Bugün Cuma namazı saat kaçta kılınacak? 2 Aralık 2022 il il cuma namazı saatleri

Diyanet İşleri Başkanlığı, il il cuma vaktini yayımlıyor. Başta İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa olmak üzere 81 ilin cuma namazı saati, cuma günü dolayısıyla öne çıkıyor. 2 Aralık cuma namazı saat kaçta kılınacak? İstanbul'da bu hafta cuma 12:58'de, Ankara'da 12:43'de, İzmir'de de 13:06'da kılınacak. İşte, illerin cuma saati...

Haber Merkezi Yeni Şafak
Cuma namazı

Cuma namazı saati geç saatlerden itibaren gündemdeki yerini aldı. Namaza gidecek olan kişiler "2 Aralık 2022 Bugün Cuma namazı saat kaçta kılınacak, ezan ne zaman okunuyor?" soruları yanıt aramya başladı. Binlerce müslüman Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından resmi site üzerinden duyurulan il il namaz vakitlerini incelemeye başladı. İşte Diyanet'in yayınladığı il il Cuma namazı saati ve saat kaçta sorusunun yanıtı

CUMA NAMAZI SAAT KAÇTA KILINACAK?

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın "namazvakitleri.diyanet.gov.tr" internet sitesi üzerinden, il il 2 Aralık tarihli cuma namazı saatleri belli oldu. Bu hafta cuma namazı vakitleri şöyle olacak;

  • İSTANBUL: 12:58
  • ANKARA:12:43
  • İZMİR:13:06
  • BURSA:12:58
  • ADANA: 12:33

İllere göre 81 ilin cuma namazı saatleri için aşağıdaki bağlantıya tıklayın.

CUMA NAMAZI KILINIŞI

Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan alınan bilgilere göre Cuma namazının kılınışı şu şekildedir;

Öğle ezânı okununca, önce dört rek'at Cum'a namazının ilk sünneti kılınır.

Niyet ederken:

"Niyet ettim, Allah rızası için Cuma Namazının ilk sünnetini kılmaya" denilir.

Bu namaz aynı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır.

İlk rekatta önce Sübhaneke okunur. Sonra Euzü Besmele çekilir.

Bütün rekatlarda Fâtiha ve zamm-ı süre okunur.

İlk oturuşta sadece Etteahiyyatü okunur.

Son oturuşta:

Etteahiyyatü, Allahumma Salli, Allahumme Barik, Rabbena duaları okunur.

Sonra, câmi' içinde, ikinci ezân okunur.

Sonra, İmam hutbe okumak için minbere çıkar. Hutbe okunur.

Hutbe okunurken cemâ'atin namaz kılması ve konuşması tahrimen mekruhdur.

Hatîb efendi duâ ederken, cemâ'at sesli âmîn demez. İçinden sessiz denir.

Namaz kılarken yapması harâm olan her şey, hutbe dinlerken de harâmdır.

Hutbe okunup bittikten sonra müezzin kamet getirir.

Sonra, cemâ'at ile iki rek'at Cum'a namazının farzı kılınır. Bu namaz aynı sabah namazının farzı gibi kılınır.

Niyet şöyle edilir: "Niyet ettim, Allah rızası için Cuma namazının farzını kılmaya, uydum hazır olan imama"

Sonra, dört rek'at son sünneti, Niyeti şöyledir: "Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının son sünnetini kılmaya".

Bu sünnetde aynı ilk sünnet gibi kılınır. Böylece esas itibariyle Cuma namazı farzı ve sünnetleriyle birlikte kılınmış olur.

Son sünnetin ardından zuhr-i ahir, niyetiyle dört rekat daha namaz kılınmaktadır. Niyet edilirken şöyle denilir:

"Niyet ettim Allah rızası için edâsı üzerime olup da henüz üzerimden sâkıt olmayan en son öğle namazının farzına". Bu şekilde niyet edilirse, eğer o günün cuma namaz şartlarında bir noksanlıktan dolayı kabul olunmamışsa, öğle namazı kılınış olur. Kabul olunmuşsa, en son kazaya kalmış öğle namazına sayılır.

Bundan sonra, iki rek'at vaktin sünneti kılınır.

"Niyet ettim Allah rızası için Vaktin sünnetine" diye niyet edilir. Cum'a sahîh olmadı ise, bu on rek'at, öğle namazı olur. Bundan sonra, Âyet-el-kürsi ve tesbîhler okunup, duâ edilir.

2 ARALIK CUMA HUTBESİ KONUSU: ENGEL OLMA, FARKINDA OL

Muhterem Müslümanlar!

Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: لَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ ف۪ٓي اَحْسَنِ تَقْو۪يمٍۘ “Biz, insanı gerçekten en güzel biçimde yarattık.” وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَن۪ٓي اٰدَمَ “Andolsun biz insanoğlunu şerefli kıldık.”

Bu ayet-i kerimeler bize insanın en güzel şekilde yaratıldığını haber vermektedir. Onun canlılar arasında saygın bir yere sahip olduğunu hatırlatmaktadır. Ancak, insanın saygınlığı, bedenî özelliklerinde, makam ve şöhretinde, mal ve mülkünün çokluğunda değildir. Dinin emir ve tavsiyelerine uyma, haram ve günahlardan kaçınma hususunda gösterdiği sorumluluk bilincinde, yani takvasındadır. Nitekim Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en çok sakınanınızdır…”

Aziz Müminler!

İslam’a göre fiziksel açıdan sağlıklı olmak bir üstünlük vesilesi değildir. İnsanların doğuştan gelen ya da sonradan karşılaştıkları engellilik durumları, onların saygınlığına asla zarar vermez. Allah Resûlü (s.a.s) bu hakikati şöyle ifade etmektedir: “Allah, sizin görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz, O ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.”

Kıymetli Müslümanlar!

Bütün insanlara olduğu gibi engelli insanlarımıza karşı da sevgi, saygı ve sorumluluk bilinciyle davranmak hepimizin görevidir. Engelli kardeşlerimizin ve ailelerinin kalbine bir damla sevinç taşımak en faziletli amellerdendir. Engelli kardeşlerimizin yanlarında olmak, onlara hayatı kolaylaştırmak dini ve insani bir sorumluluktur.

Değerli Müminler!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), engelli sahabileri hayatın dışında bırakmamış, onlara yeteneklerine uygun görevler vermiştir. Ortopedik engelli Muâz b. Cebel’i Yemen’e vali olarak tayin etmiştir. Görme engelli Abdullah b. Ümmü Mektûm’u Mescid-i Nebevî’nin müezzinliği ile şereflendirmiş, Medine dışına çıktığında yerine yönetici olarak bırakmıştır.

Aziz Müslümanlar!

Resûl-i Ekrem (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyuruyor: مَنْ كَانَ فِى حَاجَةِ أَخِيهِ كَانَ اللّٰهُ فِى حَاجَتِهِ “Kim, kardeşinin ihtiyacını giderirse Allah da onun ihtiyacını giderir.” O halde geliniz, engelli kardeşlerimizin hayata dört elle sarılmaları ve geleceğe umutla bakabilmeleri için sorumluluklarımızın idrakinde olalım. Engelleri nedeniyle, fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan zorluklar yaşayan kardeşlerimizle içten ve samimi bir yakınlık kuralım. Engelli kardeşlerimizin hayatlarını zorlaştıran bütün engelleri hep birlikte ortadan kaldıralım. Onlara hayatı kolaylaştıralım. Yollarımızı, sokaklarımızı, binalarımızı ve bütün hayat alanlarımızı engelli kardeşlerimizin kullanabileceği şekilde planlamaya özen gösterelim. Engelli rampalarını ve kaldırımlarda bulunan yürüyüş bantlarını işgal etmekten kaçınalım. Engellilere ayrılan otoparklara araçlarımızı park etmeyelim. Onlara zorluklar yaşatan kimseler olmayalım. Unutmayalım ki insan olma açısından engelli olmak ve olmamak diye bir fark yoktur. Engelli kardeşlerimiz, eşit kimseler olarak onların farkında olmamızı, insan onuruna yakışır şekilde davranmamızı beklemektedir.

Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in şu hadis-i şerifiyle bitiriyorum: “Görme engelli bir insana yol göstermen sadakadır. Güçsüz birine yardım etmen sadakadır. Konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade etmen sadakadır.”