Cuntacıların ismi silinsin: Üzerimize düşeni yapmaya hazırız

Yassıada’da Adnan Menderes ve arkadaşlarını hukuksuzca yargılayan ve idam cezasına çarptıran sözde hukukçuların ve darbecilerin isimlerinin her yerden silinmesi önerisine 2 Nolu Baro’nun Başkanı Avukat Yasin Şamlı destek verdi: “Hiç vakit kaybedilmeden cuntacıların isimleri silinip yok edilmeli. Bu konuda 2 Nolu Baro olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız.”

Şahin Şen Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv

Adnan Menderes ve arkadaşları hakkında idam cezası veren sözde hukukçular ve kararı uygulayan darbecilerin adlarının her yerden silinmesi önerisine, İstanbul 2 Nolu Baro’nun Başkanı Avukat Yasin Şamlı’dan destek geldi. Yeni Şafak’a konuşan Şamlı, darbenin izlerinin silinmesinde ve zihinlerde yok olmasında sokaklara, meydanlara, üniversite kürsülerine verilen cuntacıların isimlerinin kaldırılması gerektiğini söyledi.

27 Mayıs cuntasına destek olanlar için utanç anıtı dikelim

VAKİT KAYBEDİLMEMELİ

  • “Hiç vakit kaybedilmeden cuntacıların isimleri silinip yok edilmeli. Bu konuda 2 Nolu Baro olarak üzerimize düzeni yapmaya hazırız” diyen Şamlı, “Millet adına karar vermeyenler ve milletin iradesini hiçe sayanların isimleri tarihin karanlık sayfalarına kapatılmalıdır” dedi.

Adnan Menderes’in anılmasına bile tahammülleri yok: İmamoğlu’nun tweeti altında nefret kustular
27 Mayıs 1960 darbesinin ardından idam edilen merhum Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan, idam edilişlerinin 60. yılında anılıyor. Aradan geçen onca yılda yaşanılan sayısız acı tecrübelere rağmen idamları savunmaya devam eden bir kesim hala var. Son olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Menderes'in idamıyla ilgili tweetine gelen mesajlar bunu bir kez daha gözler önüne serdi. Kınama mesajına bile tahammülü olmayanlar, “Rahmetle anılacak tarafı yok”, “Ben de diyorum ki ateşin bol olsun” ve “Ben anmıyorum” gibi ifadeler kullandı.

MEŞRUİYETLERİ YOK

Darbecilerin kurduğu Yassıada’da yargılama yapan kişileri o mahkemenin hâkimi, heyeti mahkeme olarak değerlendirmek mümkün değildir diyen Yasin Şamlı, “Hiçbir meşruiyetleri yoktur. Mahkemeler kararlarını millet adına verir. Yassıada yargılamalarının sonunda milletin iradesinin idamına karar verilmiştir. Bu kararların millet ve hukuk nezdinde hiçbir zaman meşruiyeti olmamıştır. Kararı çok öncesinde verilmiş, rollerin yazılmış olduğu bir tiyatroyu oynamaktan öteye geçememiştir. Bu mahkemede mahkeme başkanı olarak vasıflandırılan şahıs da nasıl bir rol oynamakta olduğunu daha muhakeme aşamasında ikrar etmiştir. Sonuç itibariyle adına mahkeme denen bu kurul hem pozitif hukuk normları hem de hukukun temel ilkeleri açısından tamamen gayrı meşrudur” dedi.

Menderes'in idamını fotoğraflayan Şenyüz: 15-20 gün uyuyamadım

KOMEDİ GİBİ

  • Adnan Menderes ve arkadaşlarının milletin iradesi doğrultusunda ne yapması gerekirse onu yaptıklarını üzerine basa basa vurgulayan Şamlı, “Milletin iradesi doğrultusunda icraatta bulundular. Dosyalardaki suçlamalar komedi kabilinden suçlamalardır. İsnatların hiçbir hukuki değeri yoktur. Bu bakımdan tek tek her birinin üzerinde değerlendirmeler yapmak, hukuki bir geçerliliklerinin olmadığını ortaya koymak belki daha farklı çalışmaların konusu olabilir” diyerek darbe mahkemesinin iddialarının geçersiz olduğunu dile getirdi.

Adnan Menderes'in idam edilişinin 60. yılı

SAVUNMA YAPTIRILMADI

Meşru olmayan bir oluşumun, sözde mahkemenin birden çok hukuka aykırılığı ve insan onuruna aykırı düşen uygulamalarının olduğunu belirten Şamlı, “Savunma hakkının ihlal edildi. Kararlarını okuduğumuzda merhum başbakanımız, yol arkadaşlarının ve avukatların savunmalarının sürekli müdahale ve sınırlamalara maruz kaldığını görmekteyiz. Yassıada yargılamalarında haklar ihlal edilmiş avukatlar ile görüşmeler duruşmalardan iki gün önce ve 15 dakika ile sınırlı tutulmuştur. Görüşmelerde avukatlara yoğun baskılar yapılmış müvekkilleri ile görüşmelerinde not almalarına ve dosya göstermelerine izin verilmemiştir” diyerek sözlerini sürdürdü.

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE

  • Şamlı, “Yargılamalardaki hukuka aykırılıklardan bir diğeri işkence ve kötü muameledir. Yassıada’ya gönderilen siyasetçiler ve bürokratların, yöneticilerin maruz kaldıkları dayak, tartaklanma ve diğer kötü muameleye ilişkin hadiseler bu dönemin en yüz kızartıcı sayfalarından birini oluşturmaktadır. Merhum Başbakanın, 16 ay boyunca odasında pencereleri kapalı şekilde tutulması ve sürekli ışıkların açık bırakılması ve başbakanlığı süresince çok çalışan ve devamlı hareket halinde olan birinin gündüz ışığına hasret bırakılıp bir odada tutulması ve hareketsiz bırakılması yapılan kötü muameleyi gözler önüne sermektedir. Bu işkenceler yalnızca kamu oyuna yansıyanlardır” dedi.

KANLARI ELLERİNDE

Şamlı sözlerini şöyle sonlandırdı: “Akademisyen demeye dahi utandığımız insanlar topluluğu, darbe mağdurlarının kanlarını ellerinde taşımaktadır. Sayın Menderes ve yol arkadaşlarına anıt mezar yapılması milletin iradesine saygı ve vefa örneğidir ve çok olumlu olmuştur. Bunun tam aksine hukuku ihlal eden ve millet iradesine aykırı davrananlar için bir utanç abidesi yapılmalı mıdır? sorusuna en uygun cevabın verilmesi, yapılacak ise en doğrusunun yapılması lazımdır.”