Yunanistan’da Kanuni’den kalma Aslan Kulesi

Osmanlı Selanik’inden bugüne çok az eser ulaşmıştır. Aslan Kulesi’nin inşa edilmesi hakkında Yunanlılar arasındaki yaygın inanış, Osmanlı’dan önceki bir tarihe ait olduğu yönündedir. Oysa kule Kanuni dönemine aittir.

Haber Merkezi Yeni Şafak
Aslan Kulesi

AYHAN DEMİR


Her şehrin, mutlaka, bir sembolü vardır. New York’un Özgürlük Heykeli, Londra’nın Tower Bridge, Paris’in Eyfel Kulesi, İstanbul’un Ayasofya Camii. Selanik şehrinin sembolü ise H. Vassif et Nafiz editörlüğünde basılan bu kartpostalda yer alan ve Osmanlı’nın Aslan Kulesi (Burc-i Esed) ismini verdiği bu yapıdır.

Selanik’in bugüne kadar yaşadığı bütün olaylara; iyi ve kötü günlere, yüzyıllarca şahitlik eden Aslan Kulesi, birçok farklı isimle anılmıştır. İkinci Mahmut döneminde ayaklanan yeniçerilerin burada boğazlanmasından yola çıkarak, “Kanlı Kule” veya “Yeniçeri Kulesi” olarak da isimlendirilmiştir. Günümüzde “Beyaz Kule (Lefkos Pyyrgos)” olarak isimlendirmesi ise bu yapının, Yunan idaresi altında, beyaza boyatılmasındandır. Zamanla boyaları dökülse de bu isim kalıcı olmuştur.

Osmanlı Selanik’inden bugüne çok az eser ulaşmıştır. Aslan Kulesi’nin inşa edilmesi hakkında Yunanlılar arasındaki yaygın inanış, Osmanlı’dan önceki bir tarihe ait olduğu yönündedir. Bu kule, varlığını ve ününü, Bizans döneminden kaldığı yanılgısıyla restore edilmesine ve şehrin sembolü haline gelmesine borçludur.


Kanuni dönemi inşa edilmiş

Aslına bakılırsa, bu kulenin tarihi geçmişi hakkında herhangi bir şüpheye yer yoktur. Hollandalı sanat tarihi profesörü Machiel Kiel, bir akademik yayında, bu konuya netlik kazandırmıştır. Kulenin, artık yerinde olmayan, kitabesine göre: Kanuni Sultan Süleyman döneminde 1535-1536’da inşa edilmiştir. Buna rağmen, birçok Yunan yazar, bu hususu kabul emek noktasında ayak diremektedir.

Yine kitabesinden anlaşıldığı üzere, bu kulede, çok büyük toplar bulunuyormuş. Bu toplar gürlediği zaman, Ramazan’da iftar zamanının geldiği, yeniçerinin/mahkûmların boğazlandığı veya devlet kutlamalarının yapıldığı anlaşılırdı.


Restorasyon geçirdi

Aslan Kulesi, 1980’li yıllarında başlarında çok güzel bir restorasyondan geçirilmiş. 1985 yılından bu yana, ziyaretçilere açık. Kuleden Selanik’in bütün güzelliğini seyretmek mümkündür. Bu sebeple şehrin en çok ziyaret edilen turistik noktasıdır.

Kulenin dış görünüşü, iç içe geçmiş iki silindiri andırmaktadır. Kulenin bazı katları Selanik Tarih ve Sanat Müzesi olarak hizmet vermektedir. Katlar arasındaki geçişte, merdiven yerine, döne döner tepeye kadar ulaşan bir rampa yol bulunmaktadır. Katlarda hücresel bölümler bulunmaktadır.

Kuledeki müzede, oldukça garip ve dikkat çekici bir şekilde, 482 yıl süren Osmanlı dönemine ait herhangi bir şey bulunmamaktadır. Yüzlerce yıllık Osmanlı hâkimiyeti, uzun bir paranteze alınarak, bir kenara bırakılmıştır.

Selanik sahil bölgesinde en göze çarpan değişimlerden biri Aslan Kulesi etrafındaki küçük surların yıkılmasıdır. Sahil boyunun oluşturulması sırasında, eski Vardar kapısı ve kara surlarına göre daha alçak olan deniz surları yıktırılmış. Surların yıktırılmasından sonra sahil boyu, gezme ve yerleşime müsait hale geldi. Böylece, Selanik’in yeni yüzü ortaya çıkmış oldu.

Osmanlı döneminde kule çevresinde yer alan çok sayıda kahvehane, birer siyasi hücre gibi çalışıyordu. Bugünde benzer bir durum söz konusu. Aslan Kulesi’nden sahil boyunca uzanan cadde sonuna kadar olan bölgede birçok restoran ve kafe bulunmaktadır. Şehrin arka sokaklardan kaçanlar, burada, denizden esmeye başlayan meltemin hafifliğinde; nice devletler kurup yıkmakta, nice aşklara yelken açmaktadırlar.


Endonezya’nın Şule Yüksel’i

Aşk bir yolculuktur

Kitapların izinde özel bir dizi