AB’nin beklentisi gerçekçi değil

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye’nin bu kadar yoğun saldırı altında olduğu bir dönemde Türkiye’den terörle mücadele yasasında değişiklik beklenmesinin gerçekçi olmadığını söyledi. Bakan Çelik, “Türkiye’nin reformları yerine getirmesi iradesi tam olarak sağlamdır” dedi

Haber Merkezi Yeni Şafak
AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu AB Komisyonu Üyesi Johannes Hahn, Göç İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu AB Komisyonu Üyesi Dimitris Avramopoulos ile görüştü. Brüksel'deki ikili temaslarının ardından Çelik, ilk Avrupa ziyaretinin ardından şu değerlendirmeleri yaptı:

Uzun bir durgunluk döneminin sonunda Türkiye AB ilişkilerinde bölgede ortaya çıkan kriz konusunda işbirliği yapma zaruretinin de getirdiği yeni bir ivme başladı. Bunun başlangıç noktası Sayın Cumhurbaşkanımızın 5 Ekim 2015'te yaptığı ziyarettir. Düzensiz göç meselesinin önlenmesi, vize muafiyeti, geri kabul anlaşması ve bu gönüllü yerleştirme programının hayata geçirilmesi şeklinde bir paket ortaya çıktı.

23. VE 24. FASILLARI AÇALIM

Mali ve bütçesel hüküm faslının açılması, 33. Fasıl. Temel haklar ve özgürlük ve güvenlik konularında 23 ve 24. Fasılların da açılması gerektiği ısrarımız var. Türkiye neyle eleştiriliyor, reform sürecinde aksamalar var, özgürlük güvenlik dengesinde özgürlük aleyhine bir durum çıkıyor mu, temel haklar konusunda daha fazla adım atma konusunda irademiz sağlam. Temel haklar ve özgürlük güvenlik konusunda bir reformdan kaçıyor değiliz. Gerçekten bu reformların olmasını istiyorsanız, buyurun 23 ve 24'ü açalım ilerleyelim.

PAKET BİR BÜTÜNDÜR

72 kriterden bazılarının karşılanmadığını söylüyorlar. Biz vize serbestisi, geri kabul anlaşması ve gönüllü yerleştirme konusunda bağımsız değerlendirilmesi konusuna karşıyız. Bunların hepsi paket, ahde vefa konusunda yerine getirilmesi istiyoruz. Terör ve kişisel verilerin korunması alanında tartışma çıkıyor. Türkiye'nin bu kadar yoğun saldırı altında olduğu dönemde Türkiye'den terörle mücadele yasasında değişiklik beklenmesi yerinde değildir. AB'nin yararına da değildir.

BİR STANDART YOK

Türkiye kendi güvenliğini koruyor, bu bölgelerle AB arasındaki temel alan olduğu için de AB'nin korunması anlamına geliyor. AB'nin de güvenliğini sağlayan çok önemli bir katkı üretiyor. Hiçbir ülkede ortak bir tanım yok. 11 Eylül sonrasında yapılan düzenlemeler, kendi ülkelerine aktif bir saldırı olduğu zaman yapılan düzenlemeler ülkelere göre karşıdır. Bazı ülkelerde terör tehdidi arttığı azaldığı dönemlerde bazı düzenlemeler olmaktadır. Biz ağır melez bir saldırı altındayken, bizden terör konusunda düzenleme beklenmesi gerçekçi değil. AB'de bile bir standart yok.

SURİYE İLE SINIRLARI OLSA NE YAPARLAR

DAEŞ, PKK, DHKP-C gibi örgütler, Suriye ve Irak'taki istikrarsızlıktan kaynaklanan tehdit, şöyle bir empati kurulması gerekiyor. Fransa, Almanya ya da AB ülkesinin Suriye gibi bir sınırı olsaydı acaba nasıl davranırlardı? Bu tehditler meydana geldiği zaman ne tür tedbirler alındığını görüyoruz. Biz o başkentlerden bin kat daha fazla tehditle karşı karşıyayız. AB insanlık tarihinin en büyük barış ve refah projelerinden biridir. Beklentimiz, Türkiye'nin barışını ve refahını korumalarıdır.

KİMSEYİ TEHDİT ETMİYORUZ

Gerçekten Türkiye'den reform sürsün, AB değerleriyle daha da yaklaşsın isteniyorsa Türkiye'nin yanında durulduğu, destek verildiği zaman en iyi şekilde gerçekleştirdiğine 14 yılımız şahit. Türkiye ile rekabet ilişkisi değil, eşit ilişki kurulması, çifte standart olmaması gerekir. Oluşturulan havanın gerçekle ilgisi yok. Biz kimseyi tehdit etmiyor, sadece tespitte bulunuyoruz. Türkiye burada büyük iş başardı, mükellefiyetlerini yerine getirdi. AB ile birlikte ortak akılla hareket ettik. Bunun devam etmesi için de aynı aklın ve ortak eylem iradesinin vize serbestisi konusunda da sürmesi gerekir. Sadece vize serbestisine odaklanıp diğerlerini görmezden geliyor değiliz. Bu bir pakettir, bunların hepsi beraber çalışır.

Teslimiyet taviz yaklaşımı yanlış

AB meselesini, teslimiyet taviz ikileminden çıkarmak gerektiğini vurgulayan Çelik, “AB, Türkiye'nin milli çıkarları için gerekli gördüğümüz proje. Eğer bu reformlar, çifte standartları, hakkaniyete uygun olarak önümüze getirilmiyorsa, Türkiye bundan fayda görmüştür. Milli çıkarlarımız açısından yerinden görüyoruz. Somut kazanımlar üzerinden gidelim. Türkiye'ye yönelik, cumhurbaşkanımıza yönelik retorik üreten, retorik üretmekten başka bir işe yaramayan odakların, aslında gizli yazılımının, yani resmi yazılımları Erdoğanfobia, İslamofibia olsa da gizli yazılımlarının Eurofobia olduğunu unutmayalım" dedi.

Rapora göre zirve

AB Komisyonu Birinci Başkan Yardımcısı Frans Timmermans ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile 27 Mayıs buluşmasından sonra teknik uzmanların bugün biraraya geleceklerini belirten Çelik, buradan çıkacak rapora göre üç ismin tekrar biraraya geleceğini, sonuca göre Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in katılacağı bir liderler zirvesi olabileceğini söyledi.



Erdoğan varsa reform da var


Çelik, “Cumhurbaşkanımıza yapılan eleştiriler, en haksız eleştirilerdir. Erdoğanfobia, İslamofiba ve Eurofobia aynı odaklardan kaynaklanıyor. Türkiye'nin AK Parti öncesindeki reformlarına bakın bütün Cumhuriyet tarihinden fazla reform yapılmıştır ve bunlar Tayyip Erdoğan önderliğinde yapılmıştır. Tayyip Erdoğan'ı çekip alırsanız reform iradesi kalmaz Türkiye'de. Birileri Tayyip Erdoğan'ı karşısına aldığı zaman Türkiye'nin AB'ye yakınlaşma iradesini karşısına alır" dedi. AB'den Türkiye'yi büyük resimle değerlendirmesini istediklerini belirten Bakan Çelik, “Katı çerçeveler içinde bakılırsa hiçbir zaman yol bulunmaz. Mikro ve etnik çatışmalarla devletler daha çok parçalanıyorlar. Büyük birlikteliklerin daha büyük önemi var.

AB ile yakınlaşması bölge ülkeleri için de ilham kaynağıdır. Meseleyi sadece mülteci meselesine indirgememek lazım. Bugünün şartlarında AB ve Türkiye açısından da sağlıklı resim sunmaz" diye konuştu.