Korku filmleri neden hep ‘üç harfli’

Ülkemiz sinemasında son 20 yılda en çok üretilen türlerden biri korku. Neredeyse tamamı Cin temalı olan filmlerin pratik olması, izleyici garantisi ve ucuza mal edebilme gibi sebeplerle tercih edildiği görülüyor. Oysa dünyada çok basit konulardan korku unsuru çıkarılabiliyor.

Haber Merkezi Yeni Şafak
Arşiv

Sinemanın kendine münhasır türlerinden olan korku, Hollywood başta olmak üzere geniş izleyici kitlesine sahiptir. Aksiyon ya da komedi kadar olmasa da korku türü de özel izleyiciye sahip tür olarak üretim yapar. Elbette söz konusu korku, korkutmak olunca filmlerin üretim yerlerine göre içerik ve yöntemleri değişiyor.

Türkiye’de korku denince akla hep ‘üç harfliler’ geliyor. Cin temalı filmler, korku türünün Türkiye’deki üretiminin yüzde 95’ini kapatıyor. İçine cin giren kişinin yaşadıkları ve yaşattıklarından, çevresini etkilemesinden ve söz konusu üç harflilerin bertaraf edilmesinden başka hikaye kalmamış gibi. Peki, neden bu türün ürünleri birbirine bu kadar benziyor. Ve dünyadaki türdeşlerinde durum nedir?

TÜR OLARAK ‘KORKU’

  • Öncelikle bilmek gerekir ki korkutmak gibi bir duygu ve refleksi oluşturmak toplumsal dokulara dayanır. Anadolu insanının kadim geçmişinde de olduğu gibi cinler değişmez korku unsurudur. Amerikan toplumunda bunun yerini cadı, seri katil ya da doğaüstü güçler oluşturur. Kuzey Avrupa’nın antik döneme dayanan hikayeleri de mistik yaratıklardan beslenir. Asya’da ise durum çeşitlilik gösterir. Nihayetinde hep doğaüstü güçler söz konusudur. Haliyle, Türkiye’de korku temasının genellikle cin temalı olmasına şaşırmamak gerekiyor. Fekat ülkemizde korku türürnün üretimi öyle bir hal aldı ki, cin teması olmadan korku filmi yapmanın yasaklandığını bile düşünebilirsiniz.

Cin temalı korku filmleri çekmenin tek sebebi toplumsal karakter değil, elbette. Kolaycılık da var işin içinde. Zira bu tarz filmler genellikle gerilla usulü (az ekip ve ekipmanla hızlı hareket ederek) çekilir. Masrafı azdır. Hedefe ulaşmak için yapılacak şeyler bellidir. Vasatın altına düşmeyen makyaj, masada bunun özel efektlerle desteklenmesi, müzik ve ses efektinin de bu minvalde kullanılıp kurguda korkutma hedefine kilitlenmesi ülkemizde korku filmi çekmek için yetiyor. Hikayelerde derinlik, sinematografide estetik yaklaşım beklenmez. Çünkü öyle bir niyetle çekilmemiştir.

DÜNYADA KORKU İÇERİKLERİ

  • Dünya sinemasında türlerle ilgili en çok örnek üretilen ülke elbette ABD. Hollywood, hemen her türde tek başına endüstriyi domine eder. Aksiyon, fantastik, komedi ve animasyonda rakip tanınmaz. Belki sadece melodramda ve müzikalde Bollywood burun farkıyla öne geçebilir. Bunun dışında her alanda Hollywood’un ağırlığı söz konusudur. Amerikan korku sinemasına baktığımızda Cadılar Bayramı (Hallowen) temasının eski bir damar olduğunu görürüz. Hatta Çağrı ve Ömer Muhtar’ın yönetmeni Mustafa Akkad, ABD’de Hallowen serisi ile yer edindikten sonra Çağrı’yı çeker. Cadı ve benzeri doğaüstü karakterler, Hollywood’da vazgeçilmez damardır. Bunun yanında Hollywood’da bir de Alfred Hitchcock gerçeği karşımıza çıkar. Korku sinemasının en meşhur ismidir. Ancak filmlerinde doğaüstü güç yoktur. Karşı Pencere, Kuşlar, Sapık, Cinnet, 39 Basamak gibi filmleri isimlerinden de anlaşılacağı üzere insan ve hayvan temaları üzerinden gider. Gere, korkutur ve türünün hakkını verir. Oysa ülkemizdeki korku filmlerinde böyle örnekler yoktur.

Sektördeki bütün üreticileri aynı kefeye koymamak gerek elbet. Lakin parmakla gösterilecek kadar az olanlar dışında üretimlerin tamamı cin meselesine dayanır ve yukarıda bahsettiğimiz matematik ile ne yapacağı bellidir.

AYETLE SABİT KORKU UNSURU!

Cin olgusunun Kur’an-ı Kerim’de belirtilmiş olması, kadim kültüründe dini olguların baskın olduğu Anadolu insanının karakterinde ‘üç harfli’ çekincesinin yer edinmesini sağlamıştır. Ülkenin her bölgesinde ‘cin girmiş’, ‘musallat olmuş’ gibi kavramlarla hikayeler anlatılır. Efsaneden öte mite dönüşen bu anlatının sinemada karşılık bulması da doğaldır. Ancak kolaycılığa kaçıp korkuyu ortaya çıkarmak için başka yol aramamak, üretim alanını da seyirci profilini de belirliyor.

İZLEYİCİ NE İSTİYOR?

  • İzleyici zaten bunu mu istiyordur? Çok eski bir tartışma elbet. Cevabı da net değil. Ancak kesin olan bir şey var ki, izleyici de eserlere göre kanat oluşturur. Cin dokusu dışında da hakkıyla üretim yapıldığında karşılığını bulacağı kesindir.

Gerilim ve korkunun ikiz kardeş olduğu kadar birbirinden ayrılan noktaları olduğunu da belirtmek gerek. Korku, doğrudan almak istediği duyguya odaklanarak tür olurken, gerilim ise aksiyon, dram gibi türler içinde de kendine yer bulabilir.

Zizek, Lacan'ın gözlüğüyle Hitchock'a bakıyor

Hitchcock'un klasikleri