|
Ey ulu sarıklı yeşil hocalar!

Bir anlığına 4-5 yaşındaki çocuğunuzu getirin gözünüzün önüne. Halası ona, gene en sevdiği çörekten yapmış. Fakat çocuğunuz, arkadaşlarıyla o çöreği paylaşmadan bir tek lokmasını koymuyor ağzına.

Bir baba getirin gözünüzün önüne. Kızının düğün akşamı, damadı ile kızının ellerini tutup onları odalarına götürüyor. İkisinin de ellerini avucuna alıp onlara nasihat ediyor.

Bir dede getirin gözünüzün önüne. Torunu sırtına tırmandı, orada gayet mutlu şekilde ''atçılık'' oynuyor diye dakikalarca secdeden doğrulmuyor.

Bir şehrin en ileri gelen insanını getirin gözünüzün önüne. Kuşunun ölümüne çok üzülen bir çocuğa taziyeye gidiyor.

Bir eş getirin gözünüzün önüne. Hanımı ''şu düğünü izlemek istiyorum'' deyince işini gücünü bırakıp onun o eğlenceyi izlemesini sağlıyor.

Bir komutan getirin gözünüzün önüne. ''Şehir savunması mı, meydan savaşı mı yapmalıyız'' diye istişare ediyor askerleriyle. İstişareden istediği sonuç çıkmamasına rağmen, o sonuca uygun hareket etme konusunda bir an tereddüt etmiyor.

Kurban kesen bir adam getirin gözünüzün önüne. Hanımına ''bize etin neresi kaldı'' diye sorup sadece bir budun kendilerine kaldığını öğrenince ''Allah''a şükür'' diyor, ''kurbanın bir budu hariç hepsi bize kaldı.''

Bir fatih getirin gözünüzün önüne. Fethettiği şehirde kendisine bir şey sormak isteyen adama ''karşımda titreme. Ben bir kral değilim. Ben, Mekkeli, kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum'' diyor.

Bir hükümdar getirin gözünüzün önüne. Akşamları odasında eline bir iğne iplik alıp söküklerini dikiyor.

Bir Müslüman getirin gözünüzün önüne. Kendi dininden olmayan birisinin ikram ettiği ''sürüngen kızartması'' için teşekkür edip ''bizde bunu yemezler'' diyor.

Bunlar, burada bir dursun.

Yukarıda verilen örneklerin tamamı, Kainatın Efendisi''ne, yani Hz. Muhammed(sav)''e ait. Toplam 10 örnek. Hepsi, sahih olarak nitelendirilen hadis kitaplarında anlatılan, siyer kitaplarında izah edilen örnekler. Bu 10 örnekten kaçını daha önce duymuştunuz. Üç? Dört? Beş?

Yekten ve açıkça sorayım: Her fırsatta ''o bizim önderimiz, o bizim rol modelimiz'' dediğimiz Efendimiz(sav)''in bize en az anlatılan yanının onun standart ahlaki özellikleri olması size de tuhaf gelmiyor mu?

''Standart ahlaki özellikler'' dedim evet. Kasıtla... Zira yukarıda sıraladığım örneklerin hiçbiri ''olağanüstü'' ya da ''mucizevi'' değil. Bir Müslüman''da zaten ve kesinlikle bulunması gereken ''standart ahlaki düzey''in örnekleri sadece...

Peki niçin, Peygamberimizin bu standart ahlaki özelliklerini öğrenmek dururken, O''nu ''erişilmez bir insan'' olarak kodlayıp duruyoruz? Çünkü Peygamberimiz erişilebilir olduğunda, bazılarının bize din diye, ahlak diye yutturmaya çalıştığı şeylerin yaldızları dökülecek.

Hadi açıkça ve bütün riski alarak soralım. Hayatı boyunca dik duran ve dik durmayı tavsiye eden Peygamberimiz niçin bazı ''ağlak adamlar'' tarafından ''idare-i maslahat gözeten biri'' olarak çarpıtılıyor? Eline kılıç almış, meydan ortasına çıkmış, imkansızlıklara aldırış etmeden ölüme meydan okumuş bir Peygamber ''fazla sert'' bulunuyor çünkü.

Bunda, kendi algısının yegane hakikat olduğunu düşünen ve Efendimiz(sav)''i de bu algının bir prototipi olarak insanlara pazarlayan din tüccarlarının katkısı o denli büyük ki...

Onlar, tıpkı havarilerinden birinin Hz. İsa''ya çok az bir bedelle ihanet etmesine benzer şekilde Efendimiz(sav)''e ihanet ediyorlar. Çünkü onlar ''iki cihan saadeti''ne değil, sadece dünyevi iktidara talipler. Ne denir: ''Yere batsın öyle iktidar.''

Kutlu doğum haftanızı tebrik ederim.

Ne diyordu Efendimiz (sav): ''Şüphesiz ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.''

10 yıl önce
Ey ulu sarıklı yeşil hocalar!
Bir destan olarak Mehmet Âkif ve Türkiye’nin trajedisi ve umut ışığı
Hızırla Kırk Saat’ten “Ay Bölme Şiiri” - I
İstanbul niree Tokyo nire...
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?