|
Leyla Muhammed’in yüzünde görün marifetinizi! Gurur duyabiliyor musunuz?

Ayakta durmaktan, yürümekten yorulduğu için dinlenmek için bir banka oturmuş yaşlıca bir kadın. Hepimizin annesinden, anneannesinden, babaannesinden bir eser bulabileceğimiz kadar aşina bir sima.

Görmüş geçirmiş belli ki, çekmiş dünyanın çilesini yüzünün bütün hücrelerine işlemiş.

Annemizin, ninemizin en masum, en hak sahibi, en muhterem, en eli öpülesi, en sırtında taşınası haline rağmen dünyamıza taşan o ürkek bakış, o korkudan dona kalmış, kupkuru gözlerinde sıkışıp kalmış gözyaşları, bu ülkenin bağrına fırlatılmış bin düşman roketinden daha fazla yaralayıcı.

O masum kadını bu hale getiren, o kadın üzerinden bizi de buna seyirci kılan aşağılık zihniyet epeydir bizi aşağılara çekip duruyor. Daha ne kadar düşürecek ne kadar alçaltacak ne kadar batıracak?

İdeolojiler, iddiaları ve içerikleri ne olursa olsun fiili duruma geçtiğinde bir yaşlı kadının veya adamın, bir çocuğun, bir engellinin, bir hastanın karşısında en köşeli yanlarını törpüleyip askıya alamıyorsa eninde sonunda dönüp kendine batar.

Ama ırkçılık en kötü ideolojiden de beter bir insanlık seviyesi. Esfel-i safilin bir seviye. İnsanlıktan çıkış seviyesi, ama herhangi bir hayvanlığa dahi uğramadan bir çıkış.
Böyle bir seviyeyi bu asil halkın evlatlarına milliyetçilik, ulusalcılık diye yutturmaya kalkışan, bu milletin masum evlatlarını bu iğrenç ideolojiyle zehirlemeye kalkışanlar
kendi notlarını Leyla Muhammed’in güneşten ve yaştan yanmış yüzünün ortasından bakan gözlerinde okusunlar.

Orada gördüklerinden kendi milletleri adına övünülecek bir şey bulabiliyorsa o övünçleriyle istedikleri gibi debelenip dursunlar ama iddia ettikleri milletten uzak dursunlar.

Ne yazık ki, ırkçılık ve mülteci düşmanlığı siyasi bir malzemeye dönüştükçe kendi kitlesini de üretiyor, besliyor ve kışkırtıyor.
Bu kışkırtmaların nelere yol açabileceği hususunda hiçbir öngörülebilir sınır olmaz. Özellikle Türkiye gibi çok sayıda sığınmacı barındıran bir ülkede mülteci düşmanlığı üzerinden siyaset yapmanın mülteci sorununu çözmek bir yana çok daha fazla derinleştireceği bir yana,
bu düşmanlığın yol açacağı insanlık ayıpları ve suçlarının onulmaz yaralar açmasının önüne geçilemez.

Kontrolden çıkmış bir mülteci düşmanlığının kışkırttığı kitlelere hiçbir savunması olmayan, masum sığınmacılara, çocuklarına, yaşlı kadın ve insanlarına gözü dönmüş bir saldırganlığı kahramanlık ufku olarak benimsetmesinin örneklerini sıkça yaşamaya başladık.

Afgan bakkalı, bir restoranın menüsündeki veya bir esnaf tabelasındaki Arapça yazıyı milli güvenliğe bir tehdit gibi gösteren ideolojinin veya siyasetin böylece kaçınılmaz olarak aptallaştırıp uyuşturduğu kitlesine her türlü caniliği işletmesi de mümkün.
Orada milletin genç çocukları aldıkları ideolojik hınçla enerjilerini anneleriyle bir tutmaları gereken yaşlıca bir kadının suratına tekme atacak hale getirilebiliyor.
Tabi bütün ideolojiler gibi ırkçılık ve mülteci düşmanlığı da gerçekleri çarpıtarak, kitleleri bir eyleme sürüklemek üzere, onları birer mankurta dönüştürerek işler.
Yaşadığımız bütün sıkıntıların sebebinin mülteciler olduğu fikri bir
takıntıya
dönüştürülür. Ortada tartışılacak ne kafa ne de şahsiyet kalır.
Çünkü takıntılarla işleyen bir eylem ve tepki makinasına dönüşmüş insanlarla konuşacak bir şey de kalmıyor.
Nitekim bahse konu olay Gaziantep’te bir parkta otururken
Şakir Çakır
ismindeki bir şahsın acımasızca saldırısına maruz kalan
Leyla Muhammed
’in bu saldırıya uğramasının görünen nedeni tedavüle sokulan
“çarşaflı kadın kılığında çocuk kaçırıyorlar”
yalanı olmuş.
Böyle bir olay var mıymış, olmuş mu, kimin çocuğu kaçırılmış, kim kaçırmış hiçbir şey belli değil. Ama bu efsane bir süredir eyleme kışkırtılmış bazı gençleri tetiklemeye yeter sinyallerdir.
Bir Suriyeli ve çarşaflı kadın bir araya gelsin o patlamaya hazır
saldırı düzeneğini
harekete geçirmeye yeterlidir.
Maalesef, bu tahrik edici ırkçılık ve düşmanlık şu anda en büyük sorunumuz haline gelmiştir.
Halkta karşılığı olan bir mülteci karşıtlığını birilerinin ifade etmesinden çok ötede bir durum vardır.
Irkçı siyasetçiler bu yolla kendilerine bir mazeret üretmeye kalkışabiliyorlar.
Oysa bu siyasetin kendisi o kitleyi tahrik etmekte, oluşturmakta ve aklını çelmektedir.
Bu akıl çelici tehlikeli ideolojinin kahramanlığı da bu ülkeye ve millete faydası da
Leyla Muhammed
’in masum yüzüne yansıyan kadardır.
O yüzde gurur duyabilecekleri bir şey varsa bari ecdadımızın şanlı tarihinden, kahramanlık ve asalet örneklerinden uzak dursunlar, ecdadımız bunlardan beridir çünkü.
Not:
Gaziantep Valiliği
ve Emniyet Müdürlüğünün çalışması sonucu
Şakir Çakı
r isimli insan müsveddesi gözaltına alınmış. Vali sayın
Davut Gül
bizzat iğrenç saldırıya maruz kalan Leyla Muhammed’i evinde ziyaret ederek bu tür kriminal tiplere fırsat verilmeyeceğini söylemiştir. Kendilerine asaletiyle, şefkat ve merhametiyle temayüz etmiş, etmesi gereken halkımız adına teşekkür ederiz.
#Leyla Muhammed
#Gaziantep Valiliği
#Şakir Çakır
2 years ago
Leyla Muhammed’in yüzünde görün marifetinizi! Gurur duyabiliyor musunuz?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi