Bir toplumu millet yapan nedir?

Soruya birazdan döneceğiz…

Önce, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı olsa da daha ilk günden kendini görevinin ötesinde bir yerlere konumlamaya çalışan Ekrem İmamoğlu’na bir bakalım…

Zira, dalgalı bir grafik izlese de siyaset sahnesinde kendinden söz ettirmeyi başarıyor… Çoğunlukla PR’ın ‘dozunu kaçırdığı’, iş ya da hizmete değil, ‘slogana dayanan’ iletişimi tercih ettiği, sel, deprem ve kar krizinde olduğu gibi millet can derdindeyken kendisi farklı dertlerin peşinde göründüğü için buna ne kadar başarı denirse artık… Tabii bir de Şeb-i Arus törenleri… Herhâlde en doğrusu, kendine baktırmayı biliyor, demek… Buna bildiğiniz gibi PR’dan çok, publicity (görünürlük) deniyor…

Bir de iş birlikleri var… İmamoğlu’nun onca ‘krizi’ arasında unutanlar olmuştur belki… 8 Mart’taki sosyal medya paylaşımı hayli ilginçti… O zaman da yazmıştık; “İrkiltti” demiştik… Amacı da buydu zaten; irkilterek dikkat çekmek… 8 Mart kutlama mesajında HDP Eş Başkanı Pervin Buldan’ı etiketlemeyi ihmal etmemişti İBB Başkanı… Herhâlde Buldan’ın “İttifaklar şeffaf olsun” çağrısı üzerine iş birliklerine sahip çıkmaya karar vermiş olmalı…

İstanbul’dan kar kalkalı daha bir hafta olmadı… İBB Başkanı’nın son krizi de o sırada yaşandı… Malum, İstanbul’da karın bir afete dönüştüğü saatlerde, Rumeli Kavağı’ndaki bir balıkçıda Birleşik Krallık Büyükelçisi Dominick Chilcott ile muhabbetteydi…

Ardından bir buluşma daha yaşandı… Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘güven mektubu’nu sunarak resmen göreve başlayan ABD Büyükelçisi Jeffry Flake, önce Fener Rum Patriği Bartholomeos’u ziyaret etmiş… Hemen ardından da İmamoğlu’nu…

Flake hakkında bizim basınımızda bazı haberler çıkmıştı… Türkiye’nin Rusya’dan ikinci S-400 alma ihtimali konuşulurken, CAATSA’ya ek yaptırımları gündeme getiren oymuş…

“Erdoğan’ın baskıcı tutumu, demokrasiye, bir NATO müttefikine yakışmıyor. Ankara›nın demokraside geriye gidişinden ötürü rahatsızlık duyuyorum” dediği de yazılanlar arasındaymış…

Birleşik Krallık, ABD derken İmamoğlu’na bir destek de Almanya’dan geldi… Der Spiegel dergisi 28 Ocak’ta İBB Başkanı ile yaptıkları röportajı yayınladı… Sanki “organize işler bunlar”…

Derginin tutumunu bilmeyenler için röportajda kullandıkları ifade yardımcı olabilir: “Adalet, iyi bir yaşam, istikrarlı bir para birimi, sosyal barış - Türk toplumunun özlem duyduklarının listesi uzun zamandır bu kadar geniş olmamıştı. Devletin başındaki adama olan güven nadiren bu derece sarsılmıştı. Bu, Ekrem İmamoğlu’nun şansı olabilir.”

İBB Başkanı seçildiği gün görevi bırakarak Cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlanmaya başlayan İmamoğlu’nun bildik söylemleri, Metropoll şirketinin araştırmasına gönderme yaparak gazı iyice artırmak ve yukarıdaki benzeri yaklaşımla bezenmiş bir metin Der Spiegel’in hazırladığı…

İmamoğlu ister İBB Başkanlığına devam etsin, isterse Cumhurbaşkanlığı’na aday olsun… Krizleri, iş birlikleri, söylemleri ve Türkiye karşısında pozisyon alan Batı’nın desteğiyle ortaya çıkan ‘siyasetçi portresi’ ile kaç partinin seçmeninden destek alabilir acaba?.. O herkesi kucaklamak ister de kaç kişi kendi hasletleri için ülkesininkilerden vazgeçenlere kucak açar?

Gelelim, “Bir toplumu millet yapan nedir?” sorusuna…

Bu, çok sorulan, farklı yönlerden yaklaşılarak farklı cevaplar verilebilen bir soru olsa da yanıtların hepsinde ‘ortak’ bir kavram vardır: Ülkü birliği…

Bizimki gibi bir geçmişe ve bugüne sahip toplumlar için bu birliğin ‘millî bağımsızlık’ etrafında olması önemli… Yoksa çok şey kaybederiz…