|
İzdivacın ekran halleri

Özel televizyonların yayına yeni başladığı zamanlarda Saklambaç diye bir program vardı. Yer gök inlemişti TV flörtü Saklambaç ekrana geldiğinde. Amcalar, teyzeler, gözlerini kısıp, elleriyle ağızlarını kapatıp seyretmeyi bile reddetmişlerdi. İnsanları flörte teşvik ediyor, flörtü meşrulaştırıyor diye. O amcalar teyzeler adı evlilik programı olan ama aslında flörtün bile cılkını çıkaran izdivaç programlarını seyretmekle yetinmiyor; içindeler artık. Ya seçici/seçilen koltuğunda ya da çocuklarını hediye paketi yapıp getirmiş, seyirci locasında. İçinde geçen evlilik ibaresi tüm negatif etkisini siliyor bazılarının nezdinde. Halbuki gazetelere yansıyan haberlere bakınca hiçbir şey göründüğü gibi değil. Geçen yıl izdivaç programlarında yapılan evliliklerin ne kadar sürdüğüne dair haberler vardı. Bu yıl izdivaç tuzakları var haberlerde.

Eleştirince, sakıncalı yönlerini dile getirince, biz burada hayırlı bir işe aracılık yapıyoruz diye karşı çıkılan izdivaç programlarından birkaç enstantane.

“Sahilde oturuyorduk beni seviyorsan atla dedi, buz gibi denize atladım.” Sunucu şaşkın, aynı zamanda memnun duydukları karşısında. Seyirciyi avlayacak malzemeyi yakalamanın verdiği hazla soruyor iştahla “Peki evliliğiniz neden sona erdi?” Cevap eksi derecedeki deniz suyundan daha keskin, bıçak gibi “Aldattım ben karımı.” Kimse şaşırmıyor, ayıplamıyor, neredeyse dürüstlüğünden dolayı madalya takacaklar adama. Sonrası malum kadrolu yorumcular da giriyor devreye; her erkek aldatır, aldatmayan erken yalan söyler zırvalamaları havalarda uçuşuyor. Karımı aldattım diyen, aldatmanın da çok normal olduğunu ifade eden bu adamla evlenmek için arıyorlar kanalı.

Bir başka kanal bu sefer konuşan bir kadın. Ay sonu programdan ayrılacağını gözyaşları içinde anlatıyor. “Bir insanın hiç mi talibi çıkmaz ya! Aylarca hiç mi kimse gelmez” deyince; insanın içi burkuluyor onun adına. Stüdyoda çık çıkmayınca; pür dikkat herkes kadına odaklanınca; gözler nemlenince; sunucu, kadını sahneye davet ediyor “Gel hayatım buradan anlat” diye. Kadın oradan anlatmaya devam edince öğreniyoruz ki inanılmaz talepleri varmış meğer. Bilmem nerede yalısı, yatı falan olsun istemiş gelecek kişilerin. İtiraf anı; aslında dillendirilen o talepler birisine mesajmış, ama gelmemiş o kişi. Gözyaşlarının sebebi de özel mesajı üzerine alıp gelmeyen kişi aslında. Ama bu detayı kaçıran, kadının gözyaşlarını sahi zanneden bir adam çıkageliyor ertesi gün kanala. Yaşı geçkince, maddi durumu vasat, kadının hiçbir talebine karşılık gelmeyen bir yurdum insanı. Kadının bakışları, o müstehzi ifade ve sunucunun “Onun çok talibi geliyor da kamera arkası eliyoruz olmaz diye. Amca sen niye geldin?” Sorusu her şeyin aslında ne kadar sahte, insanların ne kadar acımasız olduğunu seriyor ortaya bir kez daha.

“17 yaşında bir kızım var. Erkek arkadaşları olunca evlenmeme sıcak bakmaya başladı. Kendine ait bir dünyası var. Sürekli internetin başında. Ortak seyrettiğimiz bir iki dizi ve akşam yemeği dışında bir araya gelmiyoruz. Çok yalnız hissediyorum kendimi bu sebepten evlenmek istiyorum.” Sözün bittiği yer. Aile içi iletişimsizliği artı bir değer olarak ifade ettiğinin farkında olmayan bu kadın; evlenmeye değil de eve üçüncü bir ekrana talip sanki.

“İki tane çocuğum var çocuklarımla hiç alakam yok, annelerinin yanında. Çocuk problemim yok!” Çocuklarıyla hiç ilgilenmediğini göğsünü gere gere itiraf eden, kendi çocuklarını problem olarak gören bu adamın da talipleri çok. Çocuklarıyla ilgilenmemek çöpsüz üzüm anlamına geliyor izdivaç ekranlarında.

Programa eğlence kontenjanından dahil olan, bulduğu her boşlukta bağıra çağıra yazdığı şiirleri okuyan; okuduklarının şiir olduğu konusunda ısrarlı, şarkı sözü de yazabileceğini iddia eden. Stüdyodakileri koltuklarından düşercesine güldürdüğü için mutlu mu; komik olmakla gülünç olmak arasındaki farkı anlamadığı için masum mu karar verilemeyen; sunucunun tabiriyle The Dürdane adayıyla görüşüyor. “Gerçekten yakışıklı adam, içim bir tuhaf oldu. Yüzüne bakamıyorum ay parçası gibi. Bütün kriterlerimden vaz geçesim geldi. (Kriter dediği de şömine ve gömme banyo) Elimi tutsun” deyip çığlık atıyor The Dürdane.

Dertleri evlenmek mi ekrana çıkmak mı? Ekrana çıkmak kesinlikle. Ekrana çıkmak için evliliğin basamak yapılması. Olursa da canlı yayında nikah kıymak, programın hediyelerinden yararlanmak. Anlaşamazlarsa da boşanmak aman ucunda ölüm yok ya! Evlilik hafife alınıyor, basite indirgeniyor, değer yargıları yok oluyor denilen nokta bu işte.

Ekranda yayınlanan izdivaç bir paravan. Asıl tiyatro kamera arkasında yaşanıyor. Konaklanılan otelde yaşanılan anlar ekrana aksettirildiğinde patlıyor reytingler. Bütün kirli çamaşırların ortaya döküldüğü; aslında o dedi, bu baktı, ona ne replikleriyle süslenen seviyenin tavan yaptığı anlar! Entrikanın, dedikodunun, kötücül duyguların kol gezdiği anlar.

Her gün talibi gelip reddetme hazzını yaşayanlar mutlu, talibi gelmeden ekranda gözükenler depresif!

''Bizim kızı ne doktorlar ne mühendisler istedi'', yerini, ''kanalın telefonları kilitlendi, akın akın geldi namzetler''e bırakmış durumda.

Programlar mı bozuyor bizi yoksa bozulmuşluğumuzu ekrana mı yansıtıyor?

13 yıl önce
İzdivacın ekran halleri
Şeytan-ı Racîm
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim