Çoğulculuk mu, azınlık tahakkümü mü?

00:005/09/2013, Perşembe
G: 9/09/2019, Pazartesi
Mehmet Metiner

Demokrasi çoğunlukçu bir rejimin adı değildir.Çok doğru.Demokrasi sadece sandıktan ibaret bir rejim de değildir.Eyvallah.Bütün bunlara teorik olarak karşı çıkan mı var?Sandıktan çıkan iradeyi darbecilere karşı kararlılıkla savunan bir iktidarı yıpratmak için bu genel geçer doğruların arkasına sığınanlar maskelerini indirsinler artık.Tabii yürekleri yetiyorsa, asıl içindekilerle toplumun karşısına çıksınlar da, yüreklice bir demokrasi hesaplaşmasını hep birlikte yapalım.Demokrasi bir tahammül rejimiymiş!Aksini

Demokrasi çoğunlukçu bir rejimin adı değildir.

Çok doğru.

Demokrasi sadece sandıktan ibaret bir rejim de değildir.

Eyvallah.

Bütün bunlara teorik olarak karşı çıkan mı var?

Sandıktan çıkan iradeyi darbecilere karşı kararlılıkla savunan bir iktidarı yıpratmak için bu genel geçer doğruların arkasına sığınanlar maskelerini indirsinler artık.

Tabii yürekleri yetiyorsa, asıl içindekilerle toplumun karşısına çıksınlar da, yüreklice bir demokrasi hesaplaşmasını hep birlikte yapalım.

Demokrasi bir tahammül rejimiymiş!

Aksini söyleyen mi var?

Başbakan"ı bulduğunuz her yerde yüzüne karşı saygısızca laflar edeceksiniz, demokrasiye sahiden inanmadığınız halde inanıyormuş gibi yaparak tam bir iki yüzlülük örneği sergileyeceksiniz, sonra da kalkıp çoğulculuktan ve tahammülden söz edeceksiniz.

O zaman sormazlar mı: Bu tahammülsüzlüğünüz demokratlığınızdan mı geliyor?

Şu çoğunluk-çoğulculuk-tahammül bahsinde hadi biz de bir çift söz edelim.

Birincisi, demokrasilerde sandık olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.

Niçin?

Çünkü bir rejimi demokratik kılan şey, toplumun kendi yöneticilerini kendi özgür iradesiyle sandık başına giderek seçebilmesidir.

Peki sonra nedir?

Milletin seçtiği bu yöneticilerden oluşan sivil-siyasi otoritenin tartışılmaz tek otorite olmasıdır.

Atanmışların bu otoritenin emrinde olmasıdır koşulsuz bir biçimde.

Eğer bir ülkede sandıktan çıkan siyasi iradeye bürokratik irade koşulsuz bağlı değilse orada demokrasiden söz etmek mümkün değildir.

O yüzden sandık, demokrasinin temelidir.

O nedenle sandık, demokrasinin namusudur.

Sandığı itibarsızlaştırmaya çalışan her argüman antidemokratiktir.

Peki demokrasi sadece bu mudur?

Elbette, hayır!

Çünkü demokrasi hür ve eşit vatandaşları olan bir rejimin adıdır.

Bir kısım vatandaşlarının bir kısım vatandaşlarından imtiyazlı olduğu bir rejimin adı demokrasi olamaz.

Türkiye"de ne yazık ki CHP"nin oluşturduğu rejim bu anlamda ne cumhuriyettir, ne de demokrasidir.

Peki nedir?

Azınlıkçı-seçkinci bir tahakküm rejimidir.

Başta bir tabirle, imtiyazlı vatandaşları olan bir rejimdir.

Şimdi sahte cumhuriyet hakiki cumhuriyete dönüşüyor.

Cumhuriyet Baasçı niteliğinden arındırılıp demokratik bir içeriğe kavuşturuluyor.

İmtiyazlı vatandaşlık rejimi değiştiriliyor.

CHP zihniyetindeki olanların, yani verili anti-demokratik rejimden beslenenlerin feveranı bu yüzden...

Birden sandığı itibarsızlaştırmaya çalışmaya başlamalarının sebebi de bu işte.

Çünkü biliyorlar ki sandıktan çıkmaları mümkün değil.

"Milli irade"yi neredeyse itibarsızlaştıran her argümana dört elle sarılan CHP ne hikmetse Gazi Mustafa Kemal"in neredeyse milli iradeyi fetişleştirme noktasına kadar taşıyan açıklamalarından haberleri yok herhalde.

CHP"nin Atatürkçülüğü bu kadar işte!

Atatürk"ün hakimiyeti milliye veya milli irade konusunda söylediklerini CHP"lilerin tam da bu dönemde yeniden okumalarını salık veririm.

Hani Atatürkçülük iddiasıyla herkese korku salmaya çalıştıkları için diyorum bunu.

İnsan kendi iddiasıyla tutarlı olur en azından değil mi?

Çoğulculuk diyenler doğru diyorlar.

Ama nedense bunu diyenler homojen bir toplum yaratmayı cumhuriyetçilik olarak yutturdular bize yıllar yılı.

"Kaynaşmış-sınıfsız tek bir kitle" ideolojisi CHP"nin ideolojisi değil miydi?

Devletçilik ve halkçılık oklarının içini açıp okuyun bakayım ne görürsünüz?

Orada çoğulculuk namına zerre bir şey görürseniz bana da haber verin lütfen.

Bu kadar aldatmaca ve kandırmaca da ayıp oluyor doğrusu!

Hem CHP"nin geçmişine ve tüm oklarına sahip çıkacaksınız, hem de çoğulculuk ve tahammül bahsinde laf edeceksiniz, e pes vallahi!

Başkasının yaşam tarzına ve giyim kuşamına dahi tahammül edemeyen siz değil miydiniz?

Siz değil misiniz hala?

Başörtülü kızların üniversitelerde okumasına bile tahammül edemeyen, kurduğunuz ikna odalarında faşizm estiren siz değil miydiniz?

Çoğulculuğun köküne kibrit suyu döken CHP zihniyeti şimdi kalkmış çoğulculuk edebiyatı yapıyor?

CHP"nin ideolojisinde tahammüle yer yoktur.

Farklı olana tahammüle yer yoktur.

Farklı olan herkes cumhuriyet düşmanı olarak telakki edilmiştir çünkü.

CHP"nin iktidar olduğu o ceberrut dönemlere bir bakmanız yeterli.

Demokrasinin çoğunluğu herşeyi yapmaya muktedir bir kadiri mutlak değildir.

Çoğunluk yürütmeyle alakalıdır.

Yönetimle alakalıdır.

Temel hak ve özgürlüklerde herkesi eşitleyen vatandaşlık anlayışı zaten çoğulculuğun ifadesidir.

Çoğunlukla iktidara gelen hükümetler bu vatandaşlık anlayışını esas almak suretiyle çoğulculuğu da tahammülü de ikame etmiş olurlar.

Başbakan Erdoğan"a zerre kadar tahammülü olmayanların, kendilerinden farklı düşünen herkesi cumhuriyetin iç düşmanı gibi görenlerin, hala yeni bir toplum yaratmayı cumhuriyetçilik zanneden o totaliter düşünceli kafaların çoğulculuk ve tahammül diye konuşmaları iki yüzlülükten öte bir anlama sahip değildir.

O tipik CHP zihniyetine mensup olanların istediği nedir biliyor musunuz?

Tekrar eski Türkiye"ye dönmek.

Tekrar o mutlu ve imtiyazlı azınlık rejimine geri dönmek.

Onların istediği cumhuriyet Baas tipi bir cumhuriyettir.

Azınlığın çoğunluğa tahakkümde bulunduğu bir diktatoryal cumhuriyettir.

Kendi vesayetlerinde bir cumhuriyet olsun istiyorlar.

Ah, bir de sandık olmasa tıpkı eskisi gibi, ne güzel olur diye hayal kuruyorlar!

Ha, bitirmeden değineyim:

Demokrasi öyle iddia ettikleri gibi bir yaşam tarzı filan da değildir ha, bilesiniz!

Demokrasi ideolojisizdir.

Vatandaşlarına ideoloji veya yaşam tarzı dayatan bir rejimin adı da zinhar demokrasi değildir.

Herkes doğru oturup doğru konuşsun.

Ve maskelerin arkasına sığınmasın.