|
Kürtlerin özgürlüğü, PKK/HDP vesayetinin kırılmasına bağlı… Annelerin direnişi, zulmün sesini boğacak…

Hacire annenin çığlığıyla başladı her şey.

Dağa kaçırtılan evladını istiyordu.

Diyarbakır’daki HDP binasının önünde başlattığı tek başına direniş, kitlesel bir isyana dönüştü.

HDP’den istiyordu evladını.

Çünkü biliyordu ki HDP demek, PKK demekti.

PKK’nın partisi demekti.

PKK şehirlerde HDP adıyla partileşmişti.

O parti üzerinden çocuk yaştaki Kürt kızları ve erkekleri kandırılarak dağa çıkartılıyordu.

Tülay Demir Oktay’ın “Annem’in Sesi” kitabı bu olgunun gerçek yüzüne ayna tutan birincil anlatımlarla dolu.

Hacire annelerimiz 1000 gün önce başlattıkları soylu direnişle tarih yazdılar.

PKK’nın oluşturduğu korku imparatorluğuna meydan okuyarak yazdıkları bu destansı tarihi selamlıyoruz.

Maide annenin Berlin’den ses verdiği bu kutlu direniş, PKK/HDP örgütünün gerçekte Kürtlere zulüm ve gözyaşından başka bir şey vermediğinin somut bir kanıtı.

Hacire annemiz evladına kavuştu.

Başkaca Kürt annelerimiz de.

13-14 yaşlarında dağa kandırılarak çıkartılan Kürt kızlarımız ve erkeklerimiz de bir yolunu bulup ölüm pahasına kaçıp anne kucağına/baba ocağına döndüler.

Ama bu direniş bireysel bir direniş olmaktan çoktan çıkmıştı.

Evlatlarına kavuşan o soylu Kürt annelerimiz, diğer anneler de evlatlarına kavuşuncaya kadar oturmaya devam ettiler.

Hatta bir adım daha ileri giderek mücadelelerini hiç bir annenin evladının dağa, yani ölüme gönderilmediği bir Türkiye’de yaşama dileğine dönüştürdüler.

Bu yüzden bu direniş, insan hayatını merkeze alan kutlu bir insani direniştir.

O yürekli annelerimizin ellerinden öpüyoruz.

Onların başlattığı bu direniş, Diyarbakır’la sınırlı değil sadece.

Kürt evlatlarıyla da sınırlı değil yalnızca.

Onların direnişi, Türk’le Kürt’ü düşmanlaştırmak, Kürt’le Kürt’ü vuruşturmak isteyen fitne odaklarının oyunlarını bozmak gibi kutsal bir amaca yaslanıyor.

Bu direnişi Türk annelerle birlikte yürütüyorlar.

Bu şanlı direnişte yanlarındayız.

Yanlarında olmaya devam edeceğiz.

Sadece bu ülkenin Kürtleri olarak değil Türkleri olarak da bu soylu ve cesur direnişi kendi direnişimiz olarak görüp selamlıyoruz.

PKK/HDP VESAYETİ BİTECEK

Kim ne derse desin yürekten inandığım gerçek şu: Gün gelecek PKK’nın Kürtler üzerinde kurduğu zulüm rejimi bitecek, silahlı vesayet dönemi sonlanacak.

HDP’nin PKK’nın silahlarından aldığı güçle oluşturduğu siyasi vesayet nihayete erecek.

İşte o zaman Kürtler özgür olacak.

Lafı dolandırmadan söylüyorum işte: Kürtlerin gerçek anlamda özgürlüğü PKK’nın silahlı, HDP’nin siyasi vesayetinin son bulmasıyla gerçekleşecektir.

Kürtlere özgürlük retoriğiyle Kürtleri kendilerine köle kılan, Kürtlerin yüreklerine saldığı korkuyla onların özgür tercihlerini baskılayan PKK’nın zulüm saltanatı yıkıldıktan sonra Kürtler özgürlüğün asıl anlamına uygun bir yaşam süreceklerdir.

Eski Türkiye’de Kürtlerin dili yasaklıydı.

Etnik aidiyeti/varlığı reddedilirdi.

Kürtleri yok varsayan ve baskılayan o inkarcı anlayışlar ve uygulamalar tarihe uğurlandı.

Şimdi sıra kendine göre Kürt yaratmaya çalışan, kendinden farklı düşünen Kürtleri imha edilmesi gereken düşman olarak gören, Kürtler üzerinde silahlı güçleriyle acımasız bir zulüm rejimi inşa eden, ezcümle Kürtleri topyekun sindirmek isteyen PKK terör örgütünün tasfiyesine geldi.

O eli kanlı terör örgütünün siyasi partisi olan HDP’nin Kürtlere kan ve gözyaşından başka bir şey sunmayan zehirli ve zararlı siyasetinin sonlandırılmasına geldi.

Diyarbakır Anneleri’nin yükselttiği bu özgürlük istemini bizler sahiplenip göndere çekeceğiz.

DEMOKRASİ VE BİRLİK DERNEĞİ (DEMBİR-DER) BUNUN İÇİN VAR

Kurucu genel başkanı olduğum Demokrasi ve Birlik Derneği işte bu amacı gerçekleştirmek için değerli kadrolarla yola çıkıyor.

3 Haziran Cuma günü İstanbul Merter’deki Green Park’ta yapacağımız medya toplantısıyla kuruluş amacımızı duyuracak ve teşkilatlanmak için yurt sathına dağılacağız.

Hedef kitlemizi Kürtler oluşturuyor.

Ama yol arkadaşlarımız sadece Kürtlerden oluşmuyor/oluşmayacak.

Derneğimizin adındaki birlik ruhuna uygun biçimde Kürt ve Türk kardeşlerimizden oluşacak yönetimlerle hem Kürt kardeşlerimizin sesi olacağız, hem de onların sorunlarının çözümüne ön ayak olacağız.

Türkiye’de etnik kimlik inkarından kaynaklı “Kürt sorunu” çözüldü, lakin Kürtlerin hala çözülmeyi bekleyen sorunları var. Eski Türkiye’de yanlış terörle mücadeleden kaynaklı travmalar, iç göçten kaynaklı sorunlardan başlayan bir dizi sorun çözülmediği için Türkiye’nin Kürtleri hala yaralı, hala gücenik.

Onları kucaklayıcı bir dile ihtiyaç var.

Onların sorunlarını çözmeye yönelen bir pratiğe ihtiyaç var.

İşte bu yüzden bizler onların yaralarını sarmaya, onların sorunlarını çözmeye, onları geçmişte dağa çıkmış veya hapse düşmüş evlatları yüzünden PKK’lı diye dışlayan anlayış ve pratikleri sonlandırmaya geliyoruz bu ülkenin birliğinden yana duyarlı Kürtleri ve Türkleri olarak.

Türkiye Kürtlerini PKK/HDP canibinin kucağına iten dışlayıcı tüm anlayış ve uygulamalara karşı çıkmak için geliyoruz. Kürtlerimizi hiç bir amanın arkasına sığınmadan kucaklayıp bu ülkenin birlik harcını sağlamlaştırmaya geliyoruz.

Bu kutlu mücadelede bizim de bir katkımız olsun diye çıkıyoruz meydana.

Tıpkı o Kürt annelerimiz gibi.

Varız, buradayız diyoruz.

Sizin de desteğinizi bekliyoruz.

3 Haziran’daki toplantımıza konuk olarak çağırdığımız değerli aydın, yazar ve gazeteci arkadaşlarımızın varlığını ve desteğini ziyadesiyle önemsiyoruz.

O dostlarımızın bizi yalnız bırakmayacaklarından eminiz.

Gelin el verin, omuz verin bize diyoruz.

Birlikte başaralım diyoruz.

Birlikte daha güçlü olmak ve birlikte kazanmak için.

#PKK
#HDP
#Tülay Demir Oktay
2 yıl önce
Kürtlerin özgürlüğü, PKK/HDP vesayetinin kırılmasına bağlı… Annelerin direnişi, zulmün sesini boğacak…
Efendimiz’in (sav) Zekâtı-2
Yaralı coğrafyalarımızı konuşmaya daha yeni başlıyoruz
Sosyal Çürüme Yazıları 7: Dedelerden himmet umma cumhuriyeti
Paket iyi de ‘kampanya’ nerede?..
KDV artışının KDV indiriminden daha çok alkış aldığı ülke