Gıda israfı da sera gazı yapıyor

İklim değişikliği krizini tetikleyen sera gazı salınımının yüzde 8’i mutfaklarımızdaki israftan, yani gıda atıklarından çıkıyor. İklim dostu mutfaklara geçilmesi gerektiğini söyleyen Beslenme Uzmanı Dilara Koçak, “Sürdürülebilir geleneklerimizi hatırlayalım. Tahılları bezde saklamak, cam kavanozlarda konservelerimizi yapmak, camda turşu kurmak ya da artan yemeklerimizi camda saklamak önemli” dedi.

Haber Merkezi Yeni Şafak
Arşiv

İklim krizine sebep olan sera gazının yüzde 8’inin, mutfaktaki israftan kaynaklandığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilara Koçak, çevre ve iklim dostu mutfaklara geçilmesi gerektiğini söyledi. Koçak, ‘çevre ve iklim dostu mutfak’ kavramının önemini, “Türkiye’de yıllık kişi başı ortalama 93 kilogram gıda israfı oluyor. Toplam gıda israfının sera gazı salınımına etkisi yüzde 8. Yani iklim krizine sebep olan sera gazının yüzde 8’i mutfaktaki israftan, gıda atıklarından çıkıyor. Yine bu gıda atıkları, temiz su kaynaklarımızın yüzde 25’inin boşa kullanılması anlamına geliyor. Bütün bunlar iklim krizini tetikliyor.” ifadeleriyle açıkladı.

GELENEKLERİMİZİ HATIRLAYALIM

  • Plastiksiz, iklim dostu mutfağa geçilmesi gerektiğini vurgulayan Koçak, “Bunun için biraz geleneklerimizi hatırlamakta fayda var. Bez torbaları kullanmak, tahılları bezde saklamak, cam kavanozlarda tekrar konservelerimizi yapmak, camda turşu kurmak ya da artan yemeklerimizi camda saklamak çünkü cam, doğada dönüşür. Tahıl bezlerimiz bez olduğu için özellikle pamuktan olması, tabii ki plastik içermemesi hem bizim sağlığımız hem gezegenin hem de iklimin sağlığı için önemli.” diye konuştu.

DEPOZİTO SİSTEMİ BİR ÇÖZÜM

Koçak, “Sürdürülebilirlik anlamında geleneklerimizi hatırlayalım, bereketi hatırlayalım. Evde bir karpuz kesilirdi, o karpuz yenilirdi, kabuğundan reçel yapılırdı ya da onu hayvanlar yerdi. Artan bir yemek olduğunda o yemek ihtiyaç sahiplerine verilirdi. Herkesin bahçesinde illa ki bir evcil hayvanı vardı yani dönüşürdü. Çöp poşetlerine çöp koymak zaten hayatlarımızda yoktu. Çöpümüz gübreye, komposta dönüşürdü, saksının dibine giderdi, patlıcanın sapından bile reçel yapılırdı.” değerlendirmesini yaptı. Koçak, geleneksel depozito sisteminin de sürdürülebilirlik için iyi bir çözüm olduğunu sözlerine ekledi.

Her hafta bir ‘kredi kartı’ yutuyoruz!

  • Koçak, plastikteki tehlikeye, şu örneklerle dikkati çekti: “Size bir kredi kartı versem bunu yer misiniz? Yemezsiniz ama her hafta 1 kredi kartı büyüklüğünde mikroplastik yutuyorsunuz. Bu, korkunç. 3 haftada 1 plastik askı büyüklüğünde mikroplastik yutuyorsunuz. 5 haftada bu 1 tarak büyüklüğüne dönüşüyor. Ömrümüz boyunca da toplam bir araba lastiği kadar plastik yutuyoruz.” Plastikler nedeniyle insan hayatına yeni hastalıklar girdiğini hatta bebeklerin anne sütüne alerjik doğabildiğini ifade eden Koçak, “Lektin alerjisi, histamin alerjisi, glüten alerjisi, hem doğanın hem de vücudumuzun dengesini bozmamızdan kaynaklanıyor.” dedi.
Dünya iklim krizini konuşuyor: Bazı gıdaları unutabiliriz

İklim krizine karşı bir ilk: Hayvancılık sektöründe metan gazı salınımını azaltmaya yönelik iş birliği