'Kılıçdaroğlu yola düşmüş adalet diye yürüyor'

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Özlem Albayrak köşesinde CHP'nin provokasyon yollarına işaret etti. Hayrettin Karaman, Yusuf Kaplan, Kemal Öztürk ve Ahmet Ulusoy da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Haber Merkezi Yeni Şafak
​Özlem Albayrak, Hayrettin Karaman, Yusuf Kaplan, Kemal Öztürk ve Ahmet Ulusoy.

Özlem Albayrak, Hayrettin Karaman, Yusuf Kaplan, Kemal Öztürk ve Ahmet Ulusoy'un yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

0. Ortak mahremiyeti dinamitlemek anlamına gelmiştir

MİT Tırları görüntülerinin yayınlanması davasında yargılanan CHP vekili Enis Berberoğlu 25 yıl hapis cezası aldı. Görüntüleri Can Dündar’a vermekle suçlanan Berberoğlu, askeri casusluktan hüküm giydi. Kılıçdaroğlu da, bu karara karşılık elinde “adalet” yazılı bir pankartla birlikte Ankara’da İstanbul’a yürüme kararı aldı. Bu işte bir adaletsizlik olduğu doğru, ama o Berberoğlu’nun ceza alması değil, Can (John) Dündar’ın kapağı Almanya’ya atarak adaletten kaçabilmesiydi. Bu işte bir adaletsizlik varsa, o da FETÖ’den hüküm giyenlerin hüküm giymiş olması değil, Adil Öksüz’den damatlara şu an içerde olması gereken ve sadece hukuk önünde değil, kamuoyu vicdanında da suçlu addedilenlerin anlaşılmaz yargı kararlarıyla salıverilmesidir.

Özlem Albayrak'ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

1. Bu olaylar zincirinin son halkasıdır

"Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirine düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız” (Âl-i İmran:103). “Allah’ın ipi”inden maksat, Kur’an ve İslâm’dır. Hz. Peygamber (s.a.) Kur’an’ı, “Allah’ın gökyüzünden yeryüzüne sarkıtılmış ipidir” diye tarif etmiştir (Müsned, III, 14, 17). Bu âyet açık ve kesin olarak şunları söylüyor: Müslümanların felaketi tefrika (bölünme, parçalanma, birbirine düşme), gücü ve kurtuluşu da gönül, iman, ibadet, ahlak ve düzen birliği, birlikteliği ve kardeşliktir. İslam öncesinde Arap kabileleri birbirini yiyordu, İslam’a giren kabileleri Allah Teâlâ bu din birliği ve kardeşliği sayesinde büyük bir aile haline getirdi, felaketin, tükenmenin, ortak düşmanlarına yem olmanın yakıcı ateşinden kurtardı.

Hayrettin Karaman'ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

2. Komisyon kuruldu ama düzgün çalışmıyor

Türkiye’ye içerden-dışardan bir saldırı var… Beka mücadelesi veriyor Türkiye… Fakat ana muhalefet partisi genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, -özür dilerim ama- FETÖ’nün “siyasî imamı” gibi konuşuyor: 15 Temmuz’un yıldönümünün yaklaştığı bir zaman diliminde, darbeci FETÖcüleri ve efendilerini aklayacak işlere soyunuyor, dahası darbenin yıldönümüne bir ay kala Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasını bahane ederek (“adalet” çağrısıyla) halkı sokağa çağırıyor… Bunlar akla ziyan işlerdir. Tehlikeli işlerdir; hem de çok tehlikeli! Oysa «mevzi”nin korunması, tek yürek tek bilek olunması, iç ve dış saldırıların ortaklaşa püskürtülmesi gerekiyor İnsan, 15 Haziran “tezgâh»ı bu mu yoksa, diye sormadan edemiyor.

Yusuf Kaplan'ın yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

3. Kılıçdaroğlu parkuru bitirebilir mi?

Bazı okuyucularıma söz vermiştim. Gündem dışı yazılar yazacaktım onlar için. En azından haftada bir defa. Geçen hafta yazdığım Karia yolu yazısından sonra bu kararı almıştık. Planım her Cuma siyaset ve gündem dışı yazı yazmaktı. Lakin gelin görün ki, öylesine güçlü gündemler yaşıyoruz ki, bunu yazmamak, gazetecilikten gelme köşe yazarının genetiğine aykırı. Şimdi ana muhalefet partisi genel başkanı Ankara’dan İstanbul’a politik bir yürüyüş başlatmışsa, bunu da Gandi’nin meşhur ‘tuz yürüyüşü’ ile özdeşleştirmişse, bunu yazmamak olmaz. Fakat yine de ara bir formül buldum. Bir yürüyüşçü olarak Kılıçdaroğlu’nun eylemini teknik olarak analiz edeceğim. O zaman hem gündem dışı yazmamı isteyen okurlarımın, hem de gündemi yakından takip eden okurlarımın taleplerini karşılamış olacağım. Ne kadar duyarlı bir yazarım değil mi?!

Kemal Öztürk'ün yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

4. Dışlanmaya çalışılan Katar yönetimine aktif destek

Son günlerde ülkemizi de yakından ilgilendiren Katar kriziyle gündem meşgul. Suudi Arabistan’ın başını çektiği Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn tarafından diplomatik ilişkilerin kesilmesiyle başlayan kriz. Suud yetkililerinin açıklamasının hemen Trump’ın ziyareti sonrasında gelmesi, 110 milyar dolarlık silah alımı anlaşmasının kamuoyuna yansıması, suni krizin ortaya çıkmasının arkasındaki resmi de ortaya koymaktadır. Suçlama; terör örgütlerine destek verilmesi ve İran’ın politik çizgisine yaklaşılması olarak gösterilmektedir. Aslında üretilen gerekçe çok amatörce. Şöyle ki, İran yönetimi Suriye konusunda Esat’a tam destek vermişken, Kuveyt muhalifleri desteklediğini açık olarak söylemiş. İran mezhepçiliği öne çıkartarak Yemen’de, Irakta ve Suriye’de politika belirlerken, Katar Türkiye Benzeri bir politikayla mezhepçiliğe karşı çıkıyor.

Ahmet Ulusoy'un yazısının tamamını okumak için tıklayınız: