Türkiye Yüzyılı doğal gaz keşfiyle taçlanıyor

2018’de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) envanterindeki milli filomuzla Karadeniz açıklarında başlayan doğal gaz arama çalışmaları kısa sürede meyvelerini verdi ve 2020’de Tuna-1 kuyusunda toplamda 540 milyar metreküplük keşifle Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük doğal gaz keşfine ulaşıldı. Bu keşifle özgüven kazanan TPAO çalışanları, 2021 ve 2022’de yeni ek keşiflerle toplam 710 milyar metreküp doğal gaz keşfine imza attılar.

Haber Merkezi Yeni Şafak
Arşiv

Dr. İshak Turan / Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Öğretim Üyesi

2018’de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) envanterindeki milli filomuzla Karadeniz açıklarında başlayan doğal gaz arama çalışmaları kısa sürede meyvelerini verdi ve 2020’de Tuna-1 kuyusunda toplamda 540 milyar metreküplük keşifle Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük doğal gaz keşfine ulaşıldı. Bu keşifle özgüven kazanan TPAO çalışanları, 2021 ve 2022’de yeni ek keşiflerle toplam 710 milyar metreküp doğal gaz keşfine imza attılar.

TPAO tarafından yürütülen doğal gaz arama ve çıkarma çalışmalarının altında yatan başarı ise, enerji güvenliği politikasındaki paradigma değişikliğidir. 2012’ye kadar tek bir 3 boyutlu sismik araştırma ya da derin sondaj yapacak gemisi olmayan Türkiye, günümüzde ikisi sismik araştırma gemisi ve dördü yeni nesil sondaj gemisi olmak üzere toplam 16 gemiden oluşan dünyanın en önde gelen milli enerji filolarından birine sahiptir. Böylece TPAO, derin deniz tabanının iki katı kadar daha derinlikte sondaj yapma kabiliyetine ulaşmıştır. Bu sayede Türkiye, nüfusu ve sanayi kapasitesi ile paralel artan enerji tüketiminin belirli bir kısmını iç üretimle karşılayacak adımlar atmayı hedeflemektedir.

TARİHİ REKOR

Zonguldak ilinin Filyos beldesinin 170 km açığındaki Sakarya Gaz Sahası’nda keşfedilen doğal gazın 2021’de üretime dönüştürülmesi kararı alındıktan sonra Sakarya Gaz Sahası Geliştirme Projesi kapsamında yürütülen faaliyetlerin kısa bir sürede Mart 2023’te ilk fazının hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. Dünyada bu kadar uzaklıktaki derin deniz operasyonlarında doğal gazın üretime geçmesi 7 ila 8 yılı bulmaktadır. Mart 2023’te Filyos Doğal Gaz İşleme Tesisi’nde ilk meşale yakılarak bu alanda tarihi bir rekora imza atılacaktır.

Halihazırda Deniz Altı Üretim tesisleri ile Filyos Doğal Gaz İşleme Tesisi’nin yüzde 90’ı tamamlanmıştır. Her iki tesis arasındaki bağlantıyı sağlayacak 170 km uzunluğunda birbirine paralel uzanan 3 boru hattının da deniz tabanına serilmesi tamamlanmıştır. Buna ilaveten TPAO tarafından üretilecek doğal gaz ilk olarak BOTAŞ’ın Filyos’taki ana ölçüm istasyonuna aktarılacaktır. Bu istasyondaki çalışmalar da tamamlandı ve BOTAŞ çalışanları ilk gazın gelmesini beklemektedirler. Ayrıca burada basınç ayarı yapılacak gazın ulusal şebekeye kazandırılması için ilk faz kapsamındaki 36,8 km uzunluğundaki boru hattı inşası da tamamlanmıştır. Faz-2 kapsamında üretilecek ilave 30 milyon metreküp/gün doğal gazın da ulusal şebekeye transferi için ilave 180 km uzunluğundaki boru hattı inşası da devam etmektedir. Genel itibarıyla Karadeniz açıklarında keşfedilen doğal gazın Mart 2023’te karaya çıkarılması ve ulusal şebekeye aktarılması için farklı aşamalarda yürütülen operasyonların yaklaşık yüzde 95’inin tamamlandığı anlaşılmaktadır.

UZMAN KADROLAR GELİYOR

Proje kapsamında denizlerde 2500, karada 5500 olmak üzere toplamda 8000 kişi çalışmaktadır. Sakarya Gaz Sahası Geliştirme Projesi altında yürütülen yaklaşık 6000 farklı iş kolunda vasıflarına uygun iş bulabilen bölge halkı, uzun yıllardır devam eden göçün en azından bu bölgede azaldığını belirtmektedir. Özellikle doğal gazın gelmesiyle birlikte doğal gazdan üretilecek hammadde doğrultusunda bölgede kurulacak diğer sanayi tesisleriyle bölgedeki istihdam oranı çok daha fazla artacaktır. Bu da zaman içinde bölgeye tersine göçün başlamasını sağlayacaktır. Ayrıca operasyonlarda çalışanların yaklaşık yüzde 75’i yerlidir. Ancak sondaj gibi uzmanlık gerektiren iş kollarında bu oran oldukça düşüktür. Bunun farkında olan TPAO ile Yükseköğretim Kurumu (YÖK) arasında iş birliği protokolü imzalandı ve Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi bünyesinde “Açık Deniz Teknolojileri Merkezi” kuruldu. Böylece gelecekte benzer operasyonlarda görev alacak uzmanlar uygulamalı olarak yetiştirilecektir.

ENERJİ ARZI GÜVENE ALINACAK

Kovid-19 salgını sonrasında küresel enerji arzında yaşanan hızlı talep artışı Ukrayna-Rusya savaşı ile küresel enerji krizine sebep oldu ve doğal gaz fiyatları rasyonel olmayan fiyatlara yükselmiştir. Özellikle günümüzde 60 euro bandında seyreden Avrupa’daki doğal gaz vadelileri Ağustos 2022’de 350 euroya kadar yükselmişti. Normalin 18 katı kadar yükselen bu fiyatlar haliyle hem küresel enflasyona sebep oldu hem de tüketicilerin daha fazla enerji faturası ödemelerine yol açtı. Bizlerin de artan küresel doğal gaz fiyatlarından etkilenmemesi mümkün değildi ancak yine de hükümet tarafından doğal gazda yüzde 80, hanelerin tükettiği elektrikte ise yüzde 50 oranında sübvansiyon yapılmıştır. Bu nedenle proje kapsamında yapılan yatırımları da göz önünde bulundurarak Karadeniz’de üretilecek doğal gazın kısa sürede fiyatlara yansımasını beklemek çok gerçekçi olmayacaktır.

Diğer taraftan doğal gaz kesintileri sonrasında Avrupa’da zaman zaman yaşanan üretim aksaklıklarının ülkemizde yaşanmaması için enerji arzını güvene alacak doğal gazdaki iç üretim hayatidir. Ocak 2022’de İran doğal gaz akışında yaşanan kesinti yüzünden ülkemizde sanayi üretimde aksamalar yaşanmıştı. Ancak dersine iyi çalışan Türkiye, bir taraftan doğal gaz depolama tesislerindeki kapasiteyi artırdı diğer taraftan da boru hatlarına ek olarak LNG ithalatında ülke sayısını çeşitlendirmiştir. Böylece Ocak 2023’te İran doğal gazı akışında yaşanan kesintilerde herhangi bir sorun yaşanmamaktadır. Buna bir de ilk fazda yılda 3,5 milyar metreküp, Faz-2 kapsamında yaklaşık 14,5 milyar metreküp doğal gaz üretimi eklendiğinde Türkiye’nin gelecekte benzer sorunlar yaşama riski en aza inecektir. Böylece doğal gazının belirli bir miktarını iç üretimle karşılayacak Türkiye’nin sanayi kapasitesi ve küresel piyasalardaki rekabet edebilme koşulları da artacaktır.