'POTANSİYEL SUÇLU'
Zekeriya Şengöz, 28 Şubat yargısınca 'potansiyel suçlu' ilan edilen mağdurlardan biri. Gönüllüsü olduğu İslami Dayanışma Vakfı'nın tüm üyeleriyle birlikte terör örgütü üyesi olarak yargılanan Şengöz, 2000-2001 arasında cezaevinde yatıp tahliye olduktan sonra yurtdışına gitti. Yargıtay'ın hapis kararını onaylamasıyla birlikte cezaevinde yatmak için 2006 yılında yurtdışından dönen Şengöz hakkında herhangi bir suç isnadı, örgüt üyeliği ya da terör eylemi tutanaklarda yer almıyor. Üstelik tutanaklarda Zekeriya Şengöz'den 'potansiyel suçlu ve suç işleme ihtimali olan kişi' olarak bahsedilmiş. Yani Şengöz, yıllardır 'ihtimale binaen' cezaevinde tutuluyor. Şengöz, yeniden yargılanmayı bekliyor.
Örgüt yöneten ayakkabıcı
2000 yılındaki 'Şafak Operasyonu' kapsamında tutuklanan Fahri Memur, halen Malatya E Tipi Cezaevi'nde yatıyor. Ağabeyi ile birlikte kendisinin de aynı suçtan gözaltına alındığını ancak daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığını söyleyen Bahattin Memur, 'Üç yıldır görmediğim ağabeyimi gözaltına alındığımda gördüm. Beni gece 3'te evimden onu ise İstanbul'da sabah açtığı ayakkabıcı dükkanından alıp Malatya Emniyet Müdürlüğü'ne getirdiler. 6 senedir yaşamadığı Malatya'da var olduğu iddia edilen bir suç örgütünü kurduğu ve yönettiği suçuyla gözaltına alındı' diyor. 2000 ile 2001 arasında cezaevinde yatan ağabeyinin 2001'den sonra tahliye edildiğini ancak 2006'ya kadar süren yargılamalardan sonra yeniden cezaevine girdiğini kaydeden Bahattin Memur, 12 yıllık cezasının 2015'in eylül ayında biteceğini söylüyor.
İKİ KARDEŞE İŞKENCE
Ağabeyiyle birlikte gözaltına alınan Bahattin Memur, hiçbir elle tutulur delil ve cezaya altyapı teşkil edecek suçun bulunmadığı iddianamenin ağabeyinin yıllarca cezaevinde kalmasına neden olduğunu söylüyor. 'Dava dosyasını tesadüfen gösterdiğim bir Yargıtay hakimi 'Buna kargalar bile güler. Bu dosyadan nasıl ceza çıktı' diyerek güldü' diyen Bahattin Memur, ağabeyinin arkadaşlarını görmek için arasıra uğradığı İslami Dayanışma Derneği'nin tüm yönetici ve üyelerinin tutuklandığı dönemde vakfın kitapevinin işletmecisi olarak gözaltına alındığını belirtiyor. 'Malatya Emniyeti'nin bodrum katında anlatmaya çekindiğim, yüzümün kızardığı işkencelere günlerce maruz kaldık. Ağabeyimle bana yan yana odalarda işkence ediyorlardı, birbirimizin sesini duyuyorduk' diyen Memur, kendisini evden alan polisin 2 gün boyunca evin içinde nöbet tuttuğunu ve ev halkını dışarıya çıkartmadığını da sözlerine ekliyor.
PSİKOLOJİLERİ BOZULDU
Fahri Memur'un tutuklanmasıyla birlikte İstanbul'daki dükkanı da kapanınca aile zor günler yaşadı. Benzer bir şok yaşayan Bahattin Memur da, polis baskınlarından sonra çocuklarının psikolojisinin bozulduğunu belirtti.
İşkenceler raporda
Kamuoyunda 'Malatyalılar' adıyla bilinen dava kapsamında ilk olarak 1997'de yargılanmaya başlayan Zekeriya Şengöz, 8 gün boyunca avukatıyla bile görüştürülmedi. Şengöz'ün gözaltındayken gördüğü işkenceler polis raporlarına bile girdi. Oğul Salim Şengöz, sözkonusu davayı 4 yıl önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdıklarını söylüyor. Davanın AİHM'de henüz görüşülmediğini belirten Şengöz, hiçbir dayanağı ve altyapısı olmayan davalarının çözüleceğine olan inançlarının sonsuz olduğunu söyleyerek 'Aklanırsak Türkiye'de de dava açıp 28 Şubatçılardan şikayetçi olacağız' diyor.