Beklenti yönetimi, tüm iletişim faaliyetleri için ‘kritik başarı faktörleri’nden biridir.

Hem farklılaşmayı hem de algılamayı yönetme açısından büyük önem taşır. Seçmen beklentiye oy verir. Gelin adayı beklentiye göre karar verir. Ürün ve hizmet satın alımının başrolünde yine beklenti vardır.

Bu işin bir formülü bile var: TATMİN = ALGILAMA – BEKLENTİ

Yani, yüksek beklenti karşısında algılama düşük olursa; sonuç tatminsizliktir, düş kırıklığıdır… Bu sonuç da bilindiği üzere agresyona neden olur…

İnternette dolaşan bir hikâye, ne demek istediğimizi çok iyi anlatıyor:

“Kralın biri, dondurucu kış mevsiminde gecenin soğuğunda nöbet tutan muhafızının yanından geçerken sorar: Üşümüyor musun?

Muhafız: Alışığım Kral’ım.

Kral: Böyle olmaz, sana sıcak elbise getirmelerini emredeceğim, der ve gider.

Ancak Kral o kadar meşguldür ki sözünü unutur.

Ertesi gün duvarın yanında muhafızı soğuktan donmuş hâlde bulurlar. Bir de not vardır: Soğuğa alışkındım ben Kral’ım; fakat senin sıcak elbise vaadin beni öldürdü…”

Oysa, muhafız soğuğa alışkın olduğunu söylemişti… Dayanabiliyordu… Onu öldüren boş vaatlerle beklentisinin çok yukarı çekilmesi, sonra da karşılaştığı düş kırıklığı oldu…

MHP lideri Devlet Bahçeli, Meclis’teki grup toplantısında araştırma şirketlerine çıkışmış:

“Kamuoyu araştırma şirketlerinin abuk sabuk anketleri ne söylerse söylesin zafer Cumhur İttifakı’nın olacaktır. Yok MHP’nin oyu buymuş, AK Parti’nin oyu şuymuş diyerek yalan anketler düzenleyen kurşun askerler sözüm sizedir; yediğiniz şamarı ömrünüz boyunca unutamayacaksınız. Cumhur İttifakı olarak hep bir adım önde olacağız. Asla oyalanmayacağız. Milliyetçi Hareket lobilerin, kulislerin, karanlık senaryoların partisi değildir.”

Özellikle muhalefete yakın medyayı takip edenler, yukarıda bahsettiğimiz cinsten bir düş kırıklığına doğru itiliyorlar… Üstelik bu, ‘bilimsel’ olduğu düşünülen anketler, araştırmalar aracılığıyla yapılıyor…

Mesela, Yöneylem Araştırma Şirketi’nin, 27 Ekim-3 Kasım tarihleri arasında, 27 ilde 2 bin kişiyle görüşülerek yaptığı araştırmasının sonuçları…

Katılımcılara “Bu pazar milletvekili seçimi yapılacak olsa hangi partiye oy verirsiniz?” diye sorulmuş. Kararsızlar dağıtılmadan AK Parti’nin oy oranı yüzde 26,7, CHP’nin yüzde 25,4, HDP’nin yüzde 8,8, MHP’nin yüzde 5,1, İyi Parti’nin yüzde 10,3 olmuş…

Tabii ‘kararsızlar’ın partiler arasında nasıl paylaştırılacağı hassasiyetle eğilinmesi gereken bir konu. Bizce en mantıklı çözüm, bir önceki seçimde bu grubun nasıl davrandığına bakmak… Böylece gerçeğe en yakın sonuçlara ulaşmak… Şimdilik izlenebilecek en doğru yöntem bu gibi görünüyor…

Meral Hanım’ın ifadesiyle “kazanacak bir aday” gösterirlerse kararsızların dağılımı da değişebilir elbette… O zaman Kılıçdaroğlu liderliğinde 11 seçim kaybetmiş ve yüzde 25 bandını geçememiş CHP için bir şans doğabilirdi… Ancak Kılıçdaroğlu’nun değil, ‘kazanabilecek’ birinin adaylığında…

Anlaşılan Yöneylem şirketi bizim mantıklı bulduğumuza yanaşmamış, anket sonuçlarıyla doğru orantılı bir dağılım yapmış… Buna göre ‘kararsızlar’ ve “oy kullanmayacağım” diyenler de hesaba katıldıktan sonra ortaya şu tablo çıkmış: AK Parti %31,8, CHP %30,3, İYİ Parti %13,1, HDP %10,6, MHP %6,4… Diğerleri de şöyle: DEVA Partisi %1,2, Yeniden Refah Partisi %1,1, Saadet Partisi %0,8, Gelecek Partisi %0,7, TİP %0,7.

Bırakın ufak tefekleri, bu tabloya göre CHP, İYİ Parti ve HDP bir araya geldiğinde toplam oy oranları yüzde 54’e ulaşıyor… Ufak tefekleri de eklediniz mi; yüzde 56,7…

Bunun gibi gerçeklerden, ciddi, savunulabilir analiz yöntemlerinden uzak mebzul miktarda araştırma var… “Bu sefer tamam, oldu bu iş… AK Parti gidiyor, CHP kazanıyor” demeye getiriyorlar… Aç tavuk kendini arpa ambarında sanırmış…

Oysa bunun da hikâyedeki kralın boş vaatlerinden pek farkı yok… Ancak, kaybetmekten daha beter bir şey varsa o da önce seçmeni kazanacağına inandırıp sonra bunu yapamamaktır…

Onlar beklentiyi böyle yukarı çekmeye devam ettikçe düş kırıklığı da tatminsizlik de gittikçe büyüyecek… Zaten tam anlamıyla oluşturamadıkları güven ortamından daha da uzaklaşacaklar… Allah Türkiye’yi bu tatminsizliğin tetikleyeceği agresyondan korusun!