'Aslanlı Baron' olarak adlandırılan Mehmet Selahattin Merih'in evinden vahşi hayvan belgeseli içerikli pek çok CD ve VCD çıktı. Emniyet kayıtlarına 'psikopat vaka' olarak geçen baronun, bu belgeselleri izleyerek psikopat ruh halini güçlendirdiği öne sürüldü
Beykoz Otağtepe'deki ultra lüks villasında beslediği aslan ve kaplanlarla kaçırdığı insanları tehdit edip, hizmetçilerine yaptığı insan dışı muamelelerle kayıtlara geçen Mehmet Selahattin Merih ve çetesinin, vahşi hayvan belgeselleriyle silah koleksiyonu yaptığı ve bir zırh kaplama atölyelerinin olduğu ortaya çıktı.
İstanbul Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından düzenlenen Okyanus Operasyonu ile yakalanan ve hizmetçisi P.E'ye tecavüz edip, temizlikçilerini sıradayağından geçirdiği iddia edilen 31 yaşındaki Aslanlı baron Merih'in, Emniyet kayıtlarına "psikopat vaka" olarak geçtiği öğrenildi.
Çete liderinin, evinde ele geçirilen 500'ün üzerindeki CD ve VCD'lerde Aslan ve kaplanların belgesel kanallarından indirilmiş görüntülerinin olduğu ve Merih tarafından arşivlendiği belirlendi. Merih'i 'kesinlikle tedavi edilmesi gerekenler' sınıfında gören emniyet yetkilileri, izledikçe dehşet içinde kaldıkları görüntülerin Merih tarafından her akşam seyredildiğini ve seyrettiği bu görüntülerle psikopat ruh halini güçlendirdiğini çevresindeki çalışanlardan tespit etti.
Evinden çıkan 2 el bombası, MP5 silah, 4 tabanca, mimar Leyla Dülgar'a ait bilgisayar ile Mustafa Mercan adına düzenlenmiş sahte kimliğin, kendi evinde bulunmadığını, yine eski ortağı Mustafa Gesioğlu tarafından bunların polise teslim edildiğini ifade eden Merih, Gesioğlu'nu ölümle tehdit ettiği telefon görüşmelerindeki telefonun da kendisine ait olduğunu inkar etti. Sorgularında, eski ortağının kendisine komplo kurduğunu iddia eden Merih'in, polis kayıtlarına göre, Gesioğlu'nun ablası kuaför Fethiye Gesioğlu'nu kaçırtıp zorla çek senet imzalatmaya çalıştığı ileri sürüldü.
Öte yandan polis, "uluslararası bir uyuşturucu çetesinin perdenin önünde kullandığı bir isim" olarak tespit ettiği Merih'i, yeni nesil genç baronlardan biri olarak değerlendiriyor. Polisin bu nedenle, Merih'in arkasındaki 3 isim üzerinde durduğu öğrenildi.
Çoğu özel harekât ile terör uzmanı polislerden oluşan çetenin araçlarındaki zırhı da kendilerinin yaptığı ortaya çıktı. Camlarına varıncaya kadar zırhlanan 2 otomobilin, Merih'in tutuklanan sağ kolu Eyüp Pamuk'un Şişli'deki zırh kaplama atölyesinde yapıldığı tespit edildi. Merih, zırhlı cipin kendisinin olmadığını söylerken, mesleğini oto zırhlayıcı olarak bildiren Pamuk ise, "Ben Merih'in arabalarının alım satım ve bakımlarını yapardım. En sonda lincoln cipi işini yapmıştım" diyerek patronunu yalanladı. Bu arada, M-16'dan el bombası ve uçaksavar mermisine kadar cephanelik denilecek silahlar arasında bulunan bir uçaksavar mermisinin, emekli özel harekat polisi İbrahim Ünver'e ait olduğu belirlendi. Ünver'in savcılıkta, mermiyi doğuda görev yaptığı yıllarda şehit olan bir arkadaşından temin ettiğini ve koleksiyon için evinde bulundurduğunu söylediği öğrenildi.