DEKLANŞÖRE BASARKEN GÖZYAŞI DÖKEMEZSİNİZ
Dünya Afrika ülkelerine, oradaki açlığa, susuzluğa ve hastalığa karşı kör sağır dilsiz. Yerinde gözlemlemiş biri olarak Kıyat da buna katıldığını ifade ediyor: ''Üzülerek söylüyorum ki maddi ya da siyasi bir rant elde etmedikten sonra devletler ya da kurumlar Afrika''ya çok yardım yapmıyor. Benim fotoğrafçılığını yaptım vakfın asıl amacı dünyadaki varlıklı insanların ilgisini çekip Etiyopya''nın hemen hemen her bölgesinde yaşam kalitesini yükseltmek. Hastaneler, sağlık ocakları, okullar ve temiz su kaynakları inşaa edilmesini sağlamak. Etiyopyalı insanları fotoğraflarken kendi hayatınız ile onların hayatını mukayese etme lüksünüz ve zamanınız yok.'' Buradan devam ediyor Kıyat: ''Deklanşöre basarken gözyaşı dökemezsiniz. Ayrıca Etiyopya''lılar tahmin ettiğinizden daha cana yakın, enerjik ve sıcak insanlar. Dolayısı ile zorlu geçeceğini düşündüğünüz çekimleri zaman zaman eğlenceli hale bile getirebiliyorlar.'' Kıyat çektiği karelerde daha çok Etiyopya''nın enerjik yüzüü aktarmayı seçmiş. Yıllardır Afrika''da çekilmiş ayakkabısı olmayan küçük çocuk fotoğrafına hepimiz aşinayız. Sanatçı ne kadar zor şartlarda yaşasalar da içlerinde hep bir umut, pozitif enerji ve her daim gülebilen Etiyopya insanına odaklanmış daha çok.
Çok sıcak insanlar
Peki, Etiyopya''da onu en fazla etkileyen şey neydi? Cevaplıyor sanatçı: ''İnsanların misafirperverliğinden ve samimiyetinden etkilendim: Hepsi sohbet etmeyi ve sizinle birşeyler paylaşmayı seven sosyal insanlar. Bunun dışında doğal güzelliklerine hayran kaldım. Simien Dağları''nın en tepesini yani Afrika Kıtası''nın en yüksek ikinci noktasını fotoğraflamak heyecan vericiydi.''Sergi 6-22 Kasım tarihleri arasında RenArt''ta ziyaret edilebilecek.
Fotoğrafın ritmi vardır
Başta da belirttik, Kıyat aynı zamanda müzisyenlik yapıyor. 2000 yılından beri profesyonel olarak müzikle uğraşıyor, dünyanın dört bir yanından değerli sanatçılarla büyük orkestralar eşliğinde sahneye çıkıyor. Müziğin evrensel bil dil oluşundan çok beslendiğini söylüyor bu noktada: ''Fotoğrafçılık da müzik gibi çok eski bir tutkum aslında. Son yıllarda yurtiçi ve yurtdışında aldığım eğitimlerle biraz daha profesyonel bir hal aldı. Aslında birbirini keyifle tamamlayan işler. Fotoğrafın da bir ritmi var. Afrika''da bir jipin tepesinde deklanöre basarken o ritmi duyuyor ve takip ediyorsunuz. Aslında bilimsel bir açıklaması olmayan bu durum içinizdeki sese kulak vermenizi sağlıyor ve daha samimi kareler ortaya çıkarmanızı sağlıyor. Türkiye''deki ilk fotoğraf hocam Muammer Yanmaz bana müzik ve ritim bilmenin avantajını yaşayacağımı söylemişti. Kastettiği şeyin ne olduğunu seneler sonar Etiyopya''da o jipin tepesinde anladım.''