğiyle ilgili çok da uzlaşmanın olmadığı romanlardan biridir. Nitekim onunla ilgili yazı yazanlar, romanın içeriği ve anlamlarıyla ilgili hiç de hemfikir değildirler: “Huzur, en güzel aşk romanı olmakla birlikte Türk aydının trajedisinin; Doğu-Batı, eski-yeni problematiğinin; bir medeniyetin yükseliş ve çöküşünün; tabiatı, semtleri, tarihi ve sanat eserleriyle İstanbul’un yeniden keşfinin; Türk toplumunun üst yapıya ait sorunlarının maddi imkânlar ve üretimle çözümünün; ahlâk, toplum ve kültür değerleri çatışmasının; kâinat içinde insan varlığının sorgulayışın, hayatın ve talihin ne olduğu sorusuna cevap arayışın; hayatın mantık dışı seyrine mağlup olmamanın; bir imparatorluk enkazı üzerine inşa edilen Cumhuriyet’te maddi ve manevi değerlerin sorumluluğunu yüklenecek aydının; insanın aradığı huzurun kendi içinde bulunuşunun ve bunun feragatle özdeş oluşunun romanıdır. ” Bu kadar farklı bir biçimde tanımlanan/açıklanan bir roman, aslında gerçekte nedir?

Huzur romanı; Tanpınar’ın kültürel, sanatsal ve biyografik hayatından derin izler taşıyan, bu yönüyle farklı bir entelektüelin içine acılarını, sevinçlerini, rüyalarını, sanat görgüsünü, zevklerini tek bir kelimesini heba etmek istemeden boca ettiği farklı bir metin Onun derin sırlarını görmek, metindeki hemen her türden göndermeyi, romanda atıf yapılan sanat eserlerinin kaynaklarını tespit edip bunları romanda kullanılma gayesini irdelemek, romanının derin bağlantılarını belirleyen, okurun romanı anlamasını kolaylaştıran açıklamalar yaparak onlara gidilecek güzergâhları göstermek, eseri çeşitli boyut veya ölçeklerde analiz etmek için tam da böyle geniş perspektifli bir okuma/irdeleme atlasına ihtiyaç vardı.

ESERDEKİ DETAYLARA DİKKAT

Huzur Atlası, işte bir romanın sadece edebiyat terimlerini değil romandaki kahramanların boyutlarını, romandaki eşya ve nesnelerin anlatıya katkılarını; kültür, sanat, ekonomi, siyaset, tarih, sosyoloji, psikoloji, felsefe, resim ve görsel sanatları ilgilendiren kavram, konu, gönderme, tema, eser, kişi ve tartışmaları da kuşatan yönüyle benzeri olmayan bir okuma atlasıdır. Huzur gibi derin anlamlar içeren bir edebî metne dört yüzden fazla madde ile ayna tutarak onun karanlıkta kalmış yanlarını aydınlatma, onun ışıltılı yönlerini gözlere gösterme, muğlâk alanları üzerinde zihni hareketlendirecek noktalar bulma, parça parça kalan hususları birbirine bağlama, romanı yeni baştan okuma ve derin bağlantılarını irdeleme ve bulma çalışması…

Eserde birçok ilginç detay da gizli: Mümtaz’ın atıf yaptığı birçok sanat eserini eserde güzel bir baskı ile de görmek, romanı görsel açıdan da okumaya imkan sağlıyor. Mümtaz’ın Nuran’dan ayrılmasının üzüntüsüyle gezerken rastladığı Şeyh Sinan Erdebili’nin mezarındaki çitlembik ağacı, “devam ederek değişmek” düsturunu ispat eden bir gerçek olarak fotoğrafıyla birlikte eserde yer alıyor… Bunlar gibi birçok görsel, romanın görsel kodlarını da çözmeye hizmet edecek şekilde çalışmaya eklenmiş.

Daha önce “Mekândan Taşan Edebiyat” kitabıyla ciddi bir eser yazan Turgay Anar’ın yine yoğun bir emekle hazırladığı Huzur Atlası: A.H. Tanpınar’ın Huzur Romanını Okuma Kılavuzu isimli çalışması, Kapı Yayınları tarafından neşredildiği andan itibaren romanın daha da kolay anlaşılacağını artık söyleyebiliriz. Huzur Atlası, sadece Türk edebiyatında değil belki de dünya edebiyatında bile ilk defa bir romanı anlamak, onun derin bağlantılarını irdelemek, görsel atıfların metni nasıl bir karnavala çevirdiğini göstermek için özel hazırlanmış bir çalışma. Tanpınar okurlarının şaşkınlıkla okuyacağı ve seveceği özel bir çalışma Huzur Atlası.