Türkiye-Hindistan ilişkilerinde kültürel diplomasi

Haber Merkezi Yeni Şafak
Arşiv.

Abdulkadir Aksöz / Doktora Adayı, İstanbul Medeniyet Üniversitesi


Kültürel diplomasi, geleneksel diplomatik yöntemleri aşarak uluslararası ilişkileri anlama, güven oluşturma ve iş birliği üretme amacı güden bir yumuşak güç biçimidir. Temelde kültürel diplomasi, sanat, müzik, dil, mutfak ve folklor gibi medeniyet unsurlarının değişimini ve etkileşimini içerir. Bu perspektifle 21. yüzyılda milletler arasındaki kadim bağları açığa çıkarmak, geliştirmek ve güçlendirmek için son derece faydalı bir araçtır. Kültürel diplomasi bir ulusun kültürünü, değerlerini ve mirasını tanıtmak suretiyle olumlu algılar yaratma ve anlayış köprüleri kurma amacına hizmet eder. Sıklıkla politik ve ekonomik çıkarlara odaklanan geleneksel diplomasinin aksine, kültürel diplomasi, politik ve coğrafi sınırları aşan insan deneyimlerine vurgu yapar. Amerikalı siyaset bilimci Joseph Nye tarafından ortaya atılan yumuşak güç kavramına göre, bir ulusun diğer milletleri etkileme yeteneği çekicilik ve ikna yoluyla gerçekleşir. Kültürel diplomasi, yumuşak gücün bir ana bileşeni olarak ülkelerin olumlu imaj yansıtmalarına ve küresel algıları şekillendirmelerine olanak tanır.

HALKLARI BİRLEŞTİREN KÖPRÜ

Kültürel diplomasi sayesinde ülkeler, tarihlerini, geleneklerini ve değerlerini birbirlerine tanıtarak, karşılıklı bir saygı ve anlayış atmosferi oluşturabilirler. Bu bağlamda, kültürel diplomasi, dünya genelindeki toplumlar arasında bir köprü oluşturarak farklı kültürlerin birbirlerine nasıl zenginlik kattığını vurgular. Politik gerilimlerin ve çatışmaların olduğu bir dünyada, kültürel diplomasi barışa giden bir yola işaret eder. Karşılıklı anlayış çerçevesinde kültürler arasındaki benzerlikleri vurgulayarak ve farklılıkları zenginlik kabul ederek birlikte yaşama iradesini güçlendirir.

Şurası bir gerçek ki, kültürel diplomasinin etkisi sadece halklar arasındaki bağlantılarla sınırlı değildir; aynı zamanda ekonomik ve ticari ilişkilere de önemli bir katkı sağlar. Turizmi teşvik eder, sinema gibi kültürel ürünlerin ticaretini arttırır ve kültürel girişimcilerin uluslararası pazarlarda başarılı olmasına zemin hazırlar. Böylece kültürel diplomasinin sadece bir ülkenin tanıtımını yapmakla kalmayıp aynı zamanda ekonomik refahı artırmak için de bir araç olduğunu gösterir.

FİLM VE DİZİ ENDÜSTRİSİ

Uluslararası ilişkilerin sürekli değişen ortamında, ülkeler geleneksel diplomatik çabaları tamamlamak için yumuşak gücün önemini giderek daha fazla kabul etmektedir. Başarılı kültürel diplomasinin örnek modellerinden biri de Hindistan ve Türkiye arasında gelişen ilişkilerdir. İki ülke arasındaki tarihsel bağların kadim bir geçmişi bulunmaktadır. Hindistan’daki Babür İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu birbirlerinin kültürü, sanatı ve mimarisi üzerinde kalıcı izler bırakmıştır. Sınırları aşan Sufizm ve Mevlana’nın ortak mirası, iki ulus arasındaki kültürel bağları daha da güçlendirmiştir.

Diğer yandan film endüstrisi, Hindistan ve Türkiye arasındaki kültürel değişim için önemli bir alan haline gelmiştir. Hint Bollywood filmleri, Türkiye’de büyük bir hayran kitlesi edinmiştir. Benzer şekilde Türk televizyon dizileri, özgün hikayeleri ve güçlü karakterleriyle Hint izleyicilerini etkilemiştir. The Economist dergisinin verilerine göre ABD ve İngiltere’nin ardından en fazla dizi ihraç eden ülke Türkiye’dir. Nitekim film ve eğlence aracılığıyla gerçekleşen kültürel değişim, iki ülke arasındaki mesafeyi kapatmada ve kültürel farkındalığı derinleştirmede yardımcı olurken aynı zamanda turizmi beslemekte ve ciddi bir ekonomik girdi sağlamaktadır.

Turizm, kültürel diplomasi için önemli bir katalizör olarak hizmet etmektedir, çünkü insanların birbirlerinin kültürlerini doğrudan deneyimlemelerine olanak tanımaktadır. Hindistan ve Türkiye arasında turizmde son yıllarda sürekli bir artış yaşanmış olup seyahat eden insanlar tarihi yerleri ziyaret etmekte, kültürel etkinlikere katılmakta ve yerel gelenekleri keşfetmektedir.

Bu minvalde ülkemiz özellikle Hint düğün sektörünün önemli bir beşiği haline gelmiştir.

İLK KÜLTÜR ANLAŞMASI

Öte yandan sanat ve edebiyat, kültürel diplomasi için her zaman güçlü araçlar olmuştur. Edebiyat festivalleri ve kitap fuarları, her iki ülkenin yazarları ve şairleri için ortak temaları paylaşma imkanı sağlamaktadır. Halihazırda Yeni Delhi Büyükelçimiz Fırat Sunel, edebiyatçı kimliğiyle Hindistan’da düzenlenen kitap fuarlarında onur konuğu olarak Türk kültürünü bizzat tanıtmaktadır.

Bununla birlikte her iki ülkenin gastronomi mirası da kültürel bağları güçlendirmede rol oynamaktadır. Hint baharatları Türk mutfağına girmişken, Adana kebabı, Maraş dondurması ve Antep baklavası da Hindistan’da ciddi bir popülerlik kazanmış, böylece karşılıklı kültürel etkileşimi yansıtan bir mutfak füzyonu ortaya çıkmıştır.

Sonuçta Türkiye-Hindistan münasebetlerinde kültürel diplomasi daha derin bağlantılar kurmak için dinamik bir faktör olabilir. Bu noktada 1951 tarihinde iki ülke arasında imzalanan kültür antlaşmasının Hindistan’ın yabancı bir devletle imzaladığı ilk kültür anlaşması olma özelliği taşıdığı unutulmamalıdır. Kültürel değişim programlarına, sanatsal iş birliklerine, film endüstrisine ve turizm girişimlerine yatırım yaparak ikili ilişkileri güçlendirmek mümkündür. Dahası, kültürel diplomasi, aşırıcılık, yabancı düşmanlığı ve kültürel yanlış anlama gibi çağdaş zorluklarla mücadelede kilit rol oynayabilir. Hindistan ve Türkiye kadim ortak geçmişten hareketle kültürler arası diyaloğu, empatiyi ve çeşitliliği vurgulayarak karşılıklı güven, dostluk ve iş birliğini daha sağlam bir şekilde inşa edebilir.


Yerel seçimin bazı işaretleri