Hayat zaman zaman çalışmadığı yerlerden de sorar insana… Deneyimin, bilgi birikimin, tecrüben, kariyerin ne olursa olsun bir gün gelir öyle bir yerden yakalar seni ki çırpınsan nafile, cevaplamaya kalksan yetersiz ve o soru boş kağıt vermeye mecbur eder insanı. Tıpkı Şenol Güneş’in son dönemi gibi. Aslında Şenol Güneş bir bilinmeze gelmedi. Sadece hakim olamadığı topluluğun sahibi olmaya çalıştı ve işte o ilk gün düğmeyi yanlış ilikledi. Ne yaptığını bilen, mantığına göre hedef belirleyen, rizikoyu fazla sevmeyen bir karakter ne oldu da bunca bilinmezin sonunda kendisini imha etme noktasına geldi? Her ne kadar kesin kuralları olsa da zaman zaman duygusal tarafı da vardır Güneş’in ve bu duygusal tarafı hep yalnız kaldı. Bir şeyler yapmak isterken panik yapan, telaşlanan oyuncuların sayısı her geçen hafta arttıkça sistem oyuncuya dayalı bir hale dönüştü ve kaçınılmaz son geldi. Trabzonspor’da daha önceki yıllarda yerli oyuncu ağırlıklı kadrolarla çalışan Şenol Güneş, bir ölçüde söylemlerinin faturasını ödedi. Tercüman aracılığı ile iletişim kurmaya çalıştığı yabancı oyuncularla aksanı ve vücut dilinin anlattığı gibi değil, anlaşıldığı gibi algılanması oyuncularla arasındaki duvarı her geçen hafta kalınlaştırdı. Çok da prensibi olmamasına rağmen kadro dışıları ile başladığı görevine "Uğurcan dışında herkes gidebilir" söylemiyle devam etmeye çalışması bombanın pimini çektirdi. Beşiktaş maçında Uğurcan’ın yalnızlığa terk edilişi, toplum önüne atılan oyuncuları savunmaktan çok uzak kalması ve son olarak da Cham’ı bir hafta kamuoyunda tartışıp sonrasında Hatayspor maçında kurtarıcı olarak sahaya atması nasıl bir ikilem içinde olduğunu gösterdi. Sizin anlayacağınız sezon başı ayrı ayrı takımlardan alınan 13 oyuncu ile mevcut oyuncuların kan uyuşmazlığı takımın bütününe yansıdı. Bir de Abdullah Avcı gibi futbolcu ile duygusal bağ kurmayı öncelik olarak gören, tavizkar bir isimden sonra kuralcı, prensipleriyle ve otoritesiyle başarılı olmak isteyen Şenol Güneş göreve gelince çarşı karıştı. Trabzonspor’da bundan sonraki sürecin en önemli ayağı yabancı futbolcu ağırlıklı olarak futbolcuya dayalı düzeni yok etmektir. Fatih Tekke, bu konuda antrenmanlıdır. Ne futbolcuya taviz verir, ne de hakkaniyetsiz bir yaklaşım içinde olur. Trabzonspor’un sorunu hiçbir zaman teknik adamın bilgi birikim eksikliğinden değil, futbol yapısının sağlıksız oluşturulmasından gelmektedir. Öyle ya; her maç kaybedildiğinde federasyonu, hakemleri, yönetimi, teknik adamı sorumlu tutan bir anlayışın oyuncuyu sorunu olmasa da sorumsuz olmaya ittiğinin bilincine varılmalı artık. Varılmalı ki futbolcuya dayalı düzende ortadan kaldırılmalı.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.