Hayata ‘emanet’ gözüyle bakmak

Büyük bir inanç ve ahlak buhranı yaşadığımız bu çağda, bir güven toplumu tesisi için ihtiyaç duyduğumuz faziletlerin başında hiç şüphesiz emanet gelmektedir. Bir Müslüman çevresine güven telkin etmeli, üstlendiği mesuliyetlerin şuurunda olmalı ve bu yükümlülükleri hakkıyla yerine getirmelidir. Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Doç. Dr. Osman Mutluel yazdı.

Zeynep Betül Erhun Yeni Şafak
İllustrasyon: Cemile Ağaç Yıldırım.

Emanet, birine geri alınmak üzere, geçici olarak verilen şey veya eşya olarak tanımlanır. Emin olmak, güvende olmak anlamlarında da kullanılan kelime, Müslüman açısından bir yaşam felsefesi olarak ele alındığında metafizik olarak kendisine yüklenilen emaneti yaşamı süresince kendi isteği ile muhafaza etme çabası içinde olmalıdır.

İLK EMANET HALİFELİK

Diğer taraftan insana verilen ve muhafaza edilmesi gereken emanetin en büyüğü, Allah’ın insan olarak yaratması sonucu verdiği halifelik emanetidir. İnsan bu emaneti koruyabilirse meleklerden de üstün hale gelmektedir. Bu gerçek Kur’an’da; “Hani Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti….” (Bakara - 30) ayetinde dile getirilmektedir. Bu hilafete layık olmanın sırrı, Tevhit inancına sahip olarak Allah’a ibadet etmek ve ahlaklı yaşamaktır. Bu liyakat insanda ortaya çıkmazsa o zaman halifelik ortadan kalkar ve insan hayvanlardan da aşağı bir konuma düşer. Bu husus yine Kur’an’da; “Yoksa sen, onların büyük çoğunluğunun gerçekten senin davetine kulak verdiklerini yahut doğru dürüst düşündüklerini mi sanıyorsun? Aksine onlar, başka değil, bir hayvan sürüsü gibidirler, hatta tuttukları yol bakımından daha da sapkındırlar.” (Furkan - 44) ayeti ile dile getirilmektedir.

BİR YAŞAM ŞEKLİ OLMALI

İkinci aşamada insan, çocukluğundan itibaren bu emanet bilinci içinde yetiştirilmelidir. Bu anne-baba olmanın gereğidir. Bu durum, özellikle insanın çocukluktan kurtulup, mükellef olma döneminden itibaren uygulama safhasına geçilen bir yaşam şekli olmalıdır. Bunun için önce hayatın bir emanet olduğunu kabul ederek yaşamak gerekir. Böylece insan, yaşamını tehlikeye atacak davranışlardan sakınmış olur. Hastalık karşısında tedavi olmak, acıktığında gerektiği kadar yemek, susadığında su içmek bu emanetin gereğidir. Çünkü ölüm gelinceye kadar, iyi veya kötü bu hayatın her türlü sürprizine karşı hazırlıklı olmak gerekir. Bu açıdan bakıldığında örneğin intihar, ötenazi gibi hayatı kendi isteğimizle sonlandırma gibi bir hakkımız yoktur. Bu durum emanet bilincini ortadan kaldırır.

Bir diğer emanet, Allah’ın insana bahşettiği akıl nimetidir. Bunun için insan, aklı ortadan kaldıracak ve işlevsiz hale getirecek sarhoşluk veren maddelerden, uyuşturucudan ve aklını kullanmadan, bilinçsizce başkalarını takip etmekten kendini korumalıdır.

ALIŞKANLIK HALİNE GELMESİ GEREKİR

İnsan, bulunduğu makam ve mevkiye göre emaneti korumalıdır. Bu aynı zamanda ilişki içinde bulunduğu insanlara karşı dikkat edilmesi gereken bir emanettir. Her insanın kendi ailesi, emanettir. Onları her türlü maddi ve düşünsel tehlikelerden korumalıdır. Küçük yaştan itibaren çocuklarına inanç ve ibadetlerini yapma alışkanlığı kazandırmalıdır. Diğer taraftan ahlaki ilkeleri yaşam tarzı haline getirinceye kadar tekrar ettirerek alışkanlık kazanmasını sağlamalıdır. Çünkü kötülükler bir defa yapıldığında kalıcı davranış haline gelirken, iyi ve güzel davranışlar birçok kere tekrar edilerek kalıcı davranış haline gelebilmektedir. Aynı şekilde anne-babamız, kardeşlerimiz, dostlarımız, komşularımız bize emanettir. Onların dertleri ile dertlenmek, muhtaç durumda olduklarında ihtiyaçlarını kapasitemiz oranında gidermeye çalışmak görevimizdir.

ÇEVREMİZ VE HAYVANLAR DA BİZE EMANET

Çevreyi korumak başka bir emanettir. Çünkü çevre insanlara Allah’ın verdiği bir nimettir. Bu yüzden insan çevreyi kirletmemeli, tahrip etmemelidir. Her insan kendi konumuna göre bu emaneti korumalıdır. Aynı şekilde çevremizde bulunan hayvanlar bize emanettir. Onların ihtiyaçlarını elimizden geldiği kadar gidermek görevimizdir.

İnsan, emanet şuuru içinde ömrünü geçirmelidir. Sadece böyle bir şuur ve gayret içinde olan insanlar kurtuluşa ereceklerdir. Çünkü emanet, Müslüman açısından, Allah ve Resulü’nün yaşamı güzelleştirmek için verdiği bir zimmettir.


Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'tan vekaletle kurban organizasyonuyla ilgili önemli açıklama: Deprem bölgesine öncelik verilecek

Hepsi havadan görüntülendi: İstanbul’un hayalet uçakları görenleri hayrete düşürdü

Anadolu parsının DNA'sı alındı: Dünya Gen Bankası'na girdi