Yazı tarihi üzerine çalışan akademisyen Lucian X. Polastron’un tüm dünyada ses getiren eseri Kitap Yakmanın Tarihi, MÖ 2500 yılından en son Irak’ın işgaline kadar tüm dünya tarihindeki kütüphane katliamlarını ele alıyor. Polastron, “Milyonlarca kitabı hep birlikte yok ettik” diyor.
Ray Bradbury'nin aynı adlı romanından uyarlanan Fahrenheit 451 filmi, her ne kadar distopik bir gelecekte kurgulanmış olsa da aslında çekildiği 1966 yılını da binlerce yıl öncesini de doğrudan bütün açıklığıyla anlatıyordu. Bugünü bile. Kitabın tarihi, düşmanlarının tarihiyle yaşıt… Bugün bile Batı'da pek çok radikal grubun Kur'an yakma etkinliklerini düşündüğümüzde tek bir emirle bütün Maya Medeniyeti'nin yazılı metinlerini yok eden Psikoposun hala aramızda yaşadığını söylemek mümkün. Yazının tarihi üzerine çalışan Lucian X. Polastron da işte bu gerçeğe dikkat çekmek için kaleme aldı Kitap Yakmanın Tarihi'ni.
Polastron'un Saraybosna Ulusal Kütüphane'si yıkılırken yazmaya karar verdiği Kitap Yakmanın Tarihi, büyük insanlığımızın tüm tarihi boyunca kitaba yaklaşımını ortaya koyuyor. Türkçeye Aziz Ufuk Kılıç tarafından çevrilen eserde, özellikle 20. ve 21. yüzyıldaki kitap soykırımları acı bir insanlık fotoğrafı sunuyor. Asıl soru kendini saklıyor elbette; kitabın korkulacak bir şey mi olması daha ürkütücü yoksa dikkate alınmayan bir şey olması mı?
Evet, bu oldukça tuhaf bir şey… Varlık bulmaya başlamasıyla yok edilmeye çalışılması aynı zamanlara denk geliyor. Tersi de böyle, yok oluyor gibi görünürken aynı zamanda meydana geliyor. Fakat bildiğimiz anlamda 'yazı'dan önce, yani metinlerin somutlaşmasından önce geleneksel sözlü eğitim vardı biliyorsunuz. Bilgi aktarılabiliyordu ve Bradbury'nin de gösterdiği gibi bu yöntemi susturmak çok daha zordu. Yine de, Çin İmparatoru'nun kendi politikalarıyla ters düşen bütün düşünürleri yakması örneği de var önümüzde.
Harika bir şey söyledin. Ben de kesinlikle böyle düşünüyorum. Eskiden papirüsten yapılmış bir kitabın insan düşüncesinde güçlü, derin ve dayanıklı bir etki bırakma kabiliyeti varmış. Bugün ise bir sabah medya kanallarıyla ortaya atılan bir fikrin, iki gün sonra tamamen kaybolduğuna şahitlik ediyoruz. Hatta eğer medyada değil de bir kitaba basılmak suretiyle paylaşılıyorsa muhtemelen kimse tarafından görülmeden ortadan kalkıyordur. O yüzyıllarda bir okuma odasının sessizliğinde okumak ve okuduğun hususta tefekkür etmek kendi fikrine sahip olup onu geliştirmek yavaş olsa da verimli ve gerçekten çok güçlü bir yöntemdi.
Bu alandaki birçok olay konusunda farkındalığa sahiptik açıkçası, kâğıdın küresel tarihini yazdığım sırada aniden 1992 yılında Sarayevo'nun ulusal kütüphanesinin gönüllü olarak yıkımına tanıklık ettim. Bu kütüphane için çok kültürlülüğün ve kozmopolitanlığın cenneti diyebiliriz. Diyebilirdik yani. Sonrasında ise bu kitap üzerinde yoğun bir şekilde çalışmak zorunda olduğumu biliyordum. Kitabın kabaca taslağını bitirdiğimi sandığım esnada Bağdat yağmalaması meydana geldi. Ve tabi ki sonrası…
Binlerce cilt kitabın yanması gerçekten çok can sıkıcı bir şey. Onların içindeki bilginin tamamen yok olduğuna asla emin olamazsın. En büyük yıkım, en dramatik olanı değil, Piskopos Diego de Landa 1562 yılında bırakılan tüm Maya kitaplarının yakılmasını emretti, bir medeniyete ait her şeyi silmek konusunda başarılıydı fakat sonradan bu konuda pişmanlık yaşadığı görüldü.
Saymayı denedim ama birçok tanığın şüpheli olmasından ötürü nihayetinde saymayı bıraktım. Fakat bu sayıya karalamaları (müsvedde) dâhil edersek sayının hızla yüz milyonlara ulaştığını görürüz. Bu konuda hiçbir ülke bir kenara bırakılamaz.
Eğer gerçekten suçluyu arayacaksak bunu Batı'da yapmalıyız. Eğer gerçekten bir suçlu ifade etmeye ihtiyacımız varsa bu da kesinlikle Katoliklik: politik olarak Müslümanlara, Yahudilere, Protestanlara ve serbest düşünürlere karşı savaş açmışlardır ve elbette Amerika fetihlerine… Çeşitli yüzyıllarda birçok ülkedeki kütüphanelere yönelik büyük ve sistematik bir yıkımı gerçekleştirmişlerdir.
İskenderiye'nin gerçekte bir zamanda yanmamasına rağmen uzun bir zaman kayıptı. Evet bu Akdeniz milletlerinin teşvik eden büyük bir motivasyon olması açısından bir şanstı. (Bundan emin olamadım)
En berbat dönem kesinlikle 1933-1945 yılları arasıdır.
Tabi ki başka sebepler için. Hitlerizm gece festivallerinde seçilmiş iyi kitapları yakma gösterileri yaptı, törenlerle... Fakat müttefiklerin misilleme bombalamaları çok daha yıkıcı oldu kitaplar için. Evet, Hitler, kitapları yaktı fakat müttefikler daha fazla yaktı.
Aynen dediğiniz gibi. Kitap katliamı için çürüme, çöpe atma ya da kaçakçılık her zaman en iyi yöntem değil, işgal şartlarında Ulusal Kütüphane ya da Müze daha garanti bir yöntem kitap katliamı için… Yıkılan kütüphaneler ve yakılan kitapların yanı sıra çalışan değerli yazmalardan söz ediyoruz burada.
Yakılan kitap yıkılan insanlık
MÖ 3. Yüzyılın başlarında Mısır'da kurulan İskenderiye Kütüphanesi, bütün insanlık tarihinin en büyük kütüphanelerinden biriydi. Anatomi, fizik, tıp, botanik, felsefe, edebiyat, matematik ve astronomi alanında en önemli kaynakların toplandığı kütüphanede, 150 bin cilt kitap bulunuyordu. Kütüphanenin, Sezar'ın İskenderiye kuşatması sırasında tamamen yok olduğu sanılıyor. Anlatılanlara göre kütüphanedeki kitaplar, 6 ay boyunca bütün şehrin hamamlarında yakacak olarak kullanılmış.
Meksika'nın doğusunda yer alan ve bugün hala bazı Maya dillerini konuşan Kızılderililerin yaşadığı Yucatan'a 1549 yılında Roma Katolik Başpiskoposu olarak atanan Diego de Landa, Maya Uygarlığı'na ait bütün yazmaları yok ederek bir uygarlığı neredeyse tamamen ortadan kaldırmıştı. Psikopos'un nefretinden bugüne sadece 3 adet Maya kitabı gelebildi.
10 Mayıs 1933'de Berlin Opernplatz Meydanı'nda toplanan Nazi'ler, 20 bin kitabı bir gecede coşku ve alkışlarla yaktılar. Naziler tarafından toplam 180 bin kitap yakılma listesine alışmıştı.
1981 Mayıs'ında Sri Lanka'daki Jaffna Kütüphanesi, alevlerin yükseldiği yerdi. Güney Asya'nın bu en zengin kütüphanesinde pek çoğu yazma eser olan toplam 95 bin kitap yok edildi.
Bosna Hersek'te yapılan katliam sadece insanları değil kitapları da kapsamıştı. Bosna Ulusal Üniversite Kütüphanesi, Sırpların kundaklaması sonucunda 1992 yılında yakıldı. 155 bini yazma toplam 1,5 milyon kitabın bulunduğu kütüphane, sadece son yüzyılın değil tüm tarihin en büyük kitap soykırımına tanıklık etti. Sadece birkaç değerli yazmanın kurtarılabildiği bombardıman sonrası Bosna ve insanlık tarihi, hafızasının büyük bir bölümünü yitirdi.
Polastron, Amerika'nın Irak işgalinin tıpkı Bosna Hersek'te olduğu gibi aynı zamanda bir kitap katliamı olduğunun altını çiziyor. Irak'ta yağmalanan 113 kütüphanede yok edilen kitapların yanı sıra 82 bin el yazması da kayboldu. Kaybolan el yazmalarının bin beş yüze yakını Türkçeydi.