İstanbul bir bisiklet şehri olacak

Bisiklet tutkunu Aydan Çelik, yeni kitabı “İstanbul Bisiklet Rehberi” ile sadece bisiklet kullananlara değil , gezginlere de rotalar çiziyor.Tüm olumsuzluklara rağmen ulaşım sorununa en önemli alternatifin bisiklet olduğuna dikkat çeken Çelik, İstanbul'da bisikletli sayısının artacağına olan inancını koruyor.

Hatice Saka Yeni Şafak
​Aydan Çelik, büyük ilgi gören “Bir Tur Versene”’kitabından sonra “Sana Dün Bir Seleden Baktım Aziz İstanbul” alt başlıklı “İstanbul Bisiklet Rehberi” kitabını yazdı.

Aydan Çelik, büyük ilgi gören “Bir Tur Versene”’kitabından sonra “Sana Dün Bir Seleden Baktım Aziz İstanbul” alt başlıklı “İstanbul Bisiklet Rehberi” kitabını yazdı. Çelik’in kapsamlı bilgiler, haritalar, karikatürler ve bisiklet rotalarından oluşan kitabı, sizi eğlenceli bir İstanbul turuna çıkarıyor. Çelik, “Bisikletin selesine oturan insan, dünyayı olduğu gibi değil de olması istediği gibi görür. Yazdığım yollardan geçen bazı okurlar, hiç kitapta anlatıldığı gibi değil diyecekler. Ancak bisiklet üzerinde seyahet ettiğinizde bir süre sonra olumsuzlukları görmüyorsunuz, başka ruh haline geçiyorsunuz.”diyor.

* Bisikleti hayatınızın merkezine koymaya nasıl karar verdiniz, sizi buna sevk eden neydi ?

Daha çocukken bağlandığım üç şey vardı. Birincisi çizmek, ikincisi yazmak ve üçüncüsü ise bisikletti. Hayatımın bir eşiğinde bisiklet hakkında düşünmek, yazmak, tasarlamak gibi bir istek oluşmaya başladı. Bunun peşinden gittim ve bisikletle ilgili tasarlamak dahil her şeyi yaptım. Anlayacağınız yaklaşık 35 yıldır bisiklet hayatımın en önemli parçası oldu.

BİSİKLET İLHAM VERİCİDİR

* Peki bu konuda yazmak zor olmuyor mu ?

İstanbul Dergisi’nden gelen talep üzerine ilk bisiklet yazımı kaleme aldım ve devamı geldi. Bunu çok inanarak söylüyorum hakikaten bisiklet çok ilham verici bir nesne. Bisiklet basit bir alet ve bu basitliğin üzerinden soyutlama yapmak felsefe yapmak çok doğurgan aslında. Kendi gücünüzle gitmenin enteresan bir hissi var. Bisikletle ilgili birçok şeyi edebiyatı, şehri, mimariyi birleştirmeye gayret ediyorum. Bu fikirler genellikle yokuş çıkarken, zorlanırken ortaya çıkıyor. Bir nevi aşk ilişkisi oluyor ve bu aşk benim için halen sürüyor.

* Aşk ilişkisi demişken, kitabınızda bisiklet romantizminden bahsediyorsunuz bununla ne demek istediniz?

Bisikletin ilk seyahatnamesi 1890 yılında Ahmet Tevfik adında bir gazeteci tarafından yazılıyor. Velosipet ile Bir Cevelan adıyla onun hikayesi de kitaplaştırıldı. Hatta ben bu konuda TRT’ye bir belgesel çektim. Tevfik, kitabında Bursa’yı cennet gibi tarif ediyor. Ama o dönemde Bursa’da yaşayan bir doktor da anılarını yazıyor ve bölgede yaşayan kolera salgınından bahsediyor. Bir tarafta muhteşem manzaralarıyla Bursa, diğer tarafta salgının pençesindeki bir kent. Bisiklet romantizminden bunu kast ediyorum. Bisikletin selesine oturan insan, dünyayı olduğu gibi değil de olması istediği gibi görür. Yazdığım yollardan geçen bazı okurlar, hiç kitapta anlatıldığı gibi değil diyecekler. Ancak bisiklet üzerinde seyahet ettiğinizde bir süre sonra olumsuzlukları görmüyorsunuz, başka ruh haline geçiyorsunuz.

  • İlk bisiklet rehberini yazdı
  • * “İstanbul Bisiklet Rehberi” kitabını incelediğimizde bisiklet rotalarını anlatırken aslında bütün İstanbul’u anlattığınızı görüyoruz. Bu zor olmadı mı ?
  • 35 yıldır İstanbul’da bisikletimle, yürüyerek gidilemeyecek yerlerden tutun da araç ile gittiğinizde idrak edemeyeceğiniz yerlere kadar ,çok fazla tecrübe edindim. Altı ayda bu kitabı bitiririm diye düşündüm.Kütüphanede çok fazla tarama yaptım Çok titiz bir çalışma yürüttüğüm için üç yılda tamamladım. Kitap, gerçek anlamda İstanbul’un ilk bisiklet rehberi oldu. Hiçbir gezi kitabında İstanbul bu kadar kapsamlı olarak anlatılmıyor, tabi ki Evliya Çelebi’yi tenzih ediyorum.
  • * Peki İstanbul güzergâhını nasıl çizdiniz?
  • Kitapta tamamı yeni 41 rota var. Tarihi yarımada ile başlıyorum. Ardından rotamızı Haliç’e çeviriyoruz. Sonra Boğaziçi var. Dönüş yoluna dört tane alternatif koyuyorum. Sinan’ın şaheseri kemerlerden, bentlerden Belgrat kıyılarından, dolaştırıyorum. Ardından Yenikapı sahiline getiriyorum. Tarihi yarımadanın dışında kalan ve pek bilinmeyen Fildamı Sarnıcı'na götürüyorum. Anadolu yakasında Üsküdar’dan başlıyoruz. Boğaz’da Kuzey- Güney hattı Marmara kıyısı oradan Şile ve Ağva köylerine gidiyoruz.

Karikatürler de var

* Eskiye oranla ulaşımda bisikletten yararlananların sayısında bir artış oldu mu?

Benim başladığım yıllarda bisiklet 1970’li yıllardaki parlaklığını kaybetmişti. Çok az kişi kask takardı. Önceden bize uzaylı görmüş gibi bakarlardı. Son 10 yılda özellikle İstanbul'da bisiklete binen performans, sürüşü yapan insan sayısında artış var. İnternet sayesinde insanlar bir araya geliyor. Ulaşımda kullananların sayısı artıyor. Yine de bu sayısı istenilen seviyede değil. Bir yılda aşağı yukarı bir milyon bisiklet satılmıştır. Bunların içinde karne hediyesi olan bisikletler var. Ne kadarı balkonlarda, kömürlüklerde duruyor, ne kadarı yollara çıkıyor. İstanbul için açıcı bir tablo olduğu söylenemez. Ama iyimserim ve inanıyorum ki İstanbul bir bisiklet şehri olacak.

* Kitaptaki Nasreddin Hoca ve Evliya Çelebi gibi karakterlerin bisikletli çizimleri size mi ait?Tasarımlarınız da var değil mi?

Kitabın içerisindeki tüm çizimler bana ait. Bisikletle ilgili her şeyi yapıyorum. Tasarım da bunlardan bir tanesi. Özellikle, mimariyi bisikletle birleştirmeyi seviyorum.