Malazgirt Zaferi nasıl kazanıldı: Tarihi ve dönüm noktası

Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Alp Arslan ile Bizans İmparatorluğu hükümdarı Romen Diyojen arasında gerçekleşen muharebede, Alp Arslan'ın kesin zaferi ile Türklere Anadolu'nun kapılarını sonsuza dek açıldı. Malazgirt Zaferi’nin nasıl kazanıldığı, dönüm noktası, hangi tarihte ve nerede olduğu hakkında merak edilen tüm detaylar haberimizde…

Haber Merkezi Yeni Şafak
Malazgirt Zaferi

Savaş Öncesi Durum

1068 yılında Romen Diyojen, Türklere karşı bir sefer düzenledi, fakat Koçhisar şehrini geri almasına rağmen Türk atlılarına yetişemedi. 1070 yılında Türkler, Alparslan komutanlığında, günümüzde Muş'un bir ilçesi olan Malazgirt'te Manzikert ve Erciş kalelerini ele geçirdi. Daha sonra Türk ordusu Diyarbakır'ı aldı ve Bizans yönetimindeki Urfa'yı kuşattı; ancak alamadı. Türk beylerinden Afşin Bey, güçleri arasına katıp Halep'i aldı.

Alp Arslan Halep'te konaklarken, Türk atlı birliklerinin bir kısmına ve akıncı beylere Bizans şehirlerine akınlar düzenlemesine izin verdi.

Tahta ünlü komuta Romen Diyojen'i çıkartan Bizanslılar, çeşitli milletlerden oluşması sebebiyle birlikten mahrum 200.000 kişilik bir orduya sahipti. Buna karşılık Selçuklu ordusu hepsi aynı ideale hizmet eden yaklaşık 50.000 kişiden ibaretti.

Malazgirt Meydan Muharebesi: Nerede ve Ne Zaman Oldu

26 Ağustos 1071 tarihinde Muş ilinin sınırları içerisinde yer alan Malazgirt Ovası’nda Cuma sabahı çadırından çıkan Alp Arslan, ovaya yayılmış durumdaki düşman birliklerini gördü. Savaşı önlemek için imparatora elçiler göndererek barış teklifinde bulundu. İmparator, Sultan'ın bu önerisini ordusunun büyüklüğü karşısında bir korkaklık olarak yorumladı ve teklifi reddetti.

Savaş öğle saatlerinde Türk atlılarının ok saldırısına geçmesiyle başladı. Türk ordusunun çok büyük çoğunluğu atlı birliklerden oluştuğundan ve neredeyse hepsinde de ok olduğundan bu saldırı Bizanslılar'da önemli miktarda asker kaybına neden olmuştu.

Bizans ordusu saflarını bozmaksızın koruduğu sırada Sultan Alp Arslan, yanıltıcı bir çekilme buyruğu verdi. Türk ordusu arka saflarda bir hilâl biçiminde yayılmışlardı. Bu hareket savaşın bütün seyrini değiştirecek önemli bir dönük noktası olmuştu. Türklerin hızlıca çekildiğini gören Romen Diyojen, Türklerin saldırı gücünü yitirdiğini ve sayıca fazla olan Bizans ordusundan korktukları için kaçtıklarını düşündü. En baştan beri Türkler'i yeneceğine inanmış olan imparator, bu bozkır taktiğine kanıp, kaçan Türkler'i yakalamak için ordusuna saldırma emri verdi.

Yan geçitlerde pusu kurmuş Türk okçuları tarafından ustaca vurulan Bizans ordusu saldırıya devam etti. Bizans ordusunun hızı durma noktasına geldi. Türkler'i büyük bir hırsla kovalayan ve ordusunun yorulduğunu anlayamayan Romen Diyojen yine de takip etmeye çalıştı. Ancak bulundukları mevziden çok ileri gittiklerini ve çevreden saldıran Türk okçularını görüp kuşatıldığını çok geç zamanda anlayan Diyojen, geri çekilme buyruğu verme ikilemindeydi. Tam da bu ikilemdeyken, geri çekilen Türk süvarilerinin, yönlerini tam olarak Bizans ordusu üzerine geçip hücuma kalkmaları ve geri çekilme yollarının da Türkler tarafından kapatıldığını gören Diyojen, paniğe kapılarak çekilme buyruğu verdi. Ancak ordusu, çevrelerindeki Türk hatlarını yarıncaya kadar, yetişen Türk ordusunun ana kuvvetleri, Bizans ordusunda tam bir panik başlattı. Kaçmaya kalkan generalleri görüp daha da paniğe kapılan Bizans askerleri, en büyük savunma güçleri olan zırhlarını da atıp kaçmaya çalıştı. Ardından ustaca kılıç kullanan Türk kuvvetleriyle eşit duruma düşüp büyük çoğunluğu yok oldu.

Ordusunu komuta etme olanağının kalmadığını gören Romen Diyojen, yakın birlikleriyle kaçmaya kalktıysa da artık bunun imkânsız olduğunu gördü. Sonuçta tam bir bozgun havasına giren Bizans ordusunun büyük bölümü akşam hava kararıncaya kadar yok edildi. Kaçamayıp sağ kalanlar teslim oldular. İmparator omzundan yaralı olarak ele geçirildi.

Sonuç

Bu savaş, Anadolu'nun Türklerin tam olarak eline geçmesi için, savaşçı olan Türklerin eski cihat akınlarını tekrar başlatacağını gösteriyordu. Ayrıca İslam dünyasında büyük bir birlik sağlamış olan Türkler, bu birlikteliği Hristiyan Avrupa'ya karşı kullanacaktı. Bütün İslam dünyasının Türklerin önderliğinde Avrupa'ya akın başlatmalarını önceden gören papa, önlem olarak Haçlı Seferleri'ni başlatacak ve bu da kısmi olarak işe yarayacaktı. Ancak yine de Türklerin Avrupa'ya yaptığı akınları durduramayacaktı.

Malazgirt Savaşı, Türkler'e Anadolu'nun kapılarını açan ilk savaş olarak kayıtlara geçti.