Birbirinden bağımsız gibi görünen gelişmeler gündemde sıra yarışındalar. Odatv muhabiri bir kadının ifşaatları tuhaf bir ''kafa karışıklığı'' oluşturuyor. Herkes kendi zaviyesinden bir komplo teorisi kurma ve onu yayma peşinde. CHP genel başkan yardımcısı, eski ve yeni genel başkanlar ile bir milletvekilinin de oynadığı fragmandan anladığımız kadarıyla film epey ses getireceğe benziyor.Avrupa Parlamentosu, (bazılarına göre) çok sert bir ''Türkiye Raporu'' kabul etti. AP, devam eden davalarda basın
Birbirinden bağımsız gibi görünen gelişmeler gündemde sıra yarışındalar. Odatv muhabiri bir kadının ifşaatları tuhaf bir ''kafa karışıklığı'' oluşturuyor. Herkes kendi zaviyesinden bir komplo teorisi kurma ve onu yayma peşinde. CHP genel başkan yardımcısı, eski ve yeni genel başkanlar ile bir milletvekilinin de oynadığı fragmandan anladığımız kadarıyla film epey ses getireceğe benziyor.
Avrupa Parlamentosu, (bazılarına göre) çok sert bir ''Türkiye Raporu'' kabul etti. AP, devam eden davalarda basın özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürüyor.
CHP İstanbul örgütünde ise kısa süre önce atanan il başkanı istifa ediyor. Genel merkezi de eleştiren hatta teşkilat başkanını alaya alan bir basın toplantısıyla hem de.
Terör örgütü eylemsizlik sürecini sona erdirdiğini ve aktif savunma pozisyonuna geçtiğini açıklıyor. BDP son derece provokatif bir tavırla bölücübaşı için ev hapsi modelleri öneriyor.
YSK yurtdışındaki oyları yok saymaya devam edeceğini söylüyor. (Konsolosluklarda oy kullanmanın imkansız olduğu fikri bana göre de kullanılacak oyların hangi partiye yarayacağı tahminlerinden doğmuş gibi.)
Basın cephesinde yeni bir şey yok. İktidarı eleştirmeye değil, devirmeye odaklanmış çevreler umutsuzca gelişmeleri dezenformasyon kalıplarında biçimlendirmeye çabalıyorlar. (''Yoğun kar yağışının ardındaki polis devleti mantığı ve özgürlüğün kısıtlanmasında kar yağışının rolü'' gibi fantastik çıkışlar da bekliyorum.)
''Birbirinden bağımsız gibi görünen'' dedik, yani aslında değiller. Sadece bağlantıyı gözden kaçırdığımız için anlamakta zorlanıyoruz.
Nedir o?
12 Haziran 2011''de yapılacak seçimler elbette.
Seçim kararı alındı ve bundan sonra tüm olayları birbirine bağlamak ve anlamlandırmak için bu gözlükle bakmamız şart.
Normal şartlar altında pas geçeceğimiz konulara bile ehemmiyet vermemiz gereken bir dönemdeyiz.
''Bu mesele nedir? Seçimle ilgisi nedir? Hangi algı, kime ne fayda sağlar?'' gibi sorularla yaklaştığımız her olayda resmin bütününü görmeye yarayacak ipuçları bulabileceğimizi düşünüyorum.
Ergenekon meselesinden hiçbir şey öğrenemediysek bile bu seçimlerin onlar için de hayati bir önemi haiz olduğunu öğrendik. Son şans olarak gördükleri bu seçimlerde netice almak için uğraşacaklardır.
Siyasi partiler iktidar olmak için oynarlar. Teşkilatlar da bu bilinçle, üretilen politikaların halka ulaşması için çalışacaklar.
Ara dönemde yapılan çalışmalar da önemlidir ama asıl oyun şimdi başlıyor. Teşkilatların gücünü göreceğiz.
Netice sandıktan çıkandır.
Oynamaktan maksat da ütmektir.
